Geçtiğimiz hafta yurt dışında olmam nedeniyle siz sevgili okurlarımla buluşamadım. Döndüğümde ise sizlerle paylaşmam gereken epey konu birikmişti. Afrin harekatı halen güncelliğni koruyor. Mümbiç krizi, Suriye rejim güçlerinin Afrine girme girişimi, PYD-YPG ile anlaştıkları iddiaları halen gündemin başında yer alıyor. Hayırlısıyla Türk askeri Afrinden başarıyla dönsün, elbette ki dış politikadaki hatalarımız, Süleyman Şah türbesini ani bir kararla terk edişimiz, hepsi konuşulacak ama bugün dimdik kahraman askerlerimizin arkasında durmak gerekir. Gündemdeki bir başka konu ise MHP’yi kurtarma operasyonu olarak da telakki edilen seçim ittifakı konusunda AKP-MHP arasında mutabakatın sağlanmış olmasıydı. Tillerson’un gelişi gidişi, diğer telefon görüşmeleri, bir türlü önlenemeyen cinsel tacizler, çocuk istismarı, kimyasal hadımlık teklifleri ve daha birçok konu gündemi işgal ediyor. Önemine göre bunları ilerleyen günlerde ele alacağız. 

            Bu kadar önemli konular içinde Nüfus ve Vatandaşlık işleri genel müdürlüğünün üst soy bilgilerini internet incelemesine açması hepsinin önüne geçmiş. Türkiye’ye döner dönmez, otobüste, metroda, restoranlarda yan masalarda konuşulan konular hep bunun üzerindeydi. Sosyal medyadaki paylaşımlar da hep soy, sop üzerineydi. Soyunu paylaşanların yanı sıra, mizahi yaklaşanlar da az değildi. En hoşuma giden ise “bayramda dedesinin elini öpmeye gitmeyenler, büyük büyük dedelerini araştırıyor “mealinde olandı. Meğerse ne kadar da meraklıymışız soyumuza. Yapılan açıklamaya göre tıklanma sayısı 4 milyona yaklaşmış. Bu rakamı internet kullanıcısı sayısına oranlarsak ciddi bir ilginin olduğu aşikardır. 

            Öncelikle bu işe kafa yoranları ve emek harcayanları, bakanından genel müdürüne, bürokratlara, bilgi işlem görevlilerine, veri girişi yapan uzmanlara kadar herkesi yürekten kutlarım. Öyle ki; beklenmeyen ilgi karşısında çöken sistemi kısa sürede onarıp, altyapıyı güçlendirip yeniden hizmete açabilmek kolay iş değildir, her türlü övgüyü hak ediyorlar. 

            Doğrusunu söylemek gerekirse ben henüz bakmadım. Bunun sebebi yurt dışında olmamdan ziyade elimde sistemin vereceğinden çok daha eski bilgilere sahip olmamdır. Elbette en kısa zamanda ben de bakacağım varsa eksik bilgileri tamamlayacağım. Elbette ki insanların geçmişlerini bilmeleri, köklerinin nereden geldiğini araştırmaları güzel bir şeydir. Belki bu sayede dar milliyetçilik ya da etnik ayrımcılık heveslileri de gerçeği görürler, Türk milletinin nasıl birbirine kaynaşmış, kucaklaşmış, et ve tırnak gibi nasıl ayrılmaz bir bütün olduğunu idrak ederler. 

            Bana göre asalet soyda değildir, asalet insan olmaktadır. Bey, mir, ağa, efendi bir üst soya sahip olanla, olmayanlar arasında bugünkü ölçülerde üstünlük insani değerlere sahip olmakta, hoş görülü olmakta, yardım sever, hayır sever, topluma, insanlığa hizmet etmeyi şiar edinmekete, hak ve hukuka sahip çıkmaktadır. Doğayı korumakta, bizden sonra gelenlere yaşanabilir bir dünya bırakabilmektedir. Özgürlüklere saygı göstermekte, kibirin esiri olmamakta güç zehirlenmesine kapılmamaktadır. Lafı fazla uzatmadan bir hikaye ile yazıyı tamamlamak istiyorum. 

