15 Temmuz etkinlikleri, depremler, Bayındır’dan Turgutlu’ya sıçrayan, Gümüldür ve Marmaris’ten, Amanos’lara kadar yurdun dört bir yanındaki korkunç orman yangınları, FETÖ davaları, Cumhuriyet gazetesi duruşması, her gün yüreğimizi dağlayan şehit haberleri, kıyafetime karışma protestoları derken Venezuela’daki göstermelik kurucu meclis seçimi arada kaynadı gitti. Nedense Türk medyası da bu seçimi görmezden geldi, satır aralarında geçiştirdi. Bir kısım medyanın Türkiye’deki anayasa referandumu ile benzerlikleri çağrıştırmasın diye bu olayı bilerek ıskalamasını anlayabiliyorum. Ancak muhalif ve sol basına ne demeli? Sanırım, ABD karşıtları ve sosyalistler de yere göğe sığdıramadıkları merhum Hugo Chavez’in halefi Venezuela Devlet Başkanı Maduro’nun diktatoryal hamlelerini sırf sosyalist olduğu için görmezden geldiler.

            Hemen her fırsatta söylerim, yazarım kimilerinin kafası basana kadar da yazacağım. İster sağcı, ister solcu, ister İslamcı, hangi inanca, düşünceye sahip olursanız olun, kendinizi hangi kimlikte hissederseniz edin ama demokrat olun. İkiyüzlü, çifte standartlı olmayın. Benim diktatörüm iyidir, seninki kötüdür demeyin. Benim darbem iyidir, seninki kötüdür demeyin. Diktatör diktatördür, darbe de darbedir, iyisi kötüsü olmaz hangi taraftan gelirse gelsin hepsini birden lanetlemeliyiz.

            70’li yıllar, dünyada ilk kez serbest seçimlerle sosyalist bir lider; Salvatore Allende Şili’de iktidara geliyor. Hazırlıksız, ekonomiyi kurtaracak reçetesi yok, beceremiyor, ekonomi iyice dibe vuruyor. Orta sınıf, esnaflar, muzdarip; kamyon şoförleri kontak kapatıyor, esnaf kepenk indiriyor, hayat duruyor adeta. Bunu fırsat bilen askerler darbe yapıyor, Allende’yi deviriyor, faşist general Pinochet Şili’yi yıllarca balyozla yönetiyor. On binlerce insan ölüyor, hapishaneler doluyor, işkence ve şiddet alıp başını gidiyor, Şili halkının özgürlükleri kalmıyor.

            Darbe haberini o gün için tek haber kaynağımız olan radyodan dinledik. Babam “eyvah, eyvah” deyince şaşırmadım desem yalan olur. Sebebini sorduğumda bana “en kötü demokratik idare en iyi askeri yönetimden evladır. Demokrasilerde bir idareyi beğenmezsen ilk seçimde değiştirirsin, ama asker geldi mi bir daha değiştirme şansın kalmaz” diye cevap vermişti. O zaman henüz lise talebesiydim, politikadan pek anlamıyordum ama bu söz bana bir ders oldu ve demokrasi bilincimim gelişmesi için de çok yararlı oldu. Gerçekten de Pinochet uzun yıllar gitmedi ve Şili halkına zulmetti.

            Gelelim asıl konumuza, Venezuela’ya. A.B.D’ye bile kafa tutan, dik duran, halk tarafından da sevilen Venezuela’nın sosyalist başkanı Hugo Chavez 2012 yılında kanserden ölünce yerine yardımcısı ve dışişleri bakanı Nikolas Maduro önce geçici başkan oldu sonra da 2013 yılında Devlet Başkanı olarak seçildi. Ancak Maduro, 2015 yılında yapılan parlamento seçimlerinde muhalefetteki merkez sağ partilere yenildi ve parlamento desteğini kaybetti. Ancak atı alan çoktan Üsküdar’ı geçmişti. Maduro iki yıl içerisinde Devlet Başkanlığı yetkilerini kullanarak başta yargı olmak üzere tüm anayasal kurumları kuşatmıştı. Nitekim Parlamentonun, Maduro’nun halk desteğini kaybetmiş olmasını gerekçe göstererek devlet başkanlığı seçiminin yenilenmesi kararı Anayasa mahkemesince iptal edildi. AYM kararı ayrıca seçilmiş parlamentoya da ayar verir ifadeler taşıyordu. Bunun üzerine Maduro, parlamentoyu devre dışı bırakacak yeni anayasa talebiyle geldi. Kamuoyu yoklamaları halkın %70 inin yeni anayasaya karşı olduğunu gösteriyordu. Maduro yeni anayasayı hazırlayacak kurucu meclis seçimini ilan etti. Muhalefet partileri bu kararı protesto ettiler ve seçimlere katılmama kararı verdiler. Seçim sürecinde birçoğu muhalefet bloğu üyesi olan 119 kişinin öldürüldüğü iddia ediliyor. Muhalif liderlerden, birisi Caracas eski belediye başkanı olan iki kişi şafak operasyonuyla şiddet de uygulanarak tutuklandılar.

