Yıllardır ellerine teneke makası, çekiç ve tokmağı alarak ateşle bakırı kalaylayıp, parlatan kalaycılar yok denecek kadar azaldı. Eskiden her mahallede yapılan kalaycılığa şimdilerde çok az rastlanıyor. Manisa'da da bu mesleğin son temsilcisi beşinci kuşak kalaycı 60 yaşındaki Sedat Ataşer, ata yadigarı mesleğini yaşatmak için savaşıyor. 3 çocuk babası Sedat Ataşer, "Dede mesleğine devam ediyoruz. Babam, 1931 yılında Manisa'ya gelmiş. O da kalaycılığı babasının yanında öğrenmiş. Benden sonra bir oğlum var. O da öğrenmeye çalışıyor. Ancak iş olmadığı için fabrikada çalışıyor. Ben ise bugüne kadar hiç başka bir iş yapmayı düşünmedim. Eskiden bütün evlerde bakır kap kullanılırdı. Esnaf da çoktu, gelen giden de çoktu. Bütün resmi yerlerin tabakları, çanakları bakırdı. Ama zamanla bu kullanım azaldı" diye konuştu. Sağlık açısından bakır kapların daha iyi olduğunu dile getiren Ataşer, "Bakırda pişen yemeğin lezzeti çok farklı oluyor. Bakır iletken bir madde olduğu için kolay da soğumaz. Şimdi kebapçılar da bakır kullanmaya başladı. Yavaş yavaş bir dönüş var, ama çok fazla değil" dedi. Bakır kap meraklılarının da olduğunu söyleyen Ataşer, düzenli olarak gelen bazı müşterilerinin bulunduğunu söyledi. Kalaycılığın ince noktalarını anlatan Ataşer, "Kalay pis yeri tutmaz. Temizlenmesi lazım.Önce alıyoruz, kostikle yağını temizliyoruz. Tuz ruhu ile kireçli olan yerleri temizliyoruz, kumla sürtüyoruz. Kalaya hazır hale geliyor. Ondan sonra da ocakta kalaylıyoruz. Yamuk yerleri varsa düzeltiyoruz" diye konuştu. Devletin yok olmaya yüz tutmuş meslekleri ayakta tutmak için vergiyi kaldırdığını belirten Ataşer, bu mesleğe ömür vermiş biri olarak daha fazla destek istedi.
Editör: TE Bilişim