Son zamanlarda gerçekleştirdiğim psikolojik danışma seanslarında sıklıkla karşılaştığım ve geçmişten günümüze var olan başarısızlık ve öğrenilmiş çaresizlik gibi konulardan bahsedeceğiz bugün. Birçok nedene bağlı olarak ortaya çıkan başarılı olamama, gerçekleşmeyen hayaller ve ulaşılamayan hedeflere bazı açılardan bakarak farkındalığımızı arttırabileceğimiz bir yazı olması dileğiyle keyifli okumalar diliyorum.

Birçok insan, küçük yaşlardan itibaren oluşturmak istediği bir profil ve yaşam standardı oluşturmak üzere hedefler ve hayaller belirler. Zaman içerisinde bazılarına ulaşabilirken bazılarına ise ulaşamamaktadır. Ulaşılamayan kısımdan daha çok etkilenildiği aşikârdır. Üzerine daha çok düşünülür. ‘’Nerede hata yaptım, neden olmadı, destek olan yoktu, zaten belliydi, biliyordum böyle olacağını, v.b.’’ gibi söylemler kullanılır. İstenilen hayalin gerçekleşmeme durumunda birden fazla etken vardır. Ancak bugün için sizlere gerçekleşmeyen hayallerin, gerçekleşmeme sebeplerini zihinsel faktörlere bağlı olan tarafından konuşacağız. Öncelikle geçmişte yapılan bir araştırma deneyinden bahsederek devam ederek konuyu daha da anlaşılır bir hale getirelim: 

Bilim adamları pirelerin farklı yükseklikte zıplayabildiklerini fark ettiklerinde bir deneye tabi tutmak isterler. Birkaçını toplayıp 30 cm yüksekliğindeki bir cam fanusun içine koyarlar.

Metal zemin ısıtılır. Sıcaktan rahatsız olan pireler zıplayarak kaçmaya çalışır ama başlarını tavandaki cama çarparak düşer. Zemin de sıcak olduğu için tekrar zıplar, tekrar başlarını cama vururlar. Pireler camın ne olduğunu bilmediklerinden, kendilerini neyin engellediğini anlamakta zorluk çeker.

Defalarca kafalarını cama vuran pireler sonunda o zeminde 30 santimden fazla zıplamamayı öğrenir. Artık hepsinin 30 cm zıpladığı görülünce deneyin ikinci aşamasına geçilir ve tavandaki cam kaldırılır. Zemin tekrar ısıtılır. Tüm pireler eşit yükseklikte, 30 cm zıplar!

Üzerlerinde cam engeli yoktur, daha yükseğe zıplama imkânları vardır ama buna hiç cesaret edemezler. Kafalarını cama vura vura öğrendikleri bu sınırlayıcı öğrenmeye sadık halde yaşarlar. Pirelerin isterlerse kaçma imkânları vardır ama kaçamazlar. Çünkü engel artık zihinlerindedir. Onları sınırlayan dış engel kalkmıştır ama kafalarındaki iç engel varlığını sürdürmektedir.

Bu deney, canlıların neyi başaramayacaklarını nasıl öğrendiklerini gösteren çalışmalardan bir tanesidir. Buna "cam tavan sendromu" denir. Bir insanın gelebileceğine inandığı en üst nokta, onun cam tavanıdır. Cam tavanınız hayallerinizin tavan yüksekliğini gösterir.

Hikâyeden yola çıkacak olursak; kişi aslında hayallerine, hedeflerine giden yolda belirlediği sınırlar doğrultusunda ilerlemektedir. Yani aslında birçok şeyi planlamıştır. Zihnimiz de bu doğrultuda bizleri yönlendirmektedir. Daha önce başaramamış olabiliriz, daha önce başaramamış olabilirler. Ancak bu bizim başarılı olamayacağımız anlamına gelmemektedir. Evet, daha önce başaramayanlar ile aynı yolda gidiyor olabiliriz ve sonucun da aynı olacağı hissiyatı ortaya çıkabilir. Ancak bizler bu hissiyat doğrultusunda ‘’galiba ben de başarısız olacağım.’’ gibi bir düşünceye kapılmamız durumunda hedefimizden yine uzaklaşmış olmaktayız. Deneydeki gibi artık engeller kalksa da zihnimizdeki engeller yüzünden belki de başarılı olabilme ihtimali olan durumlarda bile kendimizi başarısız ilan etmiş olacağız. Buna da öğrenilmiş çaresizlik diyebiliriz.

Öğrenilmiş çaresizlik ise yaşam süreçlerimiz boyunca tecrübe edilen olumlu-olumsuz deneyimler sonucu belirlediğimiz sınırlar içerisindeki engelleyiciler olarak yorumlayabiliriz. Yine kişinin kendisinin oluşturduğu ve kendisinin değiştireceği sınırlar.

Başka bir örnekle devam edelim; hedeflerimize ilerlerken geçirilen sürecin çok zor olmayacağı, her şeyin düşünüldüğü gibi kolay olacağı algısı ilk zihinsel engellerden biridir. Yani zihnimize iletilen ‘’Oluşabilecek tüm sorunlar belli, ekstra bir problem olmaz zaten çözerim.’’ Mesajından sonra oluşan farklı problem ya da sorunlar sizlere sanki çözüme kavuşamayacak bir problemmiş gibi gelebilmektedir. Ya da bu konuda daha az bir motivasyona sebep olabileceği için sizleri yavaşlatmakta hatta kimi zaman hedeften vazgeçmeye sebep olmaktadır. Zihnimize gönderdiğimiz mesajlar bizleri motive ederken bazı mesajlar ise demotive edebilmektedir. O yüzden gönderdiğimiz mesajları iyi belirlemeliyiz.

Tüm bu etkenler çerçevesince ve aslında bugün değinmediğimiz diğer etkenleri de kapsayarak; kişi başarısızlık olarak algıladığı durumlarda birçok açıdan engellenmiş olabilmektedir. Evet, bazı durumlarda maalesef eşit şartlara ve imkânlara sahip olmamaktadır. İşin özü şu ki; herkes gibi aynı sürede, aynı çabayla, aynı davranışlarla, aynı sonuçları ortaya çıkaramayabiliriz. Ancak önemli nokta şu ki; tüm engellemelere rağmen, tüm şikâyetlere rağmen ‘’ben elimden geldiğince mücadele edeceğim, gerekirse değişiklikler yapacağım, hedefim bana göre değilse daha doğru hedefler belirleyeceğim, yanlışlarım/hatalarım varsa dersimi alıp devam edeceğim, kendime bir yol inşa edeceğim.’’ diyebilmek ve buna benzer bir doğrultuda ilerleyebilmek bizlere daha çok şey katacaktır. Sonuçlar ne olursa olsun.

Bol farkındalıklı günler diliyorum.