Karşımıza çıkan ve günlük yaşamda karşılaştığımız bir konulardan olan “mükemmel olmak, kusursuz olmak, kusurlarımız yüzünden kötü hissetmek” gibi başlıkları konuşacağız bu hafta.

Bakıldığında özellikle son yıllarda sosyal medya ve bilgilerin herkesçe daha kolay ulaşılabilir olduğu internet ortamlarında insanların yaşamları hakkında hemen bilgi sahibi oluyoruz. Bu yaşamamımız için kolaylık sağlayıcı ve yaşama olumlu anlamda katkı sağlamaktadır. Ancak olumsuz kısımları da mevcut maalesef. Bugün de bu kısımlardan bir tanesini yakından inceleyip, üzerine konuşacağız.

Mükemmel insanın var olmadığını bildiğimiz halde niçin kusursuz olmaya çalışırız ya da kusurlarımızı kabul etmekte zorlanırız öncelikle bu soruyu sorarak başlayalım. Değişim yaratabildiğimiz veya çözümü mümkün olan kusurlar ve sorunlar için değil tabi ki bahsettiğimiz kısımlar. Bahsettiğimiz kısımlar ile ilgili bir kitaptan(Masal Terapi) aldığım bir hikayeden bahsederek ilerleyebiliriz:

-Bir zamanlar geçinmek için yaşadığı kasabaya uzak bir nehirden her gün su taşıyan bir sucu varmış. Su taşımak için omuzlarında dengede tuttuğu bir sopanın iki ucuna iki toprak testi asıyormuş. Testilerden biri parlak kırmızı renkte, düzgün ve tamamen su geçirmezmiş, diğeri ise eski, rengi solmuş ve biraz çatlakları olan bir testiymiş. Hatta sucu yolda giderken biraz su sızdırıyormuş.

Zaman geçtikçe testinin çatlakları öyle artmış ki sucu kasabaya ulaştığında taşıdığı suyun ancak yarısını getirebiliyormuş. Testi her gün daha fazla su sızdırmaya başlamış.

Testi için bu durum öyle bir utanç kaynağı haline gelmiş ki sonunda utancını daha fazla gizleyemeyerek sucuya seslenmiş: “Sahip, lütfen beni kır! At beni! Kurtul benden! Bu ıstıraba artık katlanamıyorum. Ben artık suyu tutamıyorum ve benim kusurlarım yüzünden sen her gün iki kat fazla çalışmak zorunda kalıyorsun. Benim yerime işini daha iyi görecek bir testi al. Böylece daha az çalışıp daha çok kazanırsın… Lütfen bu ızdıraba bir son ver artık.”

“Ah” demiş sucu, “sen kendin hakkında böyle mi düşünüyorsun? Öyleyse lütfen izin ver de yarın nehirden dönerken sana bir şey göstereyim.”

Ve ertesi gün iki testiyi de doldurup her zaman yaptığı gibi birini sopanın sağına, çatlak olanı da soluna takan sucu patikanın sağını işaret ederek sormuş: “Ne görüyorsun, söyle.”

Testi cevaplamış: “Toz toprak, taşlar görüyorum.”

Bunu duyan sucu yolun sol tarafını göstererek sormuş: “Peki, bu tarafta ne görüyorsun?”

Testi cevaplamış: “Ah, bu tarafta çimen, yabani otlar ve çiçekler var.”

“Evet” demiş sucu, “bu güzelliği her gün patikanın bu tarafına biraz su damlatarak sen yarattın. Toprağın susuzluğunu giderdin, uyuyan tohumlara can verdin ve açan çiçekleri besledin. Her hafta patikanın bu yanından çiçek toplayıp karıma götürüyorum, bu güzelliğin onun benim hayatıma getirdiği güzelliği anımsattığını bilsin istiyorum. Ve evimden bu yüzden neşe hiç eksik olmuyor. Evet çatlak testi, su taşımak konusunda yeterli olmayabilirsin ama suyunu fark etmeden toprakla paylaşarak üzerinde yaşadığımız yeri besleyip güzelleştiriyorsun.”

Hikayeye baktığımızda bu hikayenin üzerine sorulması gereken bazı sorulara cevaplar oluşturalım hep birlikte:

-Gerçekten mükemmel olduğumuzda yaşamımızda ne gibi değişimler olacaktır?

-Kusurlarımızın varlığı bizleri nasıl etkiliyor ve buna karşın neler yapıyoruz?

-Kabul etmekte zorlandığımız bu kusurları niçin benimseyemiyoruz?

Yaşam bizler için her yönümüzle var olduğumuz, her yönümüzle bizleri kabul eder. Eksikliklerimiz, hatalarımız, yanlışlarımız, doğrularımız, en sevdiğimiz özelliklerimiz ile biziz. Her bir parça bir bütünü yani bizi oluşturmaktadır. Yaşamda iyi olduğumuz, sevdiğimiz özelliklerimizi benimser ve bizim olduğunu kabul ederiz. Ancak sevmediğimiz, hoşlanmadığımız özelliklerimizi ise benimsemeyiz, kabul etmeyiz. Bu durum bizleri olumsuz anlamda etkilemektedir. Kabul etmediğimiz, benimsemediğimiz şeyler bizleri olumsuz düşüncelere dalmamızı, depresyon ve olumsuz duygular gibi durumlarla baş başa bırakmaktadır.

Hikayeyi tekrar anımsamak gerekirse testideki çatlatlar gibi bizim de kusurlarımız var. Ancak hikayedeki çatlakların hizmet ettiği ve bizlerin görmediği güzelliklere sebep olduğunu da unutmamak gerekir.

Hikaye ve yazı genelinde; bazen hatalarımız, kusurlarımız ve eksikliklerimiz vardır ve olacaktır. Bazı yönlerde gelişim ve değişim sağlayabiliriz elbette. Ancak bazı yönlerden ise çok da bizlere olumsuz etkileri olmasa bile ya da bazı güzellikleri görmede bizleri engellese de olumsuz bir etkisi sandığımız kadar olmamaktadır. Bu yüzden bizi oluşturan ve bize olumsuz anlamda bir etkisi olmayan yönlerimizle kabul edelim ve benimseyelim kendimizi. Bu sayede daha sağlıklı hissedebilir ve yaşamımızı sürdürebiliriz.

Sağlıklı günler.