“Toplumları küçük bireyler meydana getirir. Tarihsel gelişme içinde, aynı toprak parçası üzerinde birlikte yaşayan ve ortak bir uygarlığı olan, yaşamlarını sürdürmek, birçok temel çıkarlarını gerçekleştirmek için işbirliği yapan insanların tümüdür toplum. Bir arada yaşayan bireylerin oluşturduğu canlılar topluluğudur.”


 

Aile bu toplulukların en küçük birimi olarak kabul edilen sosyal bir yapıdır. Bir aile, bu sosyal yapının içerisinde aile birliğinin sürdürülebilirliği açısından farklı görevleri olan fertlerden baba, anne, ve çocuklardan oluşur.


 

Sosyal hayatta; üretim, tüketim gibi insanlara fayda sağlayan çalışma gruplarının bir araya gelmesiyle. Adlarına dernek, birlik, kooperatif, temsilcilik, oda, adını verdiğimiz birçok topluluklar oluşmuştur.


 

Bunlar da aile gibi toplulukları için, kanun ve yönetmelikler ile belirlenmiş görevlerini, önce kendi topluluklarına, sonra sosyal hayata ve diğer topluluklara uyum ve destekler sağlamak vazifelerini yerine getirmek için seçilmiş yöneticilerden, yönetim kurullarından ve meclislerden oluşur.


 

Her topluluk: Vazife ve selahiyetleri dahilinde, topluluklarını sağlıklı bir şekilde yönetmek, oluşumunu sağlayan en küçük birimlerinin işleyişlerini yakından takip etmek, genel toplum kurallarına uygun sağlıklı bir şekilde gelişmelerini sağlamak, topluma ve sosyal hayata kazandırmak onları maddi manevi yönden yaşatmak zorundadır. Bir kepenk indirildiğinde kendini sorumlu tutmalıdır. Kısaca bu toplulukların yüzü gülerse şehrin ve ülkenin yüzü güler. Bu topluluklara genel olarak STK’lar denilir. Sivil (sosyal) Toplum Kuruluşları.




 

Esnaf, çiftçi, üretim yapan kurumlar, atölyeler, ticarethaneler, fabrikalar. Her ne kadar farklı işlevleri olsa da aynı şehirde yaşayan halk ile aynı havayı teneffüs ediyor, aynı suyu içiyor, aynı yolu kaldırımı kullanıyor, aynı parkta oturuyor, alışverişlerini aynı yerlerden yapıyorlar. Bu aynıları daha da çoğaltabiliriz. Üreten ve tüketen şehrin ortak yönlerini birlikte kullananlar ile satan ve satın alanlar arasındaki müşteri ilişkiler sayesinde bir yakınlık tesis edilir. Komşuluklar ile yardımlaşmalar meydana gelir. O kadarki kamu kurumlarının bekleme salonlarında dostluklar pekişir. Hastanelerde bir odayı paylaştığınız dert ortağı olduğunuz kimseler ile aile bağı dahi kurulur.


 

Sosyal toplum yöneticilerini bana göre o şehirde yaşayan herkes tanımalıdır. Öyle ya, madem ki o şehrin halkına hizmet üretiliyor halk, memnuniyetini de şikayetini de bu yöneticilere bu makamlara bildirmek zorundadır.


 

Sosyal toplum kuruluşları şehirlerine mutlaka halkın revahı, gelişmesi, sağlıklı ve güvenilir ürünleri tüketmesini sağlamak, için ortak paydada buluşmak zorundadırlar. Bunu sağlamak için kendi topluluklarını üyelerini eğitmek; ortak alanları hakça paylaşmak, şehrin ortak mallarına taşından ağacına kadar zarar verdirmemek gibi birçok konuda, kendi üyelerinin haklarını savundukları gibi genel toplumun da haklarını göz önünde bulundurmak zorundadırlar.


 

Tüm bunların yanında bu sosyal kurumlarının tarihçelerini incelerseniz yöneticilerinin Cumhuriyetten önce özellikle Cumhuriyet’ten buyana Manisa’ya faydalı olacak birçok yatırım ve yeni oluşumlara öncülük yapmışlardır. Resmen şehrimizin geleceğini şekillendirmişlerdir. Yani günlük yaşamda faydalı oldukları halkın geleceği için de faydalı hizmetler üretmişlerdir. Allah, herbirine rahmet eylesin, Hak, hepsinden razı olsun.



 

Bu kuruluşların demokrasi kuralları açısından belirlenmiş bir zamandan sonra seçimleri olur. Bu genelde beş yıl ile sınırlandırılmıştır. Bu yıl bu belirlenen sınır dolmuş olmalı ki bir çok sosyal toplum kuruluşu seçimlerini yaptı. Manisa’mız ve ülkemiz için hayırlı uğurlu olsun. Bu toplulukların seçtikleri yöneticilerine görevlerinde başarılar dilerim. Aslında zor ve meşakkatli bir görevdir bu. Bir aile reisi dahi üç beş kişiden oluşan ailesine karşı sorumluluklarını yerine getirirken zorlanmakta hatta bazıları ipin ucunu kaçırdığında boşanarak aileden ayrılmak zorunda kalmakta, o aile birliği onu kapı dışarı dahi atmaktadır.


 

Yöneticilerin başarısı, geride bıraktıkları izler sayesinde gelecekte anılacakları işler ile ölçülür.


 

Birçok sosyal toplum kuruluşunun yöneticileri yakın zamanda yapılan seçimler ile üçüncü beşinci dönemlerinin bugün başlangıcındadırlar. Her seçim, hizmet etmek için son fırsat olarak değerlendirilmelidir. Her hizmet dönemine köprüden önce son çıkış da denilebilir.


 

Kuruluşlarının, kabul veya toplantı salonlarında, girişlerinde bugüne kadar ki yöneticilerinin fotoğrafları asılıdır. Ama hiçbirinin fotoğrafının altında görev yaptığı döneme ait yaptıkları yazılmamıştır. Bana göre hem onların hem kendilerinin yaptıklarını o fotoğrafların altına yazmalılar, okuyanlar; rahmetle ansın, hayır duada bulunsun, onların aile fertlerini taltif etsin, gururlanmalarına vesile olsun.


 

Sağlıcakla kalın, hoşçakalın.