15 Temmuz gecesi Türk Silahlı kuvvetlerinin kendi içerisinde ilk defa darbeye karşı çıktığını belirten AK Parti Manisa Milletvekili ve FETÖ Darbe Girişimi Meclis Araştırma Komisyonu Başkanvekili Doç. Dr. Selçuk Özdağ, "Türk Silahlı Kuvvetleri İçerisinden birileri darbe girişiminde bulunurken birileri de "hayır" dedi. Bursa Garnizon ve Jandarma Bölge Komutanı emekli Tümgeneral Seyfullah Saldık gibi demokrasiyi içselleştiren komutanlarımız ve askerlerimiz, ‘21'inci Yüzyılda bizi muz cumhuriyeti gösteremezsiniz, biz güney Amerika devletleri değiliz, biz Afrika değiliz, bin yıldır bu topraklarda demokrasiyle yönetilmek istiyorsunuz' dediler. Demokrasiyi içselleştirmiş şerefli Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarının bu tavrı ve dik duruşu çok önemli bir kilometre taşıdır" dedi.
Bursa Garnizon ve Jandarma Bölge Komutanı emekli Tümgeneral Seyfullah Saldık, TBMM bünyesinde kurulan 15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonuna bilgi verdi. Komisyonun Başkanvekili ve AK Parti Manisa Milletvekili Doç. Dr. Selçuk Özdağ, o gece Saldık'ın darbeci subaylardan Albay Yurdakul Akkuş denen kişiye karşı "Ben kanunsuz emirleri dinlemem, burada sorumluluk bende. Beni çiğnemeden kimse bu kapıdan geçemez. komutan benim." diyerek gereğini yaptığını belirterek, ‘Bu çok önemli bir tavırdı. Cumhurbaşkanımızdan, Başbakanımıza, siyasi iradeden, tüm milletvekillerine, Türk silahlı kuvvetleri ve Emniyet teşkilatının şerefli personelinden, necip millete kadar demokrasiye ve millet iradesine inanmış herkesin ortak ve net tavrıyla o gece aşıldı. Bu, çok önemli bir andı, en uzun geceyi bu dik duruş ve darbeye karşı koyuş aydınlığa çevirdi" ifadesinde bulundu.
ÖZDAĞ O GECEYİ SORDU
Seyfullah Saldık'a Komisyonda dinlendiği esnada 15 Temmuz gecesiyle ilgili önemli sorular yönelten Özdağ, Saldık'a; "1980 yılında Türk Silahlı Kuvvetlerine girdiniz. Darbecilere ve bu yapıya 1980 yılından emekliye ayrıldığınız 2016 yılına kadarki süre içerisinde hissettiklerinizden dolayı mı "bunlar" dediniz yoksa özellikle son dönemlerde 2012, 2013, 2014, MİT Müsteşarının tutuklanmaya kalkması, MİT Müsteşarlığına talip olmaları, MİT tırları operasyonu, 2013 yılındaki 17-25 Aralık Türkiye'de bir siyasi iradeye karşı darbe girişimi, vesayetçiliğe soyunmak veyahut da bu yapının daha sonraki dershanelerin kapatılmasıyla ilgili iktidar partisiyle dövüşmüş olması mı ve de bütün bunları ortaya koyduğumuz zaman o kırk yıllık ordu içerisindeki hissettikleriniz mi? Yoksa son dönemlerdeki, o dört beş yıl içerisindeki iktidarla kavga etmeleri nedeniyle mi "bunlar" dediniz?" sorusunu yöneltti.
"Bunlar" demesinin sebebinin son iki üç yılda bu yapıdan dolayı Türkiye'de yaşanılan vahim olaylar olduğunu belirten Bursa Jandarma bölge eski komutanı emekli Tümgeneral Seyfullah Saldık, "2016 yılı Nisan ayında suç duyurumda da yazdım. ‘Adana olayını kastediyorum. Devletin MİT tırlarına komplo kuran bu örgütle bir anılmak bana büyük zül yaşatıyor' dedim. Çünkü son dönemde görüldü ki bu bir örgüt ve bunun önemli eylemleri oluyor ülkemizin bekasına yönelik, bunlar artık göz ardı edilecek şeyler değil efendim" şeklinde yanıtladı.
DARBE GİRİŞİMİ'NİN AYAK SESLERİNİ DUYDUNUZ MU?
Saldık'a, dershaneler kapatıldığı, MİT tırlarına operasyonlar yapıldığı ve aynı zamanda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 17-25 Aralık'ta Başbakan olarak televizyonlara çıkarak ‘haşhaşiler' kelimesini kullanarak bu yapıya karşı mücadele edeceğini söylediği dönemde ordu içerisindeki "bunlar" diye adlandırdığı Fetullahçı terör örgütüne mensup subaylardan şüphelenip şüphelenmediğini soran Özdağ, "o dönemde tüm bu yaşananlardan sonra bu yapıya mensup subaylar herhangi bir tavır değişikliği içerisine girdiler mi Darbe girişiminin ayak seslerini duyabiliniz mi özellikle son dönemlerde?" sorusunu yöneltti.
