Merhaba sevgili okurlar, bugün sizinle bir kelime hakkında konuşmak istiyorum.

Hayatımdan bir kelimeyi sonsuza kadar çıkarmak isteseydim bu kelime “Fark etmez” olurdu. Yani insan kelimelere sinirlenir mi diyebilirsiniz ama… “Fark etmez” kelimesi kadar sinirlendiğim bir kelime daha yok herhalde.

Günümüzde dile pelesenk olmuş bir ifade: “Fark etmez”

Peki, bu “fark etmez” nedir?

Mütevazılık mı? Naziklik mi? Çekingenlik mi? Dikkat çekmekten veya toplumla uyuşmamaktan kaynaklanan bir korkaklık mı? Ya da vazgeçmişlik mi? Yoksa fark etmez kişinin kendini tanımaması mıdır?

Bu fark etmez kelimesi üzerinden bir örnek vermek istiyorum.

“Ne yiyelim?” veya “Ne yapalım? sorusuna gelen cevap “Fark etmez…”

Hayır, fark etmez değil, “Fark eder!”

**

İzlediğimiz, dinlediğimiz, okuduğumuz, konuştuğumuz her şey önemlidir bu yüzden fark eder. Eğer hayat mottonuz “Fark etmez” değilse, aldığınız her kararın hayatınıza büyük bir etkisi olur. Fark etmez yaklaşımı, yaşanmış deneyimlerden gelen bilinçle, çeşitli deneyimlere her zaman hazır olmayı amaçlamıyorsa, fark eder.

Fark eder; çünkü karar almak için iradeye, seçim yapmak için farkındalığa ihtiyaç vardır. Çay mı yoksa kahve mi içeceğimize karar vermek, biraz da kendimizi tanımaktan geçmez mi? Sabahları kahve içmeyi tercih eden ile fark etmez diyen arasında kendini tanımaya dair işaretler yok mudur?

Kahvenin uyku kaçırdığını bilen ve uyumak isteyen biri için akşam vakti kahve teklifine cevap “fark etmez” olmaz. Vücudunun kahve ile olan ilişkisini fark eden ve reddedebilme yeteneği olan biridir. Neyi istediğini, sevdiğini bilen birinin cevabı hayır ya da evettir, fark etmez değildir.

**

Eğer bir toplulukta damak zevkinizi, içeceğiniz çayı-kahveyi, neyi izleyip izlemediğinizi, neleri okuyup okumadığınızı topluluğa uydurmaya çalışırsanız tadınız kaçabilir… Çünkü bulunduğum ortamlarda hep fark etmez kelimesinin tat alma ve keyif hissini etkileyen gücünü gördüm.

Seçim yapabilmenin, kendini tanımanın, iradenin ne kadar önemli olduğunu anlamanız dileğiyle…