Her sene olduğu gibi, doğa döngüsü yavaş yavaş evriliyor.

Sonbaharın solgun ışıkları artık kışın soğuk esintilerine yavaş yavaş yerini bırakıyor. Ağaçlar, yapraklarını solmuş bir şekilde döküyor ve doğanın sessizliği içinde tamamen farklı bir atmosfer oluşuyor. Anlayacağınız mevsimler, olması gerektiği döngüde değil. Mevsimlerdeki bu değişim artık iklim değişikliğiyle birlikte daha da belirgin bir hale geliyor.

Mevsimlerin dengesi bozuldu… Artık yaz ayları daha sıcak geçerken kışlar daha ılıman geçiyor. Kuraklık, seller, aşırı sıcaklar gibi olaylar sadece ekosistemi değil, aynı zamanda sosyal ve ekonomik yapıyı da büyük ölçüde etkiliyor. İklim değişikliğinin neden olduğu bu etkileri görmezden gelmek artık imkânsız. Çünkü yaşadığımız köklü değişimler, yaşamımızı da etkisi altına alıyor.

**

Tarım, enerji gibi sektörler bu değişimlerin etkilerini doğrudan hissediyorlar. Ancak, bu duruma umutsuzca yaklaşmak yerine, bu değişimlere adapte olarak çözüm bulma yollarını aramak daha akılcı bir yaklaşım olacaktır.

Sürdürülebilir tarım tekniklerinin benimsenmesi, enerji verimliliğinin artırılması ve atık yönetimi gibi alanlarda yapılacak çalışmalar, iklim krizinin yönetilmesinde önemli bir rol oynayabilir.

**

Her birimizin, doğaya ve çevreye karşı sorumluluklarımızı yerine getirme zamanı geldiğini düşünüyorum. Doğanın yanı sıra, gelecek nesillerin yaşamını da göz önünde bulundurarak hareket etmeliyiz. Küçük adımların bile önemli değişikliklere katkı sağlayabileceğini aklımızdan çıkarmamalıyız.

Mevsimlerin değişimi belki de daha dikkatli, daha duyarlı ve daha sorumlu bir yaşam tarzını benimsememiz gerektiğini gösteriyor. Umarım, bu değişimlere karşı birlikte mücadele ederek daha yaşanılabilir bir dünya oluşturabiliriz.