Seçim Kanunu tartışmalar, kavgalar arasında meclisten geçti Cumhurbaşkanınca da onaylanarak 16 Mart 2018 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe girdi. Ancak yürürlükteki anayasamıza göre seçim kanunlarında yapılan değişiklikler üzerinden bir yıl geçmedikçe uygulanamıyor. Bu şu anlama geliyor: 16 Mart 2019’dan önce erken seçim yapılacak olursa bu kanun hükümleri uygulanamaz. Yani olası bir erken seçimde ittifak falan yok.

            Rahmetli Demirel’in ifadesiyle “siyasette bir hafta çok uzun bir süredir”. O yüzden bir yıl sonra gerçekleşecek bir seçim üzerinde bugünden ahkam kesmek kehanetten öte gitmez. Ancak elbette ki mevcut duruma göre gözlemleyebildiğimiz seçmen davranışlarını yorumlamak yanılma payı olsa da mümkündür.

            Ülkemizde ilk ittifak denemesi 1991 seçimlerinde gerçekleşen ve kamuoyunda kutsal ittifak diye nitelenen, RP-MHP-IDP ittifakıdır. O günün şartlarında hiçbirinin barajı aşabilme şansı olmayan üç parti birleşerek ortak liste ile seçime gitmişler ve %16’lık bir başarı elde etmişlerdir. Ancak bu ittifakın bugünkü ittifak anlayışıyla benzerlikleri hiç yoktur desek yanlış olmaz. Nedeni ise gayet açıktır. Birincisi üç parti de tek başlarına meclise giremeyeceklerini bildiklerinden şart ileri sürme şansına sahip değildiler ve ikisi isim ve logolarından vazgeçmeyi koşulsuz kabullendiler. Seçmenleri de 11 yıldır mecliste temsil edilememenin açlığı ile yukarıda yapılan ittifaka koşulsuz destek verdiler.

            Bugünkü ittifak şartları farklıdır. Aslına bakarsanız partilerin kendi kimlikleri ve logoları ile seçime girmeleri avantajdır. Üstelik ittifakın alacağı toplam oylar barajı aşıyorsa müttefiklerin tümü de barajı geçmiş sayılıyorlar. Yani baraj riski altındaki MHP ile barajı hayal bile edemeyen BBP, AKP ile ittifaktan karlı çıkacaklarını umut etmektedirler. AKP ise Cumhurbaşkanlığı seçiminde %50+1 ‘i garanti edebileceği umuduyla bu formülü getirmiştir. İlk bakışta yeni moda deyimle win-win projesi olarak görülmektedir. Oysa kazın ayağı öyle değildir.

            91’de ittifak yapan üç parti de parlamento dışındaydı, parlamento dışında kalmanın ezikliği, açlığı vardı o yüzden tabanları sorgulamadan koşulsuz desteğini verdi. Sonuç da alındı. Oysa bugün BBP dışındaki ortaklar zaten meclisteler 91’deki gibi bir eziklik, açlık, hırs yok. Dolayısıyla böyle bir ittifaktan rahatsızlık duyacak seçmen sayısı hiç de küçümsenecek boyutta değil.

AKP’ye oy veren muhafazakar Kürt seçmenler MHP’nin içinde olacağı bir ittifaktan son derece rahatsızlar. Bu oylar büyük ölçüde Saadet Partisine kaymaktadır. DP toparlanır, olası bir ittifakla baraj sorunundan da kurtulursa, doğu ve güneydoğuda eski tabanlarını yeniden canlandırabilir. Van’da Kartallar bir süredir politikadan uzak duruyorlar, Bitlis’te Gaydalılar AKP ve HDP arasında bölündüler, Diyarbakır’da Ensariler AKP’ye meyletti ama başları Salim Ensarioğlu ile Kepolu’lar yanaşmadı kenarda duruyorlar. Şanlıurfa’da Bucaklar kadro olarak DP’de kalsalar bile CHP’den adaylık tutmadı, tabanları AKP’ye kaydı, Şihanlıoğulları sessiz dursalar da oyların çoğu AKP’de, Şırnak’ta Tatarlar, Öktemler, Batman’da Özdemirler hepsi beklemedeler DP’de çakacak bir kıvılcım fitili ateşleyecektir. Güçlü bir DP hem AKP’ye hem de HDP’ye çok oy kaybettirir.

            Öte yandan MHP seçmenleri içinde T.C ve laiklik hassasiyeti olanlar, tek adamlıktan rahatsız olanlar, kendi partilerinin AKP’ye stepne olacağından endişe duyanlar da ittifaktan memnun değildirler. Diyeceksiniz ki bunlar zaten MHP’den ayrılıp İYİ Partiye gittiler, ama pek de öyle değildir. Tabanda ve MHP içinde hala bu tarz düşünen kişi bir hayli fazladır. Özellikle halen görevde olan birçok belediye başkanı ve onlara destek vermiş kişileri bizzat tanıyorum ve görüşüp kanaatlerini alıyorum. Bu kaygan zeminde Bahçeli’nin AKP teslimiyeti politikaları bu kitleleri ittifaka yönlendirmeye yetmez.

            Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Cengiz Ergün’ün bir televizyon kanalında söylediği sözler bunun en büyük kanıtıdır. Ergün, “Cumhurbaşkanımız ve Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanımız tam ittifak halinde iken Manisa’da bunun yolu açılmıyor. Yukarıda ittifak var burada yok” demekle rahatsızlığını dile getirmişti. Ergün konuşmasında yerelde kendine zorluk çıkaran kamu yöneticileriyle, AKP’li bazı meclis üyelerine de aba altından sopasını göstermiş ve gerekirse Külliyeye de ulaşabileceğini söylemişti.

            Özetle Manisa’da müttefik var ittifak yok. Ya da tersinden de söyleyebilirsiniz, ittifak var müttefik yok. O sizin bakış açınıza kalmış.

Bugün İttifak konusunu kalın çizgilerle değerlendirmeye çalıştım. İlk seçime en az bir yıl var, bu pilav daha çok su kaldıracaktır. Söylediğim gibi siyasette bir hafta çok uzun bir süredir, derelerin altından daha ne sular akacak hep birlikte göreceğiz.

Yarın ittifakın yerel seçimlerde nasıl işleyeceğini değerlendireceğim. Özellikle de Manisa özelinde müttefikler nasıl bir yol izleyecekler? Bu bağlamda çıkışıyla tüm Türkiye’de ses getiren Cengiz Ergün yeniden Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı seçilebilecek midir? Partiler arası oy geçişleri nasıl tezahür edebilir? İyi Parti tutar mı? Bunları değerlendireceğim.

Hoşça kalın, sağlıkla kalın.