Kriz dönemleri, ardından mutlak suretle bir değişim ve dönüşüm getirir.

Krizin boyutlarını kapatma anlamında yetersiz kalsa da yaşanan değişim ve dönüşüm genellikle yatıştırıcı bir etkiye sahip olur. Bu yatıştırıcı etki genelde; darbe, demokrasinin ihlali, zümre hareketi, muhtıra, postmodern darbe gibi zorlayıcı müdahaleler dışında gerçekleşirse etkisini gösterir.

Negatif küresel olayların doğrudan bir kriz sürecini açığa çıkarması su götürmez bir gerçek olarak hafızalarımıza kazınmışken bu denli büyük bir hareketliliğin de aynı noktada olmaması beklenemezdi.

Nitekim koronavirüs salgını, küresel çapta bir krizi de ‘bunun sağlık, ekonomi, siyaset gibi birçok alanda yaşanmasıyla birlikte’ beklendiği gibi beraberinde getirdi.

Uluslararası bir yapısı olan küresel şirketler, ülkeler, hükümetler artık yeni bir dönemecin kıyısında.

Çalışma hayatı şimdiden yavaş yavaş değişip dönüşmeye başladı.

Dev firmalar, pandemi nedeniyle hayatımıza bir nevi zorunlu olarak giren evden/uzaktan çalışma yöntemini daha verimli olduğu gerekçesiyle pandemi sonlansa dahi devam ettireceğini açıkladı.

Tam olarak ortasında bulunmamız nedeniyle kavrayamamış olsak da bu yüzyılın en büyük olaylarından biri ile karşı karşıyayız.

Gündelik hayatımızın içine işlemesi vasıtasıyla, ‘her gün büyük çaplı bir facia boyutunda kayıplar’ verdiğimiz bir noktada olduğumuz gözden kaçırılıyor.

Bunun ne kadar büyük bir kriz olduğunun farkına varabilmek için hastalığa yakalanan, nefes alamayan, sırt üstü dahi uzanamayan insanları çıplak gözle görmemiz gerekiyor neredeyse.

Bunun dışında hissizlik, alışkanlık bizi bu hastalığa daha da bağımlı kılıyor.

Hastalığa ve tedavisi olan aşılara inanmayan, gerçekliğine ya da güvenilirliğine katılmayan vatandaşlarımıza ise gönül rahatlığıyla şunu söyleyebilirim: Koronavirüs gerçekten var ve aşı, tedavi anlamında en güçlü kozumuz.

Akrabalarımdan, yakınlarımdan, arkadaşlarımdan, komşularımdan bunu görebiliyorum.

Şirketlerin, uzaktan çalışma kararına geri dönelim.

Toplumların bakış açılarının radikal bir değişim geçirebilmesi için büyük kriz ve felaketler bana kalırsa en güçlü motivasyonu getiriyor. Bu nedenle kaydedilen yenilikçi, radikal değişimler barındıran kararlar, ileriye adım atabilmek ve dönüşebilmek anlamında oldukça önemli.

Geriye kalıyor dükkanını açmak, fabrikada çalışmak, madene inmek, tarlaya girmek zorunda kalan, fiziksel olarak büyük efor gerektiren tüm işlerde çalışan insanlar…

Pandemi dönemi, bu tarz işlerde çalışmak durumunda olan insanlar için de bir çözüm üretmemize neden olabilir mi?

Bunu, salgının etkisinin azalıp azalmayacağı belirleyecek.