Şubat ayının ilk hafta sonunda pencereden ve terastan baktığımda pırıl pırıl güneşli bir havayı teneffüs ediyorum. Sonra koronavirüs tedbirleri kapsamında evde günlük gazeteleri okuyorum. Sıcaklık mevsimin üzerinde. Bodrum’dan sayın bakanım Sümer Oral’ı arıyorum. Orada da hava sıcaklığının 19-20 derece olduğunu öğreniyorum.

 Hürriyet Gazetesinde Prof. Dr. Osman Müftüoğlu köşesinde “Yeni Tehdit Kaygı-21 Mi?” diye bir sağlık yazısı yazmış. Prof. Dr. Osman Müftüoğlu  “Endişe ve kaygının tavan yaptığı özel günlerden geçiyoruz. Aşılar geliyor haberleri ile bir nebze ferahlayan ruhlarımız mutasyon tehdidi ile yeniden baskı altına aldı. Araştırmalara bakılırsa bugünlerde yaklaşık her üç kişiden birinde umutsuzluk, mutsuzluk her dört kişiden birinde ruhsal gerginlik/anksiyete işaretleri var. Süreçten kadınların erkeklere yaşlıların gençlere oranla daha çok etkilendikleri kesin. Özetle Covid-19 salgını yaygın ve yoğun bir kaygı salgınına da dönüşme eğiliminde. Bilelim ki dikkat etmezsek eğer önümüzdeki günlerde Kaygı-21 salgını en az Covid-19 salgını kadar önemli bir sağlık sorunu haline gelecektir” diyor. Osman Müftüoğlu hocamı yürekten kutluyorum. Çünkü Kaygı-21 dediğin ruhsal bozuklukların yavaş yavaş kendimde görmeye başlıyorum. Kaygının 7 işareti uyku bozuklukları, odaklanma zorlukları, unutkanlık eğilimi, kaslarda gerginlik, ağrı ve acılar, çabuk yorulma, bitkinlik ve halsizlik durumu, huzur öfke eğiliminin bazılarını hissediyorum. Eğer Avukat Zülfikar Gürcan, Mustafa Karakaş, Rıdvan Uysal ve Çapala Mehmet ile her gün bir araya gelip sohbet etmesem halim kötü. Bir yıla yakın her gün yaşamımız yasaklarla, koronavirüs tedbirleri ile geçiyor. Yaşamın ne tadı ne tuzu var. Sabah Gazetesinde üstat Hıncal Uluç “Devlete Kafa Tutmak” başlıklı yazısına şöyle başlıyor: 1 Şubat Pazartesi günü öğleden sonra yapılan Cumhurbaşkanı Kabine toplantısının sona erdiği alt yazı olarak geçince, nerdeyse bütün millet ekran başında toplandık. Çünkü o sabah çıkan gazetelerde, Başkan'ın bu toplantıdan sonra yasaklarda yapılacak gevşemeleri açıklayacağı haberleri vardı. Özellikle, restoran ve kafelerde bir yumuşama bekleniyordu.

Ne yazık ki Erdoğan, sadece ilkokulların 15 Şubat, orta eğitim okullarının da 1 Mart'tan itibaren açılabileceğini söyledi, o kadar..

Özellikle kapalı restoran ve kafelerin, gerek ekonomik, gerek sosyal ne dramlar yarattığını dünya biliyor.

Kefenin bir yanında işsizlik, parasızlık, nerdeyse açlık var. Ağır değil mi?.

Ama öbür tarafı daha da ağır.. Çünkü orda "ÖLÜM" var..

Türk insanı o çok basit, çok kolay üç harfe MMT'ye yani Maske, Mesafe ve Temizlik'e uymadığı ve konan yasakları takmadığı için, salgının yayılma hızını kesemedik.

Virüs mutasyona uğradığı ve yeni şekilleriyle daha da hızlı bulaştığı için, devletin kurallarına daha titiz uymamız gerekirken tersini yaptık.

Cumhurbaşkanı bunları açıkladı ve "Yumuşama ancak topyekûn savaşla mümkün olur. Maske, Mesafe ve Temizlik kurallarına uyun. Sokağa çıkma yasaklarını sakın ihmal etmeyin.

Mecbur kalmadıkça sokağa çıkmayın.

