İlkokula başlayana kadar: Bebekliğimizin agularından sonra çocuk olduğumuzda, elleme, kurcalama, yapma, etmeler zamanı daha sonra; tutturma, herşeyi istiyorsun, olmaz, alınmaz, yapılmaz, koşma düşersin, atlama fıtık olursun… okul çağına kadar nazlar niyazlar zırlamalar bazen fayda eden tutturmalar biter.


 

Okula başlama ile işler tersine döner. Bu defa anneler başlar: Çalış, oku, dersini yaptın mı? Hadi kalk okula geç kalacaksın, hadi yat erken kalkacaksınn.


 

Artık naz niyaz devri bitmiş ipler annenin eline geçmiş sorumluluk çağı başlamıştır. Senden istenen okuyup başarılı olmandır. Tek amaç budur. Tabii karşılanması zor, güç ve sürekli olması açısından tek ama kapsamlı istek. İçinde hayatın renklerinin binbir tonunun olduğu bir taleptir bu.


 

Peki babalar nerede? Feministçe yaklaşırsan; kahvede okeye dönüyordur. Bi yerlerde toplanmışlar kadehleri parlatıyordur. Maç diye ölüyor adam. Falan. Hakça düşünürsen; Tek gerçek, dünya gailesine karşılık, davranışlara uygulama ile örnek rol model olmak ve iaşe temin etmektedir.


 

Çocukluğumuzun en güzel günleri sorumluluğumuzun ebeveynlerimizde olduğu günlerdir. İlkokulla birlikte hayat gailesi başlar ve giderek artar. Pandoranın kutusu henüz açılmamıştır ama açılma zamanı yaklaşmaktadır.


 

İyi, kötü, hayatın cilvesi diye nitelendirilen beklenmedik olayların ortaya çıkmasıyla oluşan bir eylemin neticesidir Pandora’nın kutusunu açmak. Mitolojik bir deyim olduğundan bahsederler. Hikayesi de güzeldir.


 

Sen açsanda açmasanda o mutlaka açılır. İlla açılacak mıdır? Açılacak ki imtihan olasın.


 

Bu şuna da işaret eder. Hz. Adem ile Havva validemizin yaşayıp azledildiği, hani her mümin, mütedeyyin insanın arzuladığı, derviş Yunus’un “Cennet Cennet dedikleri birkaç köşkle birkaç huri, isteyene ver onları bana seni gerek seni” deyip Cennet’e değil Hak’ka varmak istediği, ama kimlerin gireceğinin kararının verileceği Cennet: İki kapılı hanın bir kapısından girip diğer kapısından çıkıncaya kadar geçen zaman zarfında, kutunun açılmasıyla başımızdan geçen olaylara, gösterilen sabır ve sükunet ile kararlaştırılacak olan ve emr-i maruf ile bir kapıdan diğer kapıya yürümeye bağlıdır..


 

Ancak, hem bu dünyada hem ahiret hayatında en büyük duacımız annemizdir. Koruyucumuzdur. Kanatlarının, her gittiğimiz yerde sıcaklığını, her uzaklaştığımız noktada rüzgarını hissederiz. Annemiz hakka yürümüşse iş bize kalıyor demektir. Yine onun kanatlarının rüzgarını hissederiz, ama annemizi andığımız takdirde. Babamızı, zaten yaptığımız işlerde verdiğimiz kararlarda “babam olsaydı” deyip hayatımıza yön verirken haliyle anarız.


 

Murat germen, ilk okuluma giderken İzmir Caddesi’ni geçiyorum. Yıl 1957 caddede trafik yeni yeni oluşmaya başlıyor. Bisiklet motosiklet zaten var, şehir otobüsü saatte bir geçiyor. Daha sonra kuyruklu amerikan arabaları Chevrolet’ler Ford’lar ilk defa taksi olarak kullanılmaya başladı. Rahmetli anacazım, ütülü okul önlüğümü kolalı beyaz yakamı, babamın yaptığı ayakkabılarımı giydirir. Babamın sağdıcı marangoz Hayri amcanın yaptığı tahta okul çantamı elime verir ve her sabah “Sağa sola bak” diyerek tembihleyip okula gönderirdi.


 

Yıllar sonra artık koca adam olduğumda, ki evliyim. Ben 58 o 88 yaşında her sabah üst katımızdaki dairesine uğrar bazen kahvelerimizi içer bazen laflayıp Allahaısmarladık dediğimde. Arkamdan “Oku üfle” diye tembihlerdi. Taki 10 sene, hem de her sabah.


 

Cüzdanımda şöyle bir dua yazısı vardır. Arada bi çıkartır okurum. Buraya yazayım. Belki yanınızda taşımak istersiniz.


 

“Allah’ın ismini anarak yola çıkıyorum. Sen ne dilersen o olur. Sana tevekkül ettim.


 

Allah’ım, evime dönünceye kadar Hak’tan sapmamak ve saptırılmaktan, hata yapmaktan ve yaptırılmaktan, zulmetmekten ve zulme uğramaktan, cahillik etmekten ve cahilce davranışlara itilmekten, günün her türlü sıkıntı ve meşakkatinden, bedenime ve malıma bir zararın gelmesinden, aileme ve çocuklarıma çirkin bir dönüşle dönmekten sana sığınıyorum.


 

Allahım, bu günümde de senden iyilik, takva ve senin hoşnut olacağın işleri yapmamı nasip etmeni dilerim. Beni doğru yola ilet ve işlerimde başarılar eyle.


 

Allahım, bana yardım eyle, zorlukları kolaylaştır ve bana helal rızık nasip eyle.”


 

Rahmetli annem duayı önemser “Yer gök dua ile ayakta duruyor” derdi. Yukarıdaki dua metni bir alıntıdır. Bu kendimle ilgili günlük yaşantıyı ilgilendiren bir dua olduğu için tekil, aslında kendim için dua etmem, ortaya söylerim, herkesi katarım dualarıma.


 

Sağlıcakla kalın, hoşçakalın.