Zeytin; altı harften oluşan küçük bir kelime gibi dursa da ne büyük ve ne farklı anlamlar taşıyor içinde bir bilseniz...

Hayatın her alanında olduğu gibi nereden ve nasıl baktığınıza göre değişiyor sanırım.
Kimine göre aşık olduğu kızın ya da erkeğin zeytin gözleridir,kimine göre sağlık iksiridir.Kimine göre ise zeytin yaşamdır.

 Nedir peki zeytin?


Zeytingillerden, Akdeniz ülkelerinde yetişen, 10-20 m yüksekliğinde, dalları dikensiz, yaprakları karşılıklı, küçük ve Gümüş renginde, uzun ömürlü bir Ağaç (Olea europaea). Bu ağacın tazeyken yeşil, sonradan kararan, yüksek besin değeri taşıyan yağlı meyvesi.
Evet zeytin ağacı 2000 yıla kadar yaşayabilen ,her mevsim yeşil kalabilen (yaprak dökmeyen ),bir yıl çok meyve verip ertesi yıl az meyve veren bir ağaç türü.


Zeytin mitolojide de çok geniş bir yer alır.Mitolojide zeytin bütün ağaçların ilki olarak nitelenmiştir.Yaşanan her ilk gibi kutsaldır.


Klasik mitolojide her tanrıya bir ağaç atfedilir ve bu ağaçların anlamlı olduğu ,ona karşılık gelen ağacın tanrının kimliği ile yakın ilişkili olduğu görülür.


Mitolojideki örnekleri artırmak mümkün, zeytin;


Eski Ahitte, refah ve bolluk sembolü
Hakimler kitabında,ağaçların kralı
Tanrı Ra nın aydınlanma simgesi
Eski yunanda bereket ve barışı temsil eden athenanın armağanı olarak geçer.


Zeytin ;herkese aidim ,kimseye ait değilim,siz gelmeden önce de buradaydım  ,sizden sonra da burda olacağım demektedir.Gerçekten de zeytin tarihler boyunca odunu ,meyvesi ve yağı ile insanlara güç veren bir meta olmuştur hep.


Zeytin kültüründe coğrafya olarak anadolu hep vardır .Ön planda ise egenin karşı yakası bulunur.


Tarihteki ilk zeytin koruma kanunu Solon Kanunları idi ve çok ağır yaptırımları vardı.


İlk yürürlükte olan  Zeytin Yasası 1939 yılında çıkarılan 3573 no’lu yasadır. Bu yasa, çok uluslu madencilik ve enerji şirketlerinin   zeytin arazilerine sahip olmasındaki en büyük engeldir ve bu şirketler yıllardır bu yasadan kurtulmak için her yolu denemektedir.


Neden?!...


Yasanın 20. Maddesine göre;  zeytinliklere 3 km mesafeden daha yakın alanlarda zeytinyağı tesisi dışında bir tesis yapılamaz.İşte yıllardır bir kan emici vampir edası ile gözünü zeytin ağaçlarına diken şirketleri  rahatsız eden madde bu.


Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından Nisan 2012’de hazırlanan bir yönetmelikle bu madde kaldırılmaya çalışılmıştır. Fakat bu yönetmeliğe karşı  dava açılmış ve sonuçta Danıştay 2013 Haziranda yürütmeyi durdurma kararı almıştır.


2014 Haziranda Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nca “Elektrik Piyasası Kanunu ile Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerin Aşılattırılması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”hazırlanmış ve TBMM ye sunulmuştur.Bu tasarı ,2012 de çıkarılmaya çalışılan yönetmeliğin aynısıdır. Hükümet yönetmelik ile yapamadığını yasa ile yapmaya çalışmıştır.

 
 Hükümet; şirketlerin kanunsuz yıkımlarını yasallaştırabilmek  ve  bu şirketlerin ekmeğine yağ sürmek için her yolu denemektedir. Tarımla ilgili bu konuda Enerji Bakanlığına kanun hazırlattırmış, o kanunu  ise “Torba Yasa” ile TBMM’den geçirmeye çalışmıştır .


Peki nedir değişiklikteki tehlike;


1.Kanun tasarısı “25 dekar altındaki zeytinliklerin zeytinlik olmadığı” nı ifade ederek ve 3573 sayılı kanunun 20. maddesini yok etmek istiyor. Türkiye deki  zeytinlik alanlar çoğunlukla 10-15 dekar .yani; 25 dekarın altında kalan alanları talan edebilirsin denecek

2. Kanunla binlerce dekar tarım arazisi çok uluslu şirketlerin yatırımları için yok edilebilecek. Termik santral, toplu konut, maden çıkarma arama vb.  projelerin zeytinlik alanlarda yapılması gündeme gelecek.

3. Nükleer ve termik santralların da önü açılacak.

4.Sağlıklı gıdaya erişim hakkı yok olacak.

5.Çiftçinin üretimi engellenecek ve bu şekilde halkın geçim kaynağı elinden alınmış olacak
aslında tehlikeyi ve boyutlarını  görmek,anlamak  için çok uzağa gitmeye gerek yok..

