Geçen hafta sonu güzel bir gündü. Kazma kürek yaktıran bir Mart ayını yaşamıyoruz. Güneşin ışınları vücutlarımızı ısıtacak derecede. Koronavirüs tedbirlerinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın gevşediğini açıkladığı hafta. Bir hayli bunalmışız yasaklarla. Yaptığımız iş belli. Sabah evden çıkıp Gökoğlu Kuruyemiş ve Şekerleme Marketinde Erdoğan Esentaş ile buluşmak. Günlük gazeteleri alıp okumak. Her gün de 50 yıllık dostum 1980 yılında Avrupa ve Almanya ile beni tanıştıran meslektaşım Aydın Besen’i Erdoğan Esentaş’a sormak. Erdoğan’ın cevabı da “Gazetesini aldı” oluyordu. Sağlığının yerinde olması beni sevindirdiği için Aydın Besen’i aradım. Yasaklar kalkınca “Gel şöyle hava güzel gezelim” dedim. Aydın Besen “Tamam olur” dedi. Erdoğan Esentaş’ın marketinde buluştuk öğle vakti. Bindik Aydın Besen’in Volkswagen’ine düştük İzmir yollarına. Özgürlüğümüzü kullanma adına. Aydın Besen iki aşısını da olmuş. Bendeniz eşimle dün oldum. Hava güzel olunca Manisa İzmir yolunda mesafe almak kolay olmadı. Herkes arabasına atlayıp yollara düşmüş. Kimisi bizim gibi İzmir’e kimileri de Çeşme ve Kuşadası’ndaki yazlıklarına. Aydın Besen’e “Görüyorsun değil mi bu araçlar su ile mi kullanılıyor. Hani battı batacak denen Türkiye’nin manzarasına bak hepsine kapak olsun” deyince Aydın Besen’in neşesi yerine geldi. Sabuncubeli Tüneline girmek üzereyiz. Dostum “Bu tünel içinde neler söylemişlerdi neler. Ben bu yolların eski halini bilirim. Manisa’dan İzmir’e giderken Sabuncubeli virajlarında iki araba zor geçerdi” dedi. Aydın Besen’e “Hacı haklısın” dedim. Yarım saat sonra Karşıyaka’ya vardık. Mavişehir’deki alışveriş merkezlerinin bulunduğu yerleri gezdiriyorum Aydın Besen “İlk defa geliyorum” dedi. Karşıyakalı cumartesi tatilini yaşamak için evlerinden çıkmış geziyorlar. Sahilde spor kıyafetleri ile yürüyüş yapıyorlar. Şansımıza arabamızı koyacak yer bulduk. Yeme içme sektörünün ünlü giyim mağazalarının bulunduğu alana kontrolden geçerek girdik. Bir dostumuzun kafesine oturduk. Aydın Besen ile çaylarımızı içerken Aydın Besen “Ne güzel yerler yapılmış iyi ki beni buralara getirdin” dedi. Öğleden sonra hareketlilik başladı. Doğruca Reyhan Pastanesinin bulunduğu yere gittik. Dostum Ali Albay yok. Kendisine selam bıraktık. Gezdik gezdik bizimle birlikte koronavirüsten bunalan Karşıyakalılar da kendilerini sokağa atmış halini gördük. Maske ve mesafeye herkes dikkat etmeye çalışıyor. İkimizin de morali yerine geldi. Aydın Besen’e “İzmir’in Kordonuna Gökhan ile birlikte gidelim” dedim ve Manisa’ya dönmeye karar verdik.

EROL PAKSOY’UN MANİSA ORGANİZE LOKALİ AÇILMIŞ

Ben kadim dostlarımdan Sakallı Nusret’i aradım. “Buyur başkan” diye telefonunu açtı. Kendisine ne yaptığını sordum. “Cuma günü mekanı açtık” deyince Nusret’e “İzmir’den Aydın Besen ile dönüyoruz uğrayacağız” dedim. Bu sırada oğlum Gökhan’ı aradım. Manisa Organize Sanayi Bölgesinde buluştuk. Sakallı Nusret bizi karşıladı “Hoşgeldiniz hoşgeldiniz” diye. Et reyonunun önüne geçtik. “Ne yiyebiliriz Aydın Besen’in perhizi var” dedim Nusret’e “Et reyonunu düzmüşsünüz” dedim. Nusret’te “Başkan gündüz de olsa Erol Paksoy açalım dedi dün açtık” dedi. Masaya oturduk. İşletme sahibi 40 yıllık dostum Konyalı Erol Paksoy geldi. YSE’den çalışırken tanırız. Çeşme’den de tanışırız. Açtığı mekanlara Zafer Ünsal başkanla gitmiştik. Manisa çıkışında Semaylar Benzinliğinde. Manisa Kebabını İstanbullulara yedirdiği mekanın da sahibi. Erol nargile içmeyi seven keyfine düşkün biridir. Manisa Organize Sanayi Bölgesi Lokalinin işletmesini alırken Sakallı Nusret ile anlaştı. Çeşme’deki et restoranında Sakallı Nusret Erol Paksoy ile birlikteydi. Erol’a patronluk yakışıyor. Ara sıra Sakallı Nusret ile itişip kakışsalar da birbirlerinden ayrılmıyorlar. Patron Erol akıllı bir Konyalıdır. Kimin nazını çekeceğini bilir. Nusret bize bir şeyler getirdi. Sohbet ettik.

YAVUZ DONAT’A GEÇMİŞ OLSUN

Bu arada Gökhan “Yavuz Donat abi ameliyat olmuş” dedi. Hemen telefona sarıldık. Yavuz Donat’a telefonla geçmiş olsun dedik. İnsanın ne zaman hastalanacağı belli olmuyor. Daha birkaç gün önce Bodrum’dayım demişti Yavuz Donat üstat. Bodrum’dan Ankara’ya yol arkadaşı (benimde Ayvalık’ta Cemil Çiçek ile yaptığımız kahvaltıda tanıdığım) ünlü iş insanı Yaşar Öner ile Denizli’nin nabzını tutmak isterken Denizli Devlet Hastanesi Başhekimi Dr. Mehmet Erkaleli’yi dinliyor. Koronavirüsün halini sorarken birden bire dostum üstat Yavuz Donat’ın fıtık sancısı tutuyor Denizli’de. Dr. Erkaleli “Hemen ameliyat” diyor. Yavuz Donat doktoruna sormadan olmaz. Doktoru dediği Başkent Hastanesi Prof. Dr. Mehmet Haberal. Hemen yol arkadaşı Yaşar Öner ile tam gaz Ankara Başkent Hastanesine giden Yavuz Donat yapılan tetkikler sonucu ameliyat masasına yatırılıyor. Yavuz Donat gerisini hatırlamıyor. Kendine geldiğinde dostları başucunda. Bende aradığımda yanında Cemil Çiçek ve Necati Çetinkaya varmış. “Kendine iyi bak. Damat(Gökhan), torun Ertuğrul ne yapıyor?” diye soruyor “Yavuz abi sağol kendini istirahata çek” dedim. Üstat Donat “Doktorum Haberal hoca evden dışarı benden habersiz çıkma Anadolu gezilerine de ara ver diyor” dedi. Bende uymasını tavsiye ettim. Benim tanıdığım üstat Yavuz Donat bir süre sonra gezilerine başlar. Tekrar geçmiş olsun diyor Yavuz Donat üstadımı Manisa’ya bekliyorum. Acil şifalar dileğiyle.