Evinizde bile kalabalık toplantılar düzenlemeyin. Evde bile MMT'ye dikkat edin ki bu rakamları aşağı çekelim ve sosyal yaşamımıza yumuşama gelsin" diye başlamış ve İstanbul’da yasaklara uymayanlara gerekli cezaların verilmediğini belirten Hıncal Uluç “Ama millet fakir fukara bu ülkede.. Ünlüler, zenginler ve sosyetikler pek bu tarife girmiyor. Ondan tepem atıyor işte” diyerek Burcu Biricik adlı bir şımarık kızın İstanbul’da yaptıklarını anlatıyor ve Emniyet Müdürlüğüne kurallara uymayan bu kızı ihbar ediyor. Hıncal Uluç üstadım öfkelenmekte haklı birkaç kendini bilmezin yasak kurallarına uymamasının cezasını restoran ve kafelere kesiliyor. 2 milyona yakın çalışan ve iş sahiplerini toplumu kaderleri ile baş başa bırakıyoruz. Yine yazacağım Çin’de neden bizde olan korona yok?

ÇANAKKALE KÖPRÜSÜ

Dünya ve ülkemizdeki koronavirüsün yarattığı ekonomik sıkıntılar devam ederken içimizi ferahlatacak güzel gelişmelerden de bahsedeceğim. Türkiye bütün sıkıntılara rağmen sağlam ekonomisi ile yatırımlarına aralıksız devam ettiğini görüyoruz. İki kıtayı birbirine bağlayacak olan ve 2022’de açılması planlanan Çanakkale Köprüsü’nün kedi yolundan bakan ve gazetecilerin yürüyerek 2,5 saatte geçtiğini öğreniyoruz. Sembollerin köprüsü olarak nitelendirilen 1915 Çanakkale Köprüsü ile Asya ve Avrupa Denizinin üstünden dördüncü kez toplamda altıncı kez birleştirilmiş olacak. Tamamlandığında 2023 metre orta açıklığı ile dünyanın en uzun orta açıklıklı asma köprüsü olacak olan 1915 Çanakkale Köprüsü 334 metrelik tepe noktası yüksekliği ile de dünyanın en yüksek kuleli asma köprüsü unvanına sahip olacak. Köprü ayakları arasındaki 2023 metrelik orta açıklık TÜRKİYE CUMHURİYETİNİN 100. KURULUŞ YILINI sembolize edecek. Deniz seviyesinden itibaren 318 metre kule yüksekliği ise Türk milletinin bağımsızlığını kazanmasındaki en önemli tarihlerden biri olan 18 Mart Çanakkale Zaferini sembolize edecek.  1915 Çanakkale Köprüsünün toplam uzunluğu 2023 metre orta açıklık, 770’er metre yan açıklıklarla birlikte 365 ve 680 metrelik yaklaşım viyadükleri ile beraber 4 bin 608 metre olacak. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu ve Limak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Özdemir ile bir grup gazeteci ile birlikte en yüksek yeri 318 metreye ulaşan köprüden geçenlerin içinde olan Hürriyet Gazetesi Muhabiri Emre Eser’i kedi yolundan yürüyerek geçişini anlatan haberini ilgi ve biraz da korku içinde okudum. Yükseklik korkusu olan bu maceraya atılamaz diye düşünüyorum. Yoğun sisli bir günde gerçekleştirilen bu gezide Limak Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Özdemir “1915 Çanakkale Projesi benim göz bebeği projelerimden bir tanesi. Çanakkale’ye her gittiğimde heyecanlanıyorum” diyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da Türkiye’nin büyümesine katkı sağlayacak projeleri hayata geçirmeye devam ediyor. Geçmişte Menderes-Demirel ve Özal gibi.

SÜPER LİG’E KADIN HAKEMLER DE GELİYOR

Hürriyetten Fatih Çekirge Futbol Federasyonu Başkanı Nihat Özdemir ile yaptığı görüşmede kadın hakemler ile ilgili özel bir çalışma yapıldığını 2022-23 sezonunda Süper Ligde kadın hakemler de olacak diyor. Haydi hayırlısı kadın hakemler dokununca on takla atan futbolcuların maç içindeki sahtekarlıklarını önleyebilecekler mi? Şimdiden merak ediyorum. 6 Şubat Cumartesi günü evde okuduğum gazetelerden ilgimi çeken haberlerden özetler sundum bugün