            545 üyeli kurucu meclis seçimlerine katılımın düşük olduğu iddia ediliyor. Maduro iktidarına göre katılım %41, muhalefet ise %12 olduğunu ileri sürüyor. Uluslararası tarafsız gözlemci kuruluşlara göre ise katılım sadece %21. Ayrıca Ulusal Seçim Kurulunun oy verme işlemini bir saat uzattığı ve bu sürede kamu görevlilerinin tehditle sandığa götürüldüğü ve Sosyalist Birlik Partisi üyelerince mükerrer oy kullandığı da gelen haberler arasında.  

            Maduro seçim sonuçlarını demokrasinin zaferi olarak ilan etti. Ülkemizdeki, Aydınlık, Evrensel, Habersol gibi bazı gazete ve internet siteleri de Maduro’nun beyanlarıyla birlikte aynı paralelde yayın yaptılar. Oysa başta İspanya ve hemen hemen tüm Latin Amerika ülkeleri seçim sonucunu tanımadıklarını ilan ettiler. Diğer yandan ABD, AB ve Kanada da aynı yönde açıklamalarda bulundular.

            En ilginç durum ise Trump yönetiminin basın toplantısında ortaya çıktı. Trump’ın sözcüleri düzenledikleri basın toplantısında Venezuela seçimlerini tanımadıklarını, geçersiz kabul ettiklerini söyleyerek Venezuela’ya ekonomik yaptırımlar uygulanacağını ifade ettiler. Toplantıya katılan ABD’nin önde gelen basın yayın kuruluşlarının temsilcileri ise bu ifadeler karşısında Türkiye’deki anayasa referandumunda da adil olmayan bir süreç olduğu, YSK’nın haksız bir karar aldığını ve benzeri olayların yaşanmış olduğunu ileri sürerek, buna rağmen Trump’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı neden tebrik ettiği sorusunu yönelttiler. Soru birkaç kez farklı gazeteciler tarafında farklı şekillerde sorulmasına rağmen Trump sözcüleri bu soruları duymazdan geldiler.

            Elbette Venezuela seçimlerinde yaşananlarla, 16 Nisan halkoylaması sürecinde yaşananların aynı olduğunu söyleyemeyiz ama olağanüstü hal altında ve adil olmayan bir seçim sürecinde üstelik tartışmalı bir YSK kararına rağmen %49-51’lik bir sonuç çok tartışılacaktır. Maalesef Türkiye’deki referandumun ABD medyasında ve dünyada algılanışı böyle. Almanya’nın son raporu da işin tuzu biberi oldu.

            Benim anlayamadığım ABD karşıtlığından başka hiçbir politika geliştiremeyen Doğu Perinçek ve taraftarlarının nasıl olup da 16 Nisan halkoylaması sonuçları hakkında Trump yönetimiyle aynı paralelde düşündüğüdür. Türk soluna gelince, gerçek sosyal demokratları tenzih ederim, ama Venezuela seçimlerinde iyi bir sınav verememişlerdir. Sonuçları demokrasinin zaferi gibi yorumlamak abesle iştigaldir. Yandaş medya ise bu konuyu hiç gündemlerine bile almadı. Kim bilir? Belki de 16 Nisanla bir ilişki kurulmasından çekiniyorlardır.

Kim ne derse desin, Venezuela seçimleri demokrat düşüncedeki insanlarca kabul edilemez. Bana göre Maduro oldu Madara. Kalın sağlıcakla…