Sanmayın!
Salt cehennem zebanisinin ateş ile işi zor
Ateş karşısında aş için iş tutanların
Alından, sırtından, kıçından akar ter.
Eve bir lokma götürmek adına
Kan ter içerisinde kalır bedenler.
Ateş,
Emek,
Ter karşılığında, asgari ücret,
İnsanca yaşama, yüz kızartıcı.
Beterin beteri var, sus şükret! Dedi
Şükretmeyi öğretti din adamları.
3 şükür ile bir kilo et ye!
99 şükürde, kömür makarna
Şeker çay,
Gecekonduların saçaklarından akar!
Ateş değil yakan.
Hayat ateş pahası.
Peynir yakıyor, tüp yakıyor.
Yer gazı, yer yağı ürünleri yakıyor.
Yakmazsa paran geri!
Salt yakan bunlar mı?
Elektrik çarpıyor, su boğuyor.
Asgari ücret, azami yanmaya, çarpılmaya,
Bir lokmada boğulmaya hak!
Diyor ki vaaz verenler;
“ Yandıkça pişeceksin!
Yandıkça olgunlaşacaksın!
Oysa yandıkça duman
Külden başka bir şey değilsin!
İçin için yanıyoruz. Mum gibi eriyoruz.
Şükret dua et.
Yat, kalk seni bu hale getirenlere teşekkür et!
Pervane gibi uçmayı salık veriyorlar ampule.
Kolun, kanadın yanarmış umurlarında mı?
Güneş, yağmur, soğuk geçirmez, evlerde
Zırhlı araçlarda, kurum kurum kurulup,
Nasihat vermek kolay.
Hele hele kılıçla hutbeyi fethetmek
Kolayında kolayı.
Ateş karşısında ter, emek zor.
Asgari ücretle nefes almak imkansız!
Güneş değil
Hayat pahalılığı yakıyor,
Elleri, yürekleri, vicdanları!
Allah adına konuşan yok,
İktidar adına konuşan çok.
Bir hırka, bir lokma;
Dervişçe yetinmeyi, az şeyle geçinmeyi,
Çok malda gözü olmama dönemleri bitti.
Altın kaplı kubbe, altında dini önermeler,
Gözden uzak şatafatlı yaşamlar.
Ateş ile boğuşanlara afakanlar bastırıyor!
Evlerde tencere kaynamazsa,
Dünya’da ateşlerde yandığımızın resmidir.
Yakmak için, insanların cehenneme gelmediğini gören
Zebani yeryüzüne iner,
İşçi bulma kurumu önünde kuyruğa girer!
Memur sorar, Zebaniye;
-Ne iş yapıyorsun?
-Cehennemde Ateşciğim!
-Ooo! Senin gibi insan yakıcıları, her memlekette var!
-Kardeşim, burada insanlar günahlarından değil,
Kendi elleriyle seçtiklerinin yaptığı, zamlardan yanıyor!