Türk ve Rus heyetleri İdlib’deki durumu görüşürken Esat rejiminin güçleri kontrol noktasını vurarak 5 askerimizi şehit etmesinin derin üzüntüsünü milletçe yaşarken Türk Silahlı Kuvvetleri anında karşılık verdi. 101 rejim askerinin öldürüldüğü yetkililer tarafından açıklanırken Suriye’de ülkemizle Esat rejimi güçleri arasında savaş tamtamları çalmaya başladı. Saldırıdan sonra Milli Savunma Bakanı Akar Cumhurbaşkanı Erdoğan ile bir araya geldi. Bölgeye takviye birlikleri gönderilirken Pazartesi akşamı TV’lerdeki Suriye konusunu ele alan açık oturumları izledim. Durumun İdlib’de arapsaçına döndüğüne kanaat getirdim. Rus heyeti ile yapılan görüşmelerde sonuç alınamaması Amerika’nın 5 şehit ile ilgili taziye mesajları Rusya ile Amerika’nın Suriye üzerinden ülkemiz üzerinde dans ettiği izlenimini çıkmaz sokağa mı girdik endişesini taşımama neden oldu. İdlib’den kaçan sınırımıza dayanan Suriyeli sayısının 840 bine ulaştığı ifade ediliyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Putin’in sorunu çözmek için bir araya gelmesi beklenirken Türkiye’nin Suriye’deki gözlem noktalarından çekilmeyeceği açıklandı. Bugünlerde Mehmetçik vatanını canı pahasına korumak için İdlib’de yeni bir askeri harekatın içine girebilir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın güvenlik toplantısından sonraki tablo bunu zorunlu hale getiriyor gibi geliyor bana. Dün Hürriyet Gazetesindeki Sedat Ergin’in “İdlib’de En Tehlikeli Aşama” yazısını ve Sabah’ta Mehmet Barlas’ın değerlendirmesini köşeme aktarıyorum. Suriye’deki son durumu anlamak için.

Sedat ERGİN- Suriye’de en tehlikeli aşamaya geçiliyor

Bu köşede geçen cuma günü yayımlanan “Serakib İdlib denkleminde stratejik düğüm haline geldi” başlıklı yazımız şu tespitle bitiyordu:

“İdlib’de sahadaki durum, bir tarafta Türkiye diğer tarafta Esad-Rusya ikilisinin attıkları adımlarla sahada yeni mevziler aldıkları, bu şekilde karşılıklı olarak ellerini yükselttikleri tehlikeli bir tırmanma eğrisi izlemektedir.”

Aynı yazıda, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Serakib’in 10 kilometre kadar kuzeyindeki Taftanaz’a yaptığı sevkıyatla buradaki askeri havaalanında yeni bir gözlem noktası kurmakta olduğu bilgisi de yer alıyordu.

Ne yazık ki, bu tehlikeli tırmanış hafta sonunda Rusya ile yürütülen müzakerelere rağmen kontrol altına alınamamış, hatta daha da kuvvetli bir ivme kazanmış ve dün öğleden sonra Taftanaz’da Esad ordusunun açtığı topçu ateşine hedef olan beş askerimizin şehit olduğu elim hadiseye kadar varmıştır.

Olayların akışı -Rusya ile müzakerelerde krizi durdurma yönünde bir mutabakata varılamadığı takdirde- İdlib sahasında bir tarafta TSK ve desteklediği silahlı muhalif gruplar, karşı tarafta Esad ordusu, İran yanlısı milisler ve Rusya hava kuvvetleri olmak çok aktörlü ve çatışmanın çok daha geniş bir alana yayılabileceği oldukça kırılgan bir potansiyel taşıyor.

Buraya nasıl geldik?

TÜRKİYE’NİN İDLİB HAMLESİ

Gerilimin birden bu ölçüde yukarı çıkmasında rol oynayan temel faktörlerden biri Esad ordusunun Suriye’nin en büyük ekonomik merkezi olan Halep kentini başkent Şam’a bağlayan, ancak İdlib içinde silahlı muhalefetin denetiminde kalan M-5 otoyolunu geri almak amacıyla yaptığı hamleler oldu.

Rejimin özellikle geçen aralık ayından itibaren Rus ve Suriye savaş uçaklarının ağır bombardımanı desteğinde yürüttüğü bu kademeli harekât 400 bine yakın insanın kuzeye, Türkiye sınırına doğru yollara döküldüğü büyük bir göç dalgasını da tetikledi.