            Günün birinde hükümdarın birine bir tay hediye edilir. Hükümdar da onu yetiştirmesi için sarayın seyisine emanet eder. Birgün hükumdar seyisi çağrarak tayın iyi yetişip yetişmediğini, soyunun sopunun nasıl olduğunu sorar. Seyis biraz sıkılgan tavırla “efendim bu tayın anası doğumda ölmüştür soyu sopu bilinemez, anası öldüğünde bir inek tarafından emzirilip yetiştirilmiş olmalı” der. Nasıl anladığı sorulunca da sırtına konan sineği kovalamak için kuyruğunu değil dilini kullandığını söyler. Hükümdar adama bir kap yemek verilmesini söyler ve gönderir. 

Sonraki günlerde hükümdara kaz yavruları hediye edilir, hükümdar bunları da seyise emanet eder o da kümesteki diğer yavruların ve tavukların yanına koyar. Birgün hükümdar gene seyisi çağırır aynı soruyu sorar. Seyis “ben atlardan anlarım, kazlardan değil ama bu kaz yavrularının da soyunda karışıklık var, sanki kuluçkaya yatan bir ana kaz değil tavuk olmalı” diye cevap verir. Hükümdar nasıl anladığını sorunca da “bu kazlar hemcinsleri gibi derede yüzmüyorlar, toprakta eşelenip duruyorlar” diye cevap verir. Hükümdar gene aferin der ve bir kap yemek verilmesini emreder. 

Aradan bir süre geçtikten sonra hükümdar seyisin soy tahminlerindeki isabetli cevaplarından dolayı onu tekrar çağırarak bu kez kendi soyu hakkında tahminde bulunmasını ister. Seyis susar konuşmaz, ürkek ve korkmuş bir tavır içindedir. Bunu farkeden hükümdar öfkelenir ve cevap vermesini ister. Sonunda kellesinin alınmayacağı sözünü aldıktan sonra bunu en iyi valide sultanın bilebileceğini ifade eder. Öfkelenen hükümdar baskıyla, tehditle acı gerçeği öğrenir, aslında hükümdarın babası önceki hükümdar değil sarayın aşçısıdır. Nasıl bunu tahmin edebildiğini seyise sorunca da “Efendimiz beni bağışlayınız ama gerçek bir hükümdar soyundan olan ödüllendirmek istediği zaman bir kese altın verin der. Ödül olarak bir kap yemeği ise ancak aşçılar lütfederler” diye cevap verir. 

Diyeceğim odur ki; herkesin dedesini, büyük dedelerini öğrenmesi iyidir ancak hiç kimse öğrendiklerinden kendine bir paye çıkarmamalıdır. Zira onlar bir kağıt parçasından ibarettir asıl asalet insanın kendindedir. 

Söyleyin bana, baba parasıyla trilyonluk ciplerle trafik magandalığı yapan, çarpıp kaçan, ortalığa dehşet saçan beyoğulları, miroğulları, ağaoğulları mı daha asildir? Yoksa güç şartlarda çalışıp, okuyan, ülkesine, milletine hizmet eden, uluslar arası başarılara imza atan yoksul insanların çocukları mı daha asidir? Baba parasıyla, bedelini ödeyip askerlikten yırtan sözde soylular mı daha asildir? Yoksa soyu sopu bile belirsiz, bu vatan için, bu bayrak için canını esirgemeyen , şehit düşen fukara köylü çocukları mı daha asildir? 

Önce insan olmak lazımdır, soy, sop sonra gelir. Gerçekten soylu bir geçmişe sahip olduğunuzu düşünüyorsanız önce atalarınıza layık birer vatan evladı olmak için, önce insan olmak için çaba gösteriniz. Unutmayınız soyu sopu, etnisitesi ne olura olsun kalbi bu vatan, bu bayrak, bu millet için çarpan her vatan evladının muhtaç olduğu kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur. 

Kalın sağlıcakla…