Soma’nın Yırca Köyü’nde olanları hatırlamak yeterli.O zamanki Bakanlar Kurulu, Yırca köylülerine ait büyük bir  zeytinlik alanı için acil kamulaştırma kararı vermiş ve  burayı termik santral yapması için Kolin Şirketi’ne tahsis etmişti.Kolin şirketi de 6000 zeytin ağacını kesmişti.


 Bir diğer tehlike ise, zeytinliklere kurulacak olan tesislerle ilgili karar verme yetkisinin “Zeytinlik Sahaları Koruma Kurulu”na devrediliyor olması. Kısacası kuzu kurda teslim edilecek ve bu sayede zeytinciliğin ölümünün yolu açılacak. Acı olan ise bunun yine kamu yararı yalanı ile yapılacak olması.


Petrol ve doğalgaz arama ve işletme faaliyetleri, savunmaya yönelik stratejik ihtiyaçlar, doğal afet sonrası geçici yerleşim alanları, yol altyapı ve üstyapı hazırlıkları bu yalanlardan birkaçı...

1 Mart 2022  tarihinde Resmî Gazete’de bir yönetmelik değişikliği yapıldı. Ve ne hazindir ki, bu değişiklik hukuka aykırı bir şekilde yapıldı. Bu yönetmelik değişikliği yapılırken, Anayasa, Maden Kanunu ve zeytincilik faaliyetlerini koruyan ve düzenleyen 3573 Sayılı Kanun yok sayıldı. Yani Anayasa’nın ve Kanun’ların koruması altında olan zeytinlikler, yönetmelik değişikliğiyle ranta ve talana açıldı. Dolayısıyla, Kanun’un “3 kilometre dahi yaklaşamazsın” dediği zeytinlikler büyük bir tehdit altına girdi.  İktidar ise bu rant ve talan girişimini “kamu yararı” var diyerek meşrulaştırmaya çalıştı. Halbuki bu yönetmelik değişikliğinde hiçbir kamu yararı yoktu. Tam tersine bu değişiklik, kamu yararından ziyade rantı ve talanı amaçlayan bir düzenleme mahiyetindeydi. Bu düzenlemeyle fosil yakıtlara dayalı verimsiz enerji santralleri yaşatılmaya çalışılacak ve daha fazla hava kirliliği oluşmasının önü açılacaktı. “Söktüğümüz zeytinleri tekrar eski yerine dikeceğiz” veya “ne kadar sökersek aynı sayıda zeytin ağacı dikeceğiz” denilerek büyük bir çevre katliamı yapılacaktı. Kısacası iktidar, kanunen koruması gereken alanları yandaş şirketler için rant ve talana açacaktı.”


Çevrecilerin Danıştay Sekizinci Dairesi’nde  açtığı davada, 13 Eylül 2022 tarihli kararla söz konusu yönetmeliğin yürütmesinin durdurulmasına hükmetmiş ve karar metninde bu yönetmelik değişikliğinin kanuna aykırı olduğunu belirtmiştir.

 Ayrıca, zeytinlik sahalarıyla ilgili yalnızca kanunla düzenleme yapılabileceği gerekçesiyle Bakanlığın bu konuda yönetmelik çıkarma yetkisinin bulunmadığını vurgulamıştır.

Bu kararla, ülkemizin en önemli doğal zenginliklerinden birisi olan ve binlerce yıl yaşayan zeytin ağaçlarının ve zeytinliklerin talan edilmesi önlenmiştir. 

 Çevreciliğin aynı zamanda vatanseverlik olduğuna inanan bir anlayışa sahibim.Ben de sıkı bir çevreciyim.


Uzun lafın kısası eğer bu  yasa tasarısı kanunlaşsaydı  ya da gelecekte kanunlaşırsa , zeytin alanları şirketlere peşkeş çekilerek, yok edilecek, zeytin kökleri toprağı tuttuğu için,ağaçların sökülmesi  toprağın yapısını bozacak ve erozyon riski oluşacaktır. Yağ açığı daha da artacak ,tarım toprakları amacı dışında kullanıma açık hale gelecektir.

Zeytinliklerimizi koruma yolunda ulusça görevimiz vardır .Takipçisi olacağız…


 

Sözlerimi Fikret  Turhan’ın Zeytin Ağacı şiiri ile bitiriyorum.

Bir...
Zeytin ağacı..
ekmeliyim ki...
Bin yıl...
yaşasın diye...

Bir..
Zeytin ağacı..
ekmeliyim ki...
Yaprakları nefesim...
Çiçekleri umudum...
olsun diye....

Bir..
Zeytin ağacı
ekmeliyim ki...
Karası ekmeğime
katık...
Yeşili kandilime
ışık...
olsun diye.....

Bir...
Zeytin ağacı..
ekmeliyim ki....
Dallarını güvercinler....
Yarınlarını umutlar...
süslesin diye..

Bir...
Zeytin ağacı..
ekmeliyim ki...
Bin yıl
yaşasın diye....

Bir...
Zeytin ağacı
ekmeliyim ki...
Ben ölsem bile...
''O''
Hep yaşasın...
Barış....Barış....
diye...diye...