Koronavirüs yasaklarının bir kısmına geçen Pazartesi günü Başkan Recep Tayyip Erdoğan yeni düzenlemeler getirdi. Esnafın dört gözle beklediği kararları 1 Mart günü açıklamıştı. Lokantalar, kafeler ve kahvehaneler sabah 07.00-19.00 arası kapılarını vatandaşların hizmetine sunmuştu. Esnafın da yüzüne renk gelmişti. Üstat dostum Yavuz Donat il il gezerek ülkeyi dolaşırken bendeniz de Manisa’da geçen hafta açılan restoran, kafe ve kahvehaneleri gezerek esnafın halinin nice durumda olduğunu tespit etmeye çalıştım. Bu arada orta riskli iller kategorisinde yer alan hafta sonları da gezmenin serbest hale geldiği ilimizde Vali Yaşar Karadeniz, Büyükşehir Belediye Başkanı Cengiz Ergün dinamik denetim modeli çerçevesinde esnaflarla buluştu. Vali Karadeniz vaka sayılarının artmaması ve iş yerlerinin kapanmaması için çalışacaklarını söyledi. Farklı iş yerlerinde farklı zamanlarda denetim yapan Vali Yaşar Karadeniz ve Büyükşehir Belediye Başkanı Cengiz Ergün esnafı maske, mesafe ve temizlik konusunda uyardı. Tedbiri elden bırakmayalım tavsiyelerinde bulundular. Sevgili esnafım valimiz ve büyükşehir belediye başkanımızın tavsiyeleri bir kulağınızdan girip bir kulağınızdan çıkmasın. Aman dikkat.

BAHAR BEREKETİ

Çarşamba günü evden çıktım Hükümet Konağının karşısında Konak İş Hanı altındaki kafelerin önünden geçtim. Bir kısmı açmış, gençler masalardaki yerlerini almışlar. Yürüyerek Hatuniye Camisinin avlusundan çıkıp Aşçı Bahattin’in esnaf lokantasına gittim. En son Yavuz Donat ile yemek yemiştik. Baktım şöyle bizim Çetin başında takkesi elindeki tabaklara kepçe kepçe lezzetli ev yemeklerini dolduruyor. Bahçede masalar dolu. Kardeşi ile birlikte müşterilere hizmete başladığını gördüm. Tezgahın arkasına Çeto’nun yanına geçtim. “Hayırlı olsun” dedim. Bir yandan yemek servisini yetiştirmeye çalışan Çetin “Şükür buna da şükür. Allah devletimizi zeval vermesin. Zor günler geçirdik. Bütün esnaf arkadaşlarıma söylüyorum. Kurallara uyalım. Tedbirlere dikkat edelim. İşimizin başında olalım” dedi.

Bana pilavın üzerine bir şeyler koydu. Aldım temiz havada masaya oturdum. Pilav üstü güvecimi yedim. Sonra Kuyumcular Çarşısına doğru yürüdüm. 1927 yılında ortaya çıkan Manisa Kebabının o günden bugüne aynı dükkanda üçüncü neslin temsilcisi İbrahim Onaylı tarafından müşterilere takdimini seyrettim. İbrahim Onaylı ile birlikte şişlere sarılmış Manisa Kebabının yapımına bir süre nezaret ettim. Sonra ben ve oğullarım Gökmen ve Gökhan’ın lezzetine doyamadığım tükürük köftesini en iyi eşi ile birlikte yapan Ayhan’ın mekanına geldim. Ayhan’a “Bir kahve söyle” dedim. “Emrin olur Ertuğrul abi” dedi. Ben kahvemi içerken Ayhan ile konuştum. Ayhan “Çarşıya bereket geldi. İnşallah bir daha eski günlere dönmeyiz. Hepimize görev düşüyor. Koronavirüsün sona ermesi için temizlik, maske ve mesafeye dikkat etmeliyiz. Şükür bugünlere de şükür” diyordu.

