Ay yıldızlı formaları ile bizim çocuklar Karadağ’da beklediğimiz, umut ettiğimiz, mucizevi sonucu alarak; Karadağ Milli Takımı evinde yenerek bizleri Dünya Kupası için play-off şansını yakalama fırsatını sağladılar. Salı günkü yazımda “Türk milleti olarak Karadağ’da mucizevi galibiyeti bekliyoruz” demiştim. Ve Allah yardımcımız olsun diyerek sizlere dua etmiştim. Allaha şükür Türk milletine yine muhteşem bir Salı gecesi yaşattınız. Gururumuzu okşadınız. Katar’a gitme yolunda umut saçtınız. Tebrikler.

ZAFER KOLAY OLMADI

Heyecanla maçı izlemeye başladım. Sahada kendinden emin havalı bir Milli Takım görüntüsü vardı. Gol atma hazırlığı pasları yaparken Burak’ın rakibimize kaptırdığı ve ilk atakları kalemizin fileleri ile buluşan gol olunca bende ne moral kaldı ne de maçı seyretme keyfi.

Karadağ sahasından hızlı çıkıp kalenin önünde yine kaptırılan toplarla net pozisyonlar yakalıyordu. Bu atakları savuşturduktan sonra Karadağ’ı sahasına kapatan baskılı bir oyun ortaya koymaya başladık. Burak tutuk, halsiz ama geçmişteki attığı goller kendisini sahada tutuyordu. Beklediğimiz golü nasıl bulacağımızı düşünürken Kerem çıktı sahneye, sinsice ceza sahası içinde kaleci ile karşı karşıya kaldı. Zor pozisyonda beraberlik golümüzü atınca bir sevindim bir sevindim ki sormayın. Erzincan’dan çıkıp İstanbul’da Galatasaray forması giyen Kerem, her maçta olduğu gibi Karadağ karşısında da yıldızımızdı. Devreyi baskılı oyunumuzla berabere bitirirken Hollanda Norveç arasında da sonuç aynıydı. İkinci yarıda hiç ama hiç beklemediğimiz anda Orkun Kökçü ceza sahası dışından öyle bir vurdu ki Karadağ kalesinin müdahalesi golü önleyemiyordu. Karadağ karşısında mağlubiyetten maçı 2-1 öne geçirmenin mutluluğunu yaşıyorduk. Sonraki dakikalar hiç kolay olmadı ama millilerimiz maçı galibiyetle kapamasını bildi. Katar’daki Dünya Kupasındaki yarışlara katılabilme fırsatını play-offa taşıdık. Seri başı olamadık. Olamayan Polonya, Kuzey Makedonya, Avusturya, Çekya, Ukrayna, Avusturya takımlarından biri ile karşılaşacağız. Umutsuz yaşam olmaz. Millilerimiz bize güzel bir gece geçirtti. Zaferimiz kutlu olsun. Hürriyet Gazetesi yazarlarından Uğur Meleke’nin Milli Takımımızın Karadağ ile oynadığı maçın yorumunu köşeme aktarıyorum.  Okumanızı tavsiye ederim.

UĞUR MELEKE KÖŞE

Milli Takımımızın son 1 aydaki görüntüsü gerçekten umut verici.

Genç bir milli takımımız var; dün yılın en kritik maçına ilk 11’de 25 yaş altı tam sekiz oyuncuyla çıktık. Bu seviyede bir turnuvada, bu seviyede bir milli takımın, bu kadar kritik bir maça böyle genç bir kadroyla çıktığına çok fazla şahit olmazsınız. Kaliteli bir jenerasyona sahibiz, bizi 2024’e ve 2026’ya da bu oyuncu iskeleti taşıyacak büyük ihtimalle.

Böyle iyi bir jenerasyonun tek eksiği bence potansiyellerini açığa çıkarmaktı. Takımımızın kaygı dozajını düşürüp, cesaret dozajını artırmaktı.

Bu yetenekli oyuncu havuzuyla bizim topu rakibe bırakma stratejisiyle oynamamız anlamsız. Letonya, Karadağ gibi rakiplere karşı 2 farklı öne geçip beşinci vitesten ikiye düşmemiz acı vericiydi.

İLK 11'İMİZ DOĞRUYDU

Dün Karadağ’da bir Türk sporsever olarak beni en çok sevindiren şey bu oldu: Değişiyoruz, gelişiyoruz. Doz aşırı kaygı atmosferinden uzaklaşıyoruz. Dün bizim beşte birimiz değerinde bir milli takıma karşı, olması gerektiği gibi ofansif bir 11’le sahaya çıktık. Cebelitarık maçında olduğu gibi 4-4-2 oynadık. Kuntz, devre arasında tek ön liberomuzu da kenara alma cesareti gösterdi. 80’inci dakikaya kadar da çift santrforlu düzenden şaşmadı.

Alman Hoca göreve geldiğinde doğrusu büyük endişeler taşıyordum. Onun CV’sini bu görev için yetersiz buluyordum. Ancak şu anda onun da bir aylık gelişimini-dönüşümünü takdirle izliyorum doğrusu.

SÜPERSTAR ÇAĞLAR

Dün aldığı cesur kararlarla maçın en iyileri arasına yazdığımız Kuntz’un yanına, büyük maçta büyüyen süperstarımız Çağlar’ı da eklemeliyiz. Biri gol değerinde olmak üzere dört tane çok kritik müdahalesi vardı dün.

Hem Hakan Çalhanoğlu’nun, hem de Orkun’un son 180 dakikada daha canlı ve aktif olduklarını söylemeliyiz. Kerem Aktürkoğlu her gün üzerine koyarak gelişmeye devam ediyor. Genç takımımızın son 1 aydaki değişimi, gelişimi gerçekten umut verici.

MAÇLARA TUTUK BAŞLIYORUZ

Son dönemde Türk futbolunda kronikleşen bir hastalığın dün de ufak bir demosunu izledik Podgorica’da. Gerek ulusal takımımız, gerek Avrupa kupalarındaki temsilcilerimiz maçlara iyi başlamıyorlar. İlk dakikalarda tutuklar. Hatta bazen her iki devreye de nedense düşük konsantrasyonla başlıyoruz. Dün de maçın önemli bölümünü domine etmemize rağmen iki devreye de cılız başladık. Zaten ilk golü de üçüncü dakikada yedik. Ulus olarak şu maçlara düşük konsantrasyonla başlama sorunumuzu da çözmeliyiz acilen.

STEFAN KUNTZ MUTLAKA KORNER SETİ GELİŞTİRMELİ

Dün de aynen Cebelitarık maçında olduğu gibi bolca korner kullandık. Cebelitarık karşısında ilk yarıda bütün kornerleri hedefsizce ön direğe atmıştık, dün gece de ilk iki köşe atışımızı aynı şekilde kullandık. 5’te ve 38’de Hakan’ın soldan ön direğe kullandığı kornerlerden sonuç alamadık. 43’te sol göndere topu bu kez Caner dikti, penaltı noktası üzerine ortaladı ve Çağlar’la pozisyon bulduk. 59’da yine Hakan bu kez sağdan kullandı, yine ilk adama takıldık.

Ulusal takımları 2-3 idmanla akan oyun konusunda geliştirmek elbette zor. Ama yapılabilecek en kolay iş, hücumda farklı duran top setleri çalışmak. Biz duran toplarda iyi bir milli takımız, Mart’a kadar biraz hazır set geliştirmeliyiz sanki.