FETÖ TÜRKİYE'Yİ BİR FELAKETE SÜRÜKLEMEK İSTEDİ
Darbeyi zihinlerinde bile algılayamadıklarını ve darbe olacağını ihtimal dahi etmediklerini belirten Bursa Jandarma bölge eski komutanı Seyfullah Saldık, "Tüm bu yaşanan olayları gözümüzle gördük, sizler gördüğünüz gibi biz de gördük. Beni özellikle rahatsız eden MİT tırlarıdır ve bunu suç duyuruma da koydum. Onları gördüm ki burada diyorum ki Türk Silahlı Kuvvetlerine ve devletimize büyük tehdit oluşturan, paralel devlet yapılanması örgütüne mensup şahısların bulunup ortaya çıkarılması. Tabii ki olaylar bizi aydınlattı, gözümüzü açtı. "Bu örgüt, bu bir felaket" dedim şahsen" diye konuştu.
BAŞBUĞ'UN SÖZLERİ HAVADA KALDI
Daha önce Darbe Girişimi Meclis Araştırma Komisyonunda dinlenen eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un "Türk Silahlı Kuvvetlerinde darbe geleneği yoktur" dediğini hatırlatan AK Parti Manisa Milletvekili ve Darbe Girişimi Meclis Araştırma Komisyonu Başkanvekili Doç. Dr. Selçuk Özdağ, "Evet, Türkiye Cumhuriyeti devletini kuran irade; Milletle beraber Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün dehası ve onun asker arkadaşlarıyla beraber kurdular. Türk Silahlı Kuvvetleri kurdu, o şerefli Türk Silahlı Kuvvetleri. Kıbrıs'a çıkarken "Anlaşmalara riayet edin." diyerek hem İngiltere'ye hem Yunanistan'a hem de ABD'ye mesaj veren yine bu orduydu siyasi iradeyle beraber, Güneydoğu Anadolu'da kahramanlıklar yaratan bu orduydu ama aynı ordunun da 1960 1962, 1971, 1980 darbeleri gibi sabıkaları 28 Şubat 1997 gibi post modern darbe sabıkası, yine bu ordunun 27 Nisan 2007 gibi e-muhtırası sabıkası olduğunu unutmamalıyız. Ordunun son ki sabıkası da cemaat dediğimiz ‘tırnak içinde' belirtiyorum; örgütsel yapının bir darbe girişimi yine Türk Silahlı Kuvvetlerinin rütbelerini giyenler yaptı. Ama ilk defa olarak birileri yine aynı rütbeyi taşıyanlar müdahale ettiler. Sayın Başbuğ'u dinlediğimiz esnada da bunları sarfetmiştim. Burada bir kez daha söylemek lüzumunu hissediyorum; Türk Silahlı kuvvetleri ilk defa darbeye karşı çıktı. İçerisinden birileri yaparken birileri de "hayır" dedi. Bursa Garnizon ve Jandarma Bölge Komutanı emekli Tümgeneral Seyfullah Saldık gibi demokrasiyi içselleştiren komutanlarımız ve askerlerimiz, "21'inci Yüzyılda bizi muz cumhuriyeti gösteremezsiniz, biz güney Amerika devletleri değiliz, biz Afrika değiliz, bin yıldır bu topraklarda demokrasiyle yönetilmek istiyorsunuz" dediler. Teşekkür ederim. Doğudaki mücadelemizde, siz Tunceli'de mücadele verdiniz, arkadaşlarınızı şehit verdiniz yanınızda" ifadesini kullandı.
TERÖRLE MÜCADELEDE 35 YILDA 16 BİN ŞEHİT VERİLDİ
Otuz beş yıllık terörle verilen mücadele kapsamında 16 bine yakın şehit verildiğini, binlerce gazinin olduğunu kaydeden Özdağ, Saldık'a sorularına söyle devam etti, "Doğudaki mücadelemizde bu Fethullahçı terör örgütüne mensup subayların, emniyet mensuplarının mücadelemizi akamete uğratma ve sabote etmek gibi bir bilgiye sahip misiniz? Veyahut da böyle daha başarılı olabilir miydik bunlar orada komutan olmasaydılar? Eğer 17-25 Aralık'tan sonra Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın o direnişi ve tasfiyeler olmasaydı Emniyette bu darbe girişimi ne şekilde neticelenebilirdi? 17-25'ten sonraki Emniyet tasfiyeleri olmasaydı, yargı tasfiyesi, darbenin sonucu ne olurdu, sonuç ne olurdu?
EMNİYETTEKİ TASFİYELER OLMASAYDI 15 TEMMUZ DAHA ZOR GEÇERDİ
Saldık Özdağ'ın sorusunun ardından, "Öncelikle ifade etmek isterim ki ben bir Jandarma mensubuyum; ilgi alanımda, bildiğim kadar, ben bu heyete emin olduğum, bildiğim hususları ifade etmek isterim. Tabii, değerlendirme yapmak herkesin hakkıdır ama takdir buyurun, ben bilgi arz etmeye geldim. Bilgi olarak şunu size çok samimi arz ediyorum: Terörle mücadelede bu tür bir örgütün kasti bir yönlendirmesiyle herhangi bir şey yapıldı mı yapılmadı mı o konuda benim bir bilgim yok efendim, böyle bir şey de duymadım. Ama şimdi, tabii, belki sizler örgütün bütün bu vahşi yönünü görünce "Acaba yapıldı mı?" diye bir tereddüt ve değerlendirmede bulunuyorsunuz. Buna dönüp bakmak lazım ama benim bildiğim öyle bir bilgi yok efendim. Şüphesiz 17-25 Aralık'tan sonraki emniyetteki tasfiyeler olmasaydı çok daha zorlanırdık efendim. Aynen size katılıyorum. 17-25'ten sonraki her mücadele, örgüte, bu FETÖ örgütüne yönelik her mücadele 15 Temmuza katkı sağlamıştır kesinlikle" cevabını verdi.
Editör: TE Bilişim