Bisiklet deyip geçmeyin. Bisiklet deyip dudak bükmeyin. Bisiklet aman yorgunluk demeyin.

Etmeyin eylemeyin desemde sevmek benimsemek üzerinde gezip tozmak günlük işlerinizi onunla halletmek her noktanın yanına yanıbaşına kadar ulaşıp gitmeyi yaşamak gerek.

Ağaca yasla, direğe bağla, kaldırıma pedalı daya, üç adım sonra markete gir, nüfus kayıt örneği al, belediyeye dilekçe ver, okula sınıf öğretmenine öğrencini sor. Kafe de yanına, lokanta da karşına, dağda manzaraya, köyde eve. Yolda üstünde yoruldun yanında elinde seninle her yerde. Dost. Dosttan da öte. Her yerde her zaman böyle.

Yalnızlık da hür, grupta neşe pür, iki arkadaş sohbet muhabbet, uzaktan selam, yakından kelam, siz nerde o da orda vesselam, sür de sür.

Yolda kalmışa yardım, hayvanlara yakın, tanımadıklarına dokun, tanıdıklarına özenti, aklın gezenti, hem havadar, hep esinti.

Bizim kulüp, Cuma Akşamı Yeniharmandalı’ya gidelim diye program yapmışlar. Feysten paylaşmışlar. Gidiyorum. Gitmiyorum. Belki. Gidiyorumu işaretledim. Sabahtan heyecan bastı. Akşamı iple çekiyorum ama gitmesem mi de diyorum. Öyle ya gece karanlık, zindan ova, ay yok, bisiklet lambası far değil ki, kendini belli etmek için bir hüzme ışık. Aklım karışık.

Sınava hazırlanan öğrenci kalem, silgi, kimlik gibi; su, az para. Yedek lastik, yapıştırıcı, zımpara, pompa var ya. Lambalar tamam, kask olmazsa olmazım. Toplanma yeri Bülent Koşmaz Parkı, gelmiş gençler, çocuklar, benim yaşa yakın birkaç kişi de var.

20.00’deydi hareket, 5 dakika daha bekledik Kulüp Başkanı Yüksel Gemici biz Azmi abiyle önde gideceğiz, gruptan kopmayın, yola yayılmayın, araçlara dikkat edin. Talimatının ardından “Vira Bismillah.”

Araç farları, sokak lambaları, gruba yol veren araçlar, selam veren bağıran insanlar, muhtelif yaşta bir avuç bisikletli küçük bir grup ama etkili.

Şehir dışına çıktık, ova yolu zindan. Arka kırmızı ışıklar ateş böceği misali, öndeki lamba toplu olunca aydınlatmada iyi bir hayli. Şamata patırdı çocuklarda, arkadaş hepsi, biri söylüyor, gülüyor öbürü. Önde Yüksel ile sohbet dağ yollarından bahsediyor “O güzellik manzara, yemyeşil her taraf, bi göreceksin var ya.” Ben ” Yokuş beni sevmiyor. “Kasıyor, yırtıyor, bu genç işi diyor, bana gelmez.” Derken gülüyoruz. Sıra bozuldu talimat kayboldu, serbest basış, alesta pedal. Karıştı ateş böcekleri, bir ileri bir geri.

Ortada ve temkinli gidiyorum. Teker deyse birine, uzanacağım boydan boya yere, bisiklet üstüme. Amca ne işin var gece vakti, baba olsana biraz dikkatli.

Şaka bir yana saygılılar yeni takım arkadaşlarına. Yol düzgün, ova karanlık, zindan, şamataya havlayan köpekler, bir avuç bisikletli, ayaklar seçiliyor bir aşağı bir yukarı. Pedal ışıkları parlıyor bazıları. Karanlık, mahşerin atlıları, bin atlı akıncılar misali dörtnala, atılıyoruz sonsuza her pedalla, gözükmüyor önümüz gidiyor gibiyiz meçhûle. Ateş böcekleri şimdi daha canlı, pedala verilen güçle. Harmandalı’nın ışıkları gözüktü uzaktan, az daha gidince kurtulacağız zindandan.

Saat 21.00 uyku zamanı köyde, teker sesi duyuluyor pedalları bıraktık zincir sesi çır çır. Gece kuşlarına karışıyor Harmandalı’daki sessizlik.

Işığı bol olan kahvenin önündeki bahçeye yerleştik. Bisikletler yanıbaşımızda bahçede dağınık, kimi ayakta kimi sandalyelerde karma karışık. Selam verdik.

“Selam verdim rüşvet degüldür diye almadılar, hüküm gösterdüm, faidesüzdür deyü mültefit olmadılar. Egerçi görünürde itaat eder gibi davrandılar, amma hâl diliyle bütün suâlüme cevap verdiler.”

Diye devam eder. Kanuni zamanında

 Fuzuli’ye maaş bağlanacakken başından geçeni manzum ve mutazammım bir şekilde anlatmış.

Selam verdik oturan köylülere, Aleyküm selam dedi her biri her birimize. Çay sohbet derken gece serinliği sıcak bedenlerimize işleyince 15 dakika sonra kalkıyoruz, hareket dönüşe, pedallar yol verecek tekere her dönüşte.

Dönüşümüz kanal boyundaydı. Ne kanal gözüküyordu ne de boynu. Az gittik uz gittik çevre yolu altındaki menfezden geçtik garaj kavşağına geldik. “Buradan sonra serbest herkes evinin yoluna dönebilir.” Dedi başkan.

Bizim evimiz komşu sayılır Sultan Önünden İzmir Caddesinden. Rampa diye zik zak çizdi Yüksel Başkan bana kıyak. “Düz yol olursa haber ver yine gelirim zevkliydi çünkü sevinirim.”

Bisiklet; bir bilseniz, bir binseniz var ya, çocuk gibi oluyor insan ya.