Geçtiğimiz hafta üzücü hadiselerle geçti. Hafta sonu ise tam da yüce Peygamberimizin doğum günü zehir zemberek oldu aziz milletimize. 37'si emniyet mensubu olmak üzere 44 şehit. Allah mekanlarını cennet, ruhlarını şad eylesin. Aziz milletimize sabrı cemil niyaz ediyor, baş sağlığı diliyorum. İnsanlıktan nasibini almamış, eli kanlı hain teröristleri, onlara arka çıkan dahili ve harici düşmanlarımızı, sinsi, sinsi kenarda bekleyip şehit kanları üzerinden siyasi rant devşirmeyi umanları şiddetle kınıyorum, Allah'ın laneti üzerlerine olsun.
Bu menfur terör saldırısı, bizi de asıl gündemimizden uzaklaştırdı. Oysa yazacağımız, yazmayı planladığımız şeyler vardı. Bu sabah klavyemin başına geçip ne yazayım diye düşündüğümde, inanın yazacak bir şey bulamadım. Deveye sormuşlar "boynun neden eğri?" diye. "Nerem doğru ki!" diye yanıtlamış. Aynen ben de o durumdayım, gündemin neresi düzgün ki! Hangi yaraya merhem olalım, hangi olaya parmak basalım, neyi değerlendirelim, ne yazalım diye düşünüyorsunuz Allah için insanların yüzünü güldürecek, moralleri düzeltecek, umut vadedecek bir şey bulamıyorsunuz. Neresi düzgün, neresi doğru ki?
Onlarca vatan evladına mezar olan, Beşiktaş'ın, Beşiktaşlının Beleş Tepesinin adı, Şehitler Tepesi olmuş. Galiba bu iktidarın, belediyelerinin yapabilecekleri bu kadar.
Şehitler Tepesi.
Şehitler Meydanı.
15 Temmuz Şehitler Köprüsü.
Şehitler durağı.
Şehitler caddesi.
Şehitler üst geçidi.
Daha belki bilmediğimiz neler, neler. Bu isimler ne kadar arttı farkında mısınız? Elbette ibret olsun diye bu isimleri koymak doğrudur ama asıl önemli olan bu isimleri koymak zorunda kalmayacak icraatı göstermektir. Eskiden Kıbrıs Şehidi pilotlarımızın, ASALA teröristlerinin hunharca ve kalleşçe katlettiği diplomatlarımızın isimleri sokaklara caddelere verilirdi, Şehit Cengiz Topel, Şehit Daniş Tunalıgil gibi. Sonra ne oldu? Kıbrıs kurtarıldı, artık caddelere o isimler verilmiyor. Devletin azim ve kararlılığı, Ermeni terörünü bitirme iradesi, ASALA'yı yok etti. Şimdi ne oluyor, sanki bulundukları ülkenin güvencesi altındaki diplomatlarımıza suikastler düzenleyenler, pusu kurup kalleşçe katledenler Ermeni çeteleri değilmiş gibi, yabancı ülkelerin parlamentolarından sapır, sapır soykırım tasarıları onaylanıyor. Bizimkiler ise oturup seyrediyor, dönüp nedenlerini irdelemek lazımdır.
İzmir'de meczubun biri Fazıl Say konserine satırla saldırmış. Fazıl Say'ın sarf ettiği bazı sözleri beğenmeyebilirsiniz, yersiz hatta hadsiz bulabilirsiniz. Ancak bu onun ülkenin gururu, dünya çapında bir virtüöz olduğu gerçeğini değiştirmez. İşte ülkemde cehaletin bizi getirdiği nokta budur. Kimse kalkıp da o meczubu suçlamasın. Asıl suçlular, Fazıl Say'ı kalemleriyle linç etmeye kalkışanlar, resitallerini CSO programlarından çıkaranlar, adeta aforoz etmeye yeltenenlerdir. Milleti kamplara bölmeye kalkışanlar ülkenin bugün geldiği durumun baş sorumlularıdırlar. Hürriyet'e, Ahmet Hakan'a, Yeni Çağ gazetesine yapılan saldırılar da aynı çarpık zihniyetin tezahürüdür.
Allah yardımcımız olsun. Ülkemi, bölünmüşlükten, ayrımcılıktan, terör belasından, cehaletten ve ortaçağ zihniyetinden korusun. Teröre lanet olsun…
Artık toplu katliamlar, şehit cenazeleri görmek istemiyoruz. Lafla, sözle değil icraatla bu belanın defini istiyoruz. Huzuru, barışı, kardeşliği, hukukun üstünlüğünü, refah ve saadet içinde insanca yaşamayı istiyoruz. Sağlık ve mutluluk dileklerimle kalın sağlıcakla.