Kuyumcular Çarşısından yürüyerek Söğütaltı Kahvesine geldim. Bir baktım ekonomist Hikmet Oray Yalçın. Mustafa Çelebi ile kahvede çay içiyor. Bir aydır görmüyordum. “Ne zaman geldin?” diye sordum. “Salı günü geldim. Çiftlikte işleri takip ettim. Osman da geldi” diyordu. Osman Talu’dan bahsediyordu. Söğütaltı Kahvesinin işletmecisi Mehmet çaylarımızı kahvelerimizi tazeledi. Bu sırada Ulupark’ın işletmecisi Tarkan Kayhan geldi. “Başkanım bizim de çayımız kahvemiz var bekleriz” dedi. Hikmet ile görüşmeden sonra Tarkan’ın yanına gittim. Yıllarımın büyük bölümü babası Sabahattin abi ile Ulupark’ta geçti. Rahmetli Ersan Atılgan ile hep buluşurduk. Ne güzel günlerdi. Oradan Aynı Ali’ye uğradım. Ethem Battal ile oturdum. Çayımı içtim. Beraber Karaköy’e gittik. Manisa esnafının yüzü gülüyor. Aman gülmeye devam etsin. Dile kolay aylarca iş yerleri kapalı bir esnaf topluluğundan bahsediyorum. Zor günler geçirdiler. Devlet yanlarında olmaya çalıştı çalışmasına da nereye kadar? Kontrollü denetimler devam edecek. Herkes dikkat etsin. Manisa maviye bürünsün ki rahat edelim. Baharı ve yazı güzel geçirelim.

OSMAN TALU-HİKMET ORAY YALÇIN İLE İZMİR-KARŞIYAKA

Osman Talu Çarşamba akşamı aradı “Yarın sabah seni alacağım, hazır ol” dedi. Ankaragücü’nü yenilmenin moral bozukluğu içindeydim. Perşembe günü beni evin önünden alırken çiftlikten Manisalıların beğendiği süt ve ürettikleri ürünlerden de getirmişler. Osman ve Hikmet “Yengem yoğurt yapsın” dediler. Hikmet Oray Yalçın, Osman Talu ve ben İzmir’e doğru yola koyulduk. Osman Talu’nun Bayraklı’da bir iş görüşmesi vardı. Hikmet ve beni Karşıyaka Mavişehir’e bıraktı. Dostumuzun fırınında oturduk. Osman Talu geldi. Sonra birlikte çarşıyı dolaşmaya başladık. Karşıyaka’da halk yavaş yavaş dışarı çıkıyordu. Kafeler doluydu. Osman Talu bizi yemeğe götürdü. Sohbet etmeye başladık. Benim moralim hala bozuktu. Galatasaray’ın Ankaragücü’ne yenilgisinden dolayı. Osman da Hikmet de koyu Fenerbahçeli Trabzon galibiyetinden dolayı keyifleri gıcırdı. O gün Fenerbahçe İstanbul’da Antalya ile oynuyordu. Aklıma geldi muziplik olsun diye Ersun Yanal ile birlikte Antalya’nın başında görev yapan futbol profesörü Niyazi Eniseler’i aradım. “Yenin şu Fenerbahçe’yi” diye Niyazi hoca “İnşallah Ertuğrul” dedi. Hikmet ve Osman yüzüme bakıyorlar. Oğlum Gökhan’ı aradım. Niyazi hocayı aradığımı söyledim. Oğlum Gökhan “Baba Fenerbahçe Antalya’yı 3-0 yener” dedi. Bu sözleri duyan Osman ve Hikmet Karşıyaka’da et lokumlarını yerken keyifleri yerlerine geldi. Sonra Osman Talu’yu Bursa Uludağ’a Hikmet Oray Yalçın’ı da İstanbul’a uğurladım. Osman Talu “Haftaya yine buradayım. Hikmet ile birlikte” dedi. Karşıyaka çarşısında da hareketlilik vardı. Reyhan Pastanesinin sahiplerinden Ali Albay’a da hayırlı olsun diyorum. Büyük yatırım yapmışlardı. Bahar geliyor. Durumlar güzelleşir diye düşünüyorum. Perşembe akşamı Fenerbahçe Kadıköy’de Antalya’ya takılmaz mı? Neredeyse İstanbul’da yenecekti. Ee Allah’ın sopası yok. Ne demişler gülme komşuna gelir başına. Turgut, oğlum Gökhan ve ben biraz olsun kendimize geldik.