Yazın deniz esintisiyle terimizi havalandırırken, Aralık ayının dingin bir havasında ayaklarım pedalda, gözlerim sağda solda, dizlerim dayanabildiğince, uzadım Karaçay Vadisi’ne, buraya proje hazırlığındayız.


 

     Karaçay: Araçla, Muradiye Eski yolundan Gediz kıyısında Kocakum Tımarındaki bağımıza gittiğimizde bu yoldan Karaçay Köprüsü’nü geçmeden Karaçayın kenarından giden ova yoluna dönerdik. Karaçay adı gibi kapkara akardı. Yazın akmayan dere yer yer göllenir zift gibi balçık oluşurdu. Gediz’e bağlandığı yerde delta oluşturur söğüt ağaçları tabiatı ile eko sisteme hizmet eder, yazın üveyik kuşu avcılarının meskenidir burası. Buradan Gedize ulaşır ve suyuyla Gediz’i beslerdi. Ben de hatırası olan bir deredir. 


 

    O zaman Karaçay’ı biraz tanıtayım. Neredeyse Sabuncubeli Tüneli’nin oralarda İzmir’e giderken görebiliriz. İzmir yolu kenarında akarken yolun bir sağa bir soluna geçer her yön değiştirdiği yerde köprüler vardır İzmir yolu üzerinde. Çok sık çam ağaçlarının olduğu Süreyya Piknik alanına geldiğinde Dere, kenarındaki çınar ağaçları ile kendini belli eder.  Burada da İzmir yolunun altından karşı yamaça geçer. Dere ile dağ yamacı arasında geniş bir düzlükte akarken suları burada genişleyen Dere, yatağında yayılır. Çınar, söğüt ağaçları, zakkumlar kenarında, billur suyunun parlattığı çakıl taşları yatağında, yeşil yamaçlar arkasında, öyle bir manzara oluşur ki empresyonizmin doğduğu yerdir burası. 


 

    Kuvay-i Milliye Heykeli’nin arkasında bir setten çağlar. Fırat Çakıroğlu Geçidi’nde bu yöne baktığınızda çağlayan suyu gümüş rengiyle parlar. Çevre yolunuın altından Keçiliköy’e varır. Meskun sahaya girdik ya, ondan sonrasını ne siz söyleyin ne ben anlatayayım. 


 

    Manisa Büyükşehir Belediyesi’nin yapacağı “Karaçay Vadisi Rekreasyon Projesi” Mehmet Akif Ersoy Caddesi’nin Çevre Yolu ile kesiştiği noktada alt geçide gelmeden ki köprüden önce son çıkış diye tabir edebileceğimiz yerde hemen sağa döndüğümüzde Vadi projesinin başlangıcına girmiş oluruz.


 

    Dizlerimin dayanabileceği yer Atatürk Kent Parkının oradan başlıyor. Kentparkın içerisine girdiğimde zincir sesinden başka ses yoktu. Arada bi ördekler kanatlarını gerip havalandırırlarken kimsenin olmayışının keyfini çıkarıyorlardı.


 

    75.Yıl Bulvarının devamı Sürmene Caddesi Kentparkı ikiye bölen yol, buradan Karaçay Vadisi’ne bağlanılacak biri bu bulvar, diğeri 5789 Sokak (bu sokak değil bayağı gösterişli, sağlıklaştırma düzenlemesi yapılmış, bulvar olmuş, adını değiştirmek gerekir Güzgülü’ye duyurulur.) 


 

    Sürmene Caddesi’nden Karaçay’a vardım. Aşağıya çevre yoluna dönerek yol boyunca rekreasyon alanında gezindim. Burada zincir sesi ne ki? Sessizliğin sesi vardı. Uzun bir yürüyüş parkuru olması gerekir, zaten yapılacak; oksijeni bol, gölgelikli ağaçlar altında, şamatası olmayan, bir alan. Tenis sahalarından gelen topların seslerini duyar gibi oldum.