Dünyayı ve ülkemizi kasıp kavuran koronavirüs salgınının özellikle Ankara ve İstanbul’u ciddi anlamda etkisi altına aldı. Bunu o illerin valilerinin vatandaşlara sokağa çıkmamaları yönündeki uyarılarından da rahatlıkla anlayabiliyoruz.

Gelelim Manisa’ya… Manisa Valisi Yaşar Karadeniz de yeni aldığı tedbirleri uyguladığı Şehzadeler kentinde işi sıkı tutuyor.

Ben de bu salgın günlerinin karamsarlığından bir nebze de olsa kurtulmak için bir günlüğüne de olsa iş insanı Fikret Taşçı ile Kuşadası Davutlar Güzelçamlı’ya gittim. Güzelçamlı’nın çarşısını dolaştık. Orada yazlığı olan Manisalı Erdinç Bey’le ve vatandaşlarla konuştuk.

Yeşil ile mavinin birleştiği, dünyada başka bir örneği olmayan Dilek Yarımadası’na; havasından mı suyundan mı bilmiyorum, asrın salgını koronavirüs hiç uğramamış desem abartmış olmam.

Tedbiri elden bırakmıyoruz ama denizi, akşamı, günlük taze balıkları ile güzel bir tatili huzur içinde geçiriyoruz. Fikret Taşçı, Hoca Hakan Aracı ve İzmirli iş adamı Sadık Bey’e, “Oh be dünya varmış! İyi ki beni getirdiniz Güzelçamlı’ya” dedim.

Fikret Taşçı yılların dostu… Başına gelen dertlerin bir kısmından yüz akı ile çıkınca iş hayatını canlandırmak için oğlu Ömer ile kolları sıvadı. Yeni yatırımlar için hazırlık yapıyorlar. Eski Foça’da, Çeşme’de ve Kuşadası turizm merkezlerinde arsa arayışlarını sürdürürken geçen Çarşamba beni damadının sahibi olduğu Örenay Restoran’a götürdü. Yaptıklarını ve yapacaklarını anlattı.

Yemeğimizi yerken Kuşadası programının da planını yaptık. Perşembe günü Hakan Hocanın kaptanlığında yola koyulduk. Selçuk’tan Kuşadası’na girdik. Davutlar’a yaklaştığımızda İsmail ve Nizamettin Etyemezler’in ASAYRA Termal Otel’inin önünden sahile kıvrıldık. Görmemiz gereken arsanın önünde durduk. Denize bir buçuk kilometre mesafede bir arsa. Etrafı siteler ile dolup taşmış. Arsanın yanındaki bir siteyi gezdik. Pırıl pırıldı. Hakan Hoca’nın yıllar öncesinden tanıdığı bir  talebesi ile tanıştık. Bahçesinde bizlere ikramda bulundu. Siteyi ben de beğendim. Fikret Taşçı satılık bir villayı gözüne kestirdi. Sonu ne olur, Fikret Taşçı alır almaz, karar onun. Fikret Taşçı Erdinç diye bir tanıdığını aradı. Güzelçamlı’nın merkezinde buluştuk. Hakan Hoca ile çarşı pazar dolaştık. Sonunda Kervan isimli bir pide salonuna oturduk. Karnımızı bir güzel doyurduk. Mekanın pidesi de lahmacunu da enfesti. Manisa’ya döndüğümde Avukat Mustafa Karakaş’a Güzelçamlı’ya gittim deyince “Hasan Çoksöyler ile mi?” dedi. Pideciyi anlattım. Avukat Mustafa Karakaş “Hasan Abi bizi orada ağırladı” dedi.

Güzelçamlı’dan ayrılmadan Hasan Çoksöyler’i aradım. Hasan, “Virüsten dolayı ortalık toz duman, evden dışarı çıkmıyorum” deyince “Hasan atma din kardeşiyiz Güzelçamlı’da herkes hayatından memnun. Koronavirüsün esamisi okunmuyor “ deyince Arnavut inadı ile dediğim dedik Hasan Çoksöyler kardeşim “şuanda Güzelçamlı’dayım” dedim. Evde olduğunu söyleyen Hasan Çoksöyler, yüz metre ilerideki her zaman oturduğu kahveden geldi. Sohbet ettik. Hasan Çoksöyler, Fikret Taşçı’ya “Güzelçamlı’da yatırım yapacaksan bana danışacaksın, sana değerli arsaları göstereceğim” dedi.

Sonunda Güzelçamlı’dan Söke üzerinden İzmir’e, oradan da Manisa’ya döndük.

Güzelçamlı’nın havası da, denizi de güzel. Sıcak suyu ile çeşitli hastalıkların tedavi merkezi haline gelmiş. Bu yıl yabancı turist yok. Yerli turist ile mevsimi geçiriyorlar. Hava sıcaklığı yakıcılığını sürdürüyor. Sonbahar mevsimi, Eylül ayının ortalarına doğru gelecekmiş. Serin havanın esintilerini bu hafta görebilirmişiz. İnşallah diyorum. Çünkü Manisa yanmaya devam ediyor.