"Siyaseten güç zehirlenmesi, şak şak'cı bürokrat, şak şak'cı gazeteci sevdasına düşmekle başlar...

Düşünen, sorgulayan insandan korkmayın bu kadar...

Her şak şak'layanın asıl niyeti iyiliğiniz, başarınız olmadığı gibi her şak şak'lamayan da düşman değildir...

Edep, haberini beğenmediğin gazeteciyi "onursuz" ilan etmekse, edepsiz ile edepsiz olmaya gerek yoktur bu işte..."

Esra Kale'nin önceki gün, sosyal medya hesabından yaptığı bir paylaşım. O da aynı ben gibi, kolay kolay sosyal mecradan öyle birilerine laf sallamaz. Yapıyorsa, vardır geçerli bir nedeni onu bu noktaya getiren. Hemen aradım durumu öğrenmek için.

Yaptığı haberle ilgili, (ki haberde yazılacak daha çok başka şeyler de varken onları yazmamış), CHP İl Başkanı İlksen Uludağ Özalper haddini aşarak, Esra'ya 'onursuz' demiş. Yalan haber diyerek, edepli olmaya davet etmiş.

Basın açıklamasında edepli kelimeler kullanan Özalper, sosyal medya hesabından vermiş veriştirmiş. Ama nedense, sonra bu paylaşımını silmiş.

Şimdi malum şahıslar diyecekler ki, 'E sen aynı yayın kuruluşunda çalışıyorsun. Sahibi Mevlüt Aktan. Başka ne yazman beklenir ki?' diye. Onu diyenlerin alnını karışlarım. Beni bilen bilir, bilmeyen de kendi gibi bilir. Gazeteciliği gazete sahibi olarak en güzel döneminde, en layığıyla, kimsenin şak şak'çısı olmadan 20 yıl yaptım, şimdi de keyifli gazetecilik dediğim şekilde sürdürüyorum. Ama maalesef şartlar ne keyif bıraktı, ne de istek.

Hayli gergin bir seçim süreci yaşandı, karşılıklı sert açıklamalar yapıldı, taraf olmayan medya yoktu diyebilirim. Açıklama yapmaması geri planda durması gereken kişiler dahi mecburen açıklama yapmak zorunda kaldı. Medya çalışanları da, o gazetenin politikası neyse ona uymak zorundaydı. Seçim atmosferi nedeniyle yaşanan her şey, tüm bunlar geride kaldı, kalmalıydı, biz yayın kuruluşu olarak bunu yaptık. Ama maalesef, büyük bir zafer elde ederek seçimi kazananlar yılların hırsına, öfkesine yenilerek, zafer sarhoşluğuyla bulundukları makamın gereğini yerine getiremiyorlar.

Geçmişte eleştirdikleri kişilerin yaptığı yanlışları, bugün kendileri yapıyorlar. Güç sizde, evet. Seçmen size büyük bir zafer kazandırdı. Bu 5 yıl, size verilen bir avans, sonraki dönemler için. Bunu iyi değerlendirmek, sizin de seçmenin de faydasına. Geçmişteki hesapları görmek yerine, birilerini 'onursuz' ilan etmek yerine, asıl görevlerinizi yapmanız olması gereken değil midir? Gazetecilik mesleğini yıllardır layığıyla yerine getirenlere, 'yalan haber yapan onursuz' diyen sizler, görüyoruz ki mesleği ayaklar altına alanlarla sarmaş dolaşsınız.

Biz taraf da oluruz, yandaş da oluruz ama onu bile ahlaklı şekilde yaparız. Yalanla dolanla işimiz olmaz. Bu mesleği tetikçilik yaparak, para uğruna şerefini satarak, her devrin yalakası olarak yapmadık, yapmayacağız da. Her ne kadar maalesef günümüzde bunlar hora geçse de, biz dik durmaktan vazgeçmedik, asla da vazgeçmeyeceğiz.

Ben de kimseye taraf ya da muhalefet değilim, olmadım olamam da zaten. Bir gönül bağım olur o kadar. Ne yazdıysam, ne çizdiysem net ve yalın düşüncelerimdir. Yapılan yanlışların bir daha yapılıyor olmasından duyduğum endişelerdir. O yüzden bir kenara bırakın artık hırsınızı, öfkenizi, intikam duygularınızı, kendinizi ve etrafınızdaki kişileri kanıtlama çabalarınızı. Seçtik, seçildiniz. Biz yeri gelecek öveceğiz, yeri gelecek eleştireceğiz. Siz de bulunduğunuz makamların hakkını vereceksiniz.

Yazıma, Esra Kale'nin paylaşımına yapılan bir yorumla son veriyorum. "Gerçek bir GAZETECİDEN son zamanlarda gördüğüm en sağlam örgülü SAPTAMALARDAN/ SAPLAMALARDAN bir tanesi bu. AŞK OLSUN...."

Karşınızda her devrin insanı daldan dala konan minik kuşlar değil, bu mesleğe gönlünü vermiş, emek vererek bir yerlere gelmiş, çalmamış çırpmamış, maddi çıkar uğruna kalemini satmamış bizler varız. Saygı sizden, hürmet bizden.