Bir zamanlar dükkanın vitrininde alınmayı bekleyen bir güneş gözlüğü varmış. Çerçevenin altından yukarıya doğru sarı rengi griye dönen gözlük fiyatı ne ucuz ne pahalı orta ayarmış. Her gün, her içeriye giren bayan müşteri için kalbi hızla çarparmış. Çünkü onun bir hayali varmış. Dünyayı gezmeyi atölye de iskeleti yapıldığı, camları takıldığı günden beri arzularmış.

Günlerden bir gün dükkandan içeriye kırmızı ojeli bir kadın girmiş ve o da ne kendisini denemiş. Kadın almış bu meraklı gözlüğü hiç bir şeyden habersiz. Atmış çantasına diğer gözlük kutularının yanına. Meğer kadının güneş gözlüğü koleksiyonu varmış. Bunu öğrenen gözlük ona ne zaman sıra gelir nasıl dünyayı görür diye endişeye kapılmış. Gel zaman git zaman gözlük umudunu kaybetmek üzereyken kadın bir gün onu çıkarıp takmış. Bir kafeye giderek arkadaşıyla derin bir sohbete başlamış ve o sırada fark etmeden gözlüğü dirseğinin ucuyla masadan aşağıya yollamış. Eyvah! Gözlük şimdi ne yapacakmış. Bir süre sonra kadının kalkıp gittiğini yerine başka bir kadının oturduğunu görmüş.

Kadın ayağını değdirdiğinde gözlüğü fark edip yerden almış, etrafa bakınmış sahibinin çoktan gittiğini anlamış. Sahibiyse onun yokluğunu bile fark etmemiş onca gözlük içinde.

Kadın gözlüğü kafasına takmış kahvesi  bitene kadar beklemiş, bakmış gelen giden yok almış gözlüğü ve bavulu çıkmış kapıdan. Tam ayaklar altında ezileceğini ve hayatının bu kadar olduğunu sanan bizim güneş gözlüğü çok sevindiği için bayılıvermiş.

Gözlerini açtığında ise bir dünya haritasına bakıyormuş. Etrafına bakındığında bir uçağın içinde olduğunu fark etmiş. Sonunda hayallerine kavuştuğuna inanamamış, önce sevinsin mi, kahkaha mı atsın karar verememiş. O günden sonra ne zaman tam her şey bitti diye  düşünmeye başlasa  her zaman yeni bir yol, yeni yol arkadaşları olacağını hatırlamış.

Bir güneş gözlüğü bunu yapabiliyorsa sen neler yapabilir, gerektiğinde yeni yollar bulup, yol arkadaşları nasıl edinebilirsin? Umarım bu yeni yıl bütün bu sorularını yanıtlayabilirsin.