Bugün, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü…

Kadına şiddet haberlerinin gölgesinde, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini daha derinden hissettiğimiz şu günlerde Dünya Kadınlar Günü'nü buruk bir şekilde kutluyoruz. Ancak biz kadınlar bu kadar zorluğa rağmen gücümüzü kullanarak bu durumu değiştirebilir ve kontrolü elimize alabiliriz.

Dünya Kadınlar Günü, dünya genelinde yaklaşık 50 yıldır kutlanıyor. Her yıl olduğu gibi kadınların yaşadığı şeyler konuşulur, sonuçlanması gereken konular gündeme gelir ve sonrasında 8 Mart bittiğinde yine aynı döngü devam eder. Oysaki gelinen noktada daha belirgin hale gelen toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin çözümü için, toplumun her kesiminin çaba sarf etmesi gerekiyor.

Ancak kadınların yaşadığı sorunlar toplumun geneli tarafından görmezden gelindiğinden çözüm için çaba sarf edenler genellikle kadınların çoğunlukta olduğu örgütlenmeler oluyor. Bu durum da ne yazık ki çözüme ulaşmayı daha da zorlaştırıyor.

**

Günümüzde iletişim çağında yaşıyoruz ve bilgiye erişmek, eğitim almak ve topluma katılmak eskisine göre çok daha kolay hale geldi. Ancak istatistiklere göre ülkemizde yaklaşık 3 milyon kadın okuma-yazma bilmiyor. Kadınların ancak okuyarak gelişir ve kendi ayakları üzerinde bu şekilde durabilir. Sadece bu da değil tabi, kadınları siyaset sahnesinde de göremiyoruz…

İstihdama bakıldığı zaman, kadın istihdamı çok düşük… Aslında ne kadar üzücü değil mi? Çünkü bunlar, kadınların hayatlarını birçok nedenden dolayı evlerinin içinde sınırlı tutmak zorunda kaldığını gösteriyor.

**

Evet, kadın olmak günümüzde çok zor… Bazı coğrafyalarda daha da zor. Kadınlar; eşitsizlik, toplumda var olan önyargılar, iş hayatında karşılaşılan cinsiyet temelli ayrımcılık ve maalesef şiddet gibi birçok sorunla karşılaşıyor. Ve aslında daha sayabileceğim sorunlar listesi uzayıp gider…

17 Şubat 1926'da Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde kabul edilen Türk Medeni Kanunu, kadınlara istedikleri meslekleri seçme özgürlüğü ve miras, boşanma gibi konularda haklar tanınarak kadın-erkek eşitliği sağlandı.

Cumhuriyet'in ilk yıllarındaki reformlarla Türk kadını, dünyanın birçok gelişmiş ülkesinden önce boşanma hakkı, seçme-seçilme, eğitim, meslek seçimi gibi haklarına kavuştu. Bu dönemde yapılması gereken tek şey, bize tanınan bu hakları geliştirip günümüze uyarlayarak ayakta durabilmek.

Yine belirtmek istiyorum ki Medeni Kanun’un kabulüyle birlikte kadınlar özel yaşamlarına ilişkin haklar açısından erkeklerle eşit olma hakkını elde etti; böylelikle evlenme, boşanma, mirastan eşit pay alma gibi konularda Türk kadınının haklarının güvence altına alındı.

**

Yukarıda yazdıklarımı birleştirdiğimizde görüyoruz ki Mustafa Kemal Atatürk, kadınların hayatın içinde aktif olması, korunması ve eşit vatandaş olması için gerekli zemini hazırladı. Bizlerin yapması gereken ise bu yoldan giderek kız çocuklarımızı eğitmek ve meslek sahibi yaparak kadın hakları konusunda bilinçlendirmektir.

8 Mart Kadınlar Günü, kadınların görmezden gelinmediğinde, yüzleri güldüğünde daha anlamlı…. Bu yıl umarım köklü değişimlerin yaşandığı ve 8 Mart kutlamalarını içtenlikle gerçekleştirebileceğimiz bir yıl olur.

Günümüz kutlu olsun!