Rejim ordusu M-5 üzerinde kuzeye doğru çıkarken Serakib kasabasına yaklaşmasıyla birlikte durum kritik bir görüntü kazandı. Çünkü Serakib, M-5 otoyolunun, Halep’i Lazkiye’ye, yani Akdeniz’e bağlayan M-4 otoyolu ile kesiştiği son derece stratejik bir mevkide yer alıyor.

Göç dalgası bütün hızıyla sürerken Türkiye sahada kritik bir hamle yaptı. TSK, 31 Ocak tarihinden itibaren rejimin kuzeye doğru çıkışını frenlemek üzere Serakib’in kuzey, güney, doğu ve batıya açılan dört anayolu üzerinde dört ayrı ‘kontrol noktası’ kurdu. Zaten 7’si asker 1’i sivil olmak üzere 8 vatandaşımızın şehit olmasına yol açan Esad ordusunun 3 Şubat tarihindeki topçu saldırısı, bu kasabanın doğusundaki kontrol noktasını hedef aldı.

Bu arada, Türkiye eşzamanlı olarak mevcut 12 gözlem noktasını takviye etmek ve ayrıca yeni ‘mevzi bölgeler’ tesis etmek üzere İdlib’e emsali ender görülen büyüklükte bir askeri sevkıyat da başlattı.

GÖZLEM NOKTALARI REJİM BÖLGESİNDE KALDI

Esad ordusu, geçen perşembe akşamı Serakib kasabasını TSK’nın kontrol noktalarına rağmen dört bir taraftan çevrelemişti. Rejim, aynı gece yan yollardan kasabaya girerek bu yerleşimi de denetimine aldı. Bu durumda TSK’nın Serakib’de kurmuş olduğu 4 kontrol noktası da rejim bölgesi içinde kalmış oldu.

Rejim, ardından geçen hafta sonu M-5 otoyolu üzerinde kuzeye doğru ilerleyişini düzenli bir şekilde sürdürdü. Serakib’den Haleb’e doğru yaklaşık 40 kilometrelik mesafeyi -aşama aşama- önemli ölçüde kapattı. Bu yazıya noktayı koyduğum dün akşam saatlerinde M-5’i tümüyle almasına 7 kilometre kadar bir mesafe kalmıştı.

Ancak rejim yalnızca kuzeye çıkmadı, aynı zamanda doğudan batıya doğru da genişledi. Batıya doğru da genişleme Türkiye’nin gözlem noktalarının birinin daha rejim bölgesi içinde kalmasıyla sonuçlandı. Böylelikle daha önce rejim bölgesinin sınırları dahilinde kalan en güneyde Morik’teki (9), onun kuzeyinde Surman’daki (8) ve Serakib’in doğusunda Tel Tukan’daki (7) numaralı gözlem noktalarından sonra bu kez hafta sonunda Serakib’in 20 kilometre kadar kuzeydoğusunda Tel Eys’deki (6) numaralı gözlem noktası rejim bölgesine geçti.

TSK’nın geçen ağustos ayında M-5 otoyolu üzerinde Maarat el Numan’ın hemen güneyinde tesis ettiği Maar Hitat’taki mevzi bölge ile Serakib’de yeni kurulan 4 kontrol noktasındaki birliklerin durumu da farklı değil. Rejim M-5’ten Halep’e ulaştığı takdirde TSK’nın en kuzeyde Raşidin’deki (5) numaralı gözlem noktası da muhtemelen benzer bir duruma girecek.

SAHADA ÇİZİLEN YENİ STRATEJİK HAT

Sonuçta, TSK’nın İdlib’in doğusunda muhtelif konumdaki askeri birliklerinin neredeyse tümü bugün itibarıyla rejim bölgesi içinde kalmıştır. Özellikle her biri tahkim edilmiş küçük çapta birer askeri üs statüsündeki gözlem noktaları, şehit verilen son saldırıların ardından rejim hedeflerine topçu ateşiyle ağır misillemede bulunarak muharip bir konuma geçmiştir. Her halükârda Esad ordusu ile TSK’nın bu gözlem noktaları arasında yükselen bir gerilim ortamı içinde açık bir çatışma evresine girilmektedir. Bu çerçevede ciddi güvenlik riskleri söz konusudur.

