"Para saadet getirmez" derler, futbolumuz da… Transfer Borsası'nda Dolar ve Euro çılgınca kullanılınca ‘Üç Büyükler' tarafında kadrolarına dahil edilen yıldız futbolcuların da sahadaki verimleri mercek altına alındı. Süper Lig'de Beşiktaş'ı, Fener'i ve Galatasaray'ı izleyenler Lig'in ikinci haftasında hayal kırıklığına uğradı. Her üç takımın da yıldızları aldıkları Dolar ve Euro'ları hak etmediler. Sezon başı deyip geçiştirilecek bir tablo değil. Paranın şımarttığı, giydikleri formaların, taraftarlarının değerini fark etmeyen futbol ordusu ile karşı karşıyayız. 3 milyon, 4 milyon Euro ne demek? Biliyor musunuz? Türkiye'de servet demek. Futbol kulüplerini yönetenler su gibi para harcıyorlar. Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım maç başı paralarının kaldırılmasını isteyerek, her maçta da prim verilmesine karşı olduğunu açıkladı. Başkan Yıldırım bütün kulüpleri uyararak "Batarız" diyor. Doğru söze ne denir? Her kulübün aklını başına toplaması gerekir. Türk ekonomisi bu futbol ekonomisini kaldırmaz, sonu hüsran olur.
BEŞİKTAŞ'TAN ESER YOK
"Maşallah dediğimiz, sabaha çıkmaz" derler ya, ben de öyle oldum. Beşiktaş'ı yerli Barcelona yaptım. Futbolunu yerlere göklere sığdıramadım. Bir hafta sonra o Beşiktaş'tan eser yok. Yıldızları sahada kayboldu. Bu kadar tezat olur mu? Olurmuş demek. Kartal Beşiktaş'ın rakibi Karadeniz Fırtınası Trabzonspor'du. Tamam da, bir hafta önceki Kartal'ın, Fırtına karşısında kanatlarının kırılmasını kabul etmem. Hava sıcakmış, sezon başıymış, bunlar palavra. Milyon Dolarları cebe indireceksiniz, 90 dakikalık bir verim için. Sonra sahada dolaşacaksınız, mücadele etmeyeceksiniz, boynu bükük sahadan ayrılacaksınız. Umursamaz bir tavırla günlük yaşamınıza devam edeceksiniz. Oh! Ne ala memleket.
FENERBAHÇE'Yİ YILDIRIM ÇARPAR
Fenerbahçe, iki haftadır bildiğimiz Fenerbahçe. Yıldızlar Topluluğu, Rize'de neredeyse ‘Çayda Çıra' oynayacaktı. Bireysel becerileri ile maçı Fenerbahçe'nin kazanması gerekirdi. Neredeyse yeniliyordu. Bu tabloya Aziz Yıldırım fazla dayanmaz. Yabancı Teknik Direktör filan dinlemez, soyunma odasına iner, hepsini bir güzel haşlar. Sonra, Ulusal Medyamızın yazılı ve görsel Ulemaları, "Aziz Yıldırım soyunma odasını bastı" diye feryat ederler. Başkan'ın müdahalesini yerden yere vururlar. Transfer sezonunda paraları cebe indirenlere tek kelime edilmez. Başkan Aziz Yıldırım işveren olarak kötü gidişi seyredecek mi? Rıdvan Dilmen daha ilk maçta, "Aziz Yıldırım'ın Portekizli Teknik Direktör Vitor Pereira ile konuşması gerekir" diyordu. Doğru.
GALATASARAY'A OSMANLI TOKADI
Gelelim benin Aslan yavrularıma! Galatasaray Arena'da öyle bir ‘Osmanlı Tokadı' yedi ki, her halde hiç unutmaz. 4 yıldızlı takım, sapır sapır dökülüyor. Geçen yıl şampiyonluğa adını yazdıran kaleci Muslera, iki haftadır yediği gollerle acemi kalecileri aratmadı. Teknik Direktör Hamza Hamzaoğlu'nun başta Burak olmak üzere bazı futbolcularla sorun yaşadığı ortada. İlk onbir de Burak'ı oynatmadı mı basın ortalığı ayağa kaldırıyor? Oynatıp da sahada dolaştığını görünce oyundan alan Hamzaoğlu'na da söylemediklerini bırakmıyorlar. Burak'ı artık yakından tanımalıdır bu değerli Türk Basını'nın bilgiç yazar ve yorumcuları. Ben Burak'ı Manisaspor forması ile oynadığı yıllardan tanırım. Şımarık, futbol emeğini çalma hünerini her maçta göstermeye çalışan bir futbolcu profili çiziyordu. Geçmişi ne zaman unuttuk? Her maçta penaltı için hakemleri zor duruma düşüren bu Burak, bu sene pek kıymetli oldu. O mevkide oynayan her futbolcu, şampiyonluğa soyunan Galatasaray'da o kadar gol atar. İki yıldır yurt dışı transferi gündeme geldiğinden beri kulübün Burak'ı satması için dua eden bir Galatasaraylıyım. Varlığı bir dert, yokluğu bir dertten kurtulmak için. Bu sezon, "Fenerbahçe Şampiyon olsun" diye Galatasaray'ın içini karıştırmak için her şey yapılıyor. Bu tuzağa Başkanı, Teknik Direktörü, futbolcusu ile Galatasaray Kulübü düşmemeli. Hamza Hamzaoğlu da medyanın etkisinde kalmayarak bildiği, inandığı 11'leri sahaya sürsün.
Başarı gelecektir.