Altını çizmemiz gereken çok kritik bir husus, TSK’nın İdlib’e ay başından beri sürmekte olan asker sevkıyatının büyük bir tempoda devam etmekte oluşudur. Sahadan verdiği inandırıcı raporlarla tanınan Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, dünkü bir raporunda 2 Şubat’tan itibaren Türkiye’den İdlib’e giriş yapan TIR ve askeri araç toplamını 1.300 olarak verdi. Aynı raporda bu sevkıyatla birlikte İdlib’e takviye gelen Türk askerlerinin sayısı da 5 bin dolayında gösterildi.

Sahada gözlenen önemli bir başka gelişme, TSK’nın İdlib’de güneybatıdan kuzeydoğu istikametinde M-5’e paralel gidecek bir şekilde tesis ettiği mevzi bölgelerle bir stratejik hattı yerleştirmekte oluşudur. Sahadaki hareketlere baktığımızda İdlib şehir merkezinin güneyindeki Kaminas, kuzeyinde dün saldırı alan Taftanaz ve daha kuzeyde Maarat al Nassan’da kurulmakta olan mevzi bölgelerin öncelikle rejimin batıya doğru daha fazla genişlemesini baskılamayı amaçladığı düşünülebilir.

Yerleştirilmekte olan bu stratejik hat, aynı zamanda İdlib’de güneyden kuzeye doğru gelen göçmenleri iskân etmek için oluşturulması tasarlanan ‘güvenli bölge’nin sınırlarını belirlemeye dönük bir hamle olarak da görülebilir.

Mehmet BARLAS- Suriye’den gelen şehit haberlerine alışmamız mümkün değildir.

Suriye'nin Esad'ı yine İdlib'deki Türk birliklerini hedef aldı ve yine beş askerimiz şehit oldu, beş askerimiz de yaralandı. İşin ucunda şehitler ve yaralılar olmasa, belki bu duruma alışırdık. Esad rejiminin Adana Mutabakatı'nı yok saydığını ya da Astana Süreci'nin artık bir anlam taşımadığını falan söyler, işi geçiştirirdik.

Hep aynı haber

Ama durum giderek tırmanan bir ciddiyet taşıyor. Ve her saldırı sonrasında aynı açıklamayla, biraz olsun rahatlayacağımız zannediliyor. Dün de Milli Savunma Bakanlığı, saldırı sonrası tespit edilen hedeflerin ateş altına alındığını açıkladı. Beş askerin şehit olmasının ardından Hatay'da Suriye sınırında askeri helikopter hareketliliği yaşandı.

Askeri sevkıyat

Şehit haberlerinin gelmesinin ardından Hatay'ın Reyhanlı ilçesinde 2 "Sikorsky" ve 1 askeri helikopterin, sınır hattına doğru ilerlediği görüldü. Helikopterlerin tam teçhizatlı oldukları gözlendi. Helikopterler daha sonra sınırı geçerek gözden kayboldu. Bu arada Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından, İdlib'deki gözlem noktalarına komando takviyesi yapıldı. Konvoy, geniş güvenlik önlemleri altında İdlib'deki gözlem noktalarına yönlendirildi. Ayrıca Türkiye'nin çeşitli birliklerinde Suriye sınır birliklerine sevk edilen askeri araç sevkıyatı sürüyor.

Tatmin edici değil

Türkiye'de tartışılmaz karar merkezi Cumhurbaşkanlığı olduğuna göre "İdlib çıkmazı" konusunda da Cumhurbaşkanlığının nihai bir karara varmasını beklemek durumundayız. Her şehit haberi sonrasında "Tespit edilen hedeflerin ateş altına alındığı" şeklindeki açıklamalar, belli ki tatmin edici olmaktan uzaktır. Çünkü şehitler var gündemde...

Rusya'nın konumu

Bu İdlib çıkmazı konusunda Rusya'nın etkisiz ve seyirci konumunda kalması da ayrı bir sorun... Oysa Türkiye Suriye konusunda attığı her adımı Rusya ile paylaşmaktadır. Suriyeliler'in ateş altında tuttuğu gözlem noktaları da, Türkiye ile Rusya'nın mutabakatı ile oluşturulmuştur. Özetle, artık şehit haberlerinin gelmeyeceği bir çözümü bekliyoruz.