Geride bıraktığımız günlerde sayılar çok konuşuldu. Sayıları konuşturanların başında sayın Bahçeli geliyordu. Hala daha ne demek istediğini anlamadığım 6’yı ters çevirirsen 9 olur deyiverdi. Yok hayır! Sayın Bahçeli öyle olmuyor. Tombala oynuyorsan 6 ve 9 sayılarının altında bir çizgi vardır, 6’yı ters çevirirsen 9 olmaz çünkü çizgi üste çıkar öyle olunca da anlarsın onun 9 olmadığını, çizgiyi alta alınca o zaman doğrusu 6 olur. Taş oynuyorsan da pulların üzerinde bir yuvarlak vardır o da taşın hangi yönde tahtaya yerleştirilmesi gerektiğini gösterir. Yani 6’yı 9 yapma şansın yoktur. Hiç kahve kültürü olmayan benim gibi biri bile bunu bilir.

            Tabi! Bizim doğrumuz budur. Yani 6 altıdır, 9 da dokuz. Tersi düzü olmaz. Ancak herkesin anlayışı bir olmuyor. Birileri de diyor ki; 6’yı ters çevirirsen 9 olur demek, 6 oku çevir 9 Işık olsun, 9 Işığı çevir 6 ok olsun anlamına gelir. Bu benim fikrim değil, birileri sosyal medyada paylaşmış. Ancak pek de haksız sayılmazlar. 27 Mayıs darbesini yapanların bir kısmı 6 ok zihniyeti taşırken içlerinden 14’ü CKMP’yi ele geçirdikten sonra bizzat 9 Işığı yazanlardır. Eğriye eğri, doğruya doğru Ben 6 okçuların yani başta Sayın Kılıçdaroğlu’nun 27 Mayıs darbesinin hata olduğunu söylediğini çok duydum da Sayın Bahçeli’nden duymadım.

            Bir başka ilginç sayı da dünün tarihi. 22.02.2022. İlginçliği tersinden de düzünden de aynı olması. Kaç yüzyılda bir ya da kaç bin yılda bir gelir bilmem merak eden araştırsın öğrensin. Tersinden de düzünden de aynı olan cümleler de var tabi. Çocukluğumda bir büyüğümüz sormuştu tabi bilememiştim ama 60 yıl kadar bir süreye rağmen hiç unutmadım “Anastas mum satsana”. Şimdilerde Anastas ismi yok, çünkü artık ülkemiz mozaiğinin zenginliği de kalmadı.

            Sayıların dili gerçekten ilginç. Hele tersi düzü bir olan sayıları görünce ister istemez “6’yı ters çevirirsen 9 olur” sözü hatırıma geliyor. Tek rakamlı sayıların öyle söylendiği gibi tersi düzü farklı olmadığı gibi ters döndüğünde de bir anlam ifade etmiyor. Biri hariç, o da sıfır. Yukarı da çevirsen aşağı de çevirsen aynı, sağa da çevirsen, sola da çevirsen aynı. Sıfıra sıfır elde var sıfır veya sıfırı tüketmek gibi sözlerimiz de var.

            Bir de matematik dehası nur topu gibi bir gurup başkanvekilimiz oldu. Adeta sayılara akrobasi yaptırıyor. %7 enflasyonun %48 den daha büyük olduğunu söylüyor. Hani olur da bu kadar olmaz dedirtecek cinsten. Ne diyelim ön teker nereye giderse arka teker de oraya gidiyor inananlar olduktan sonra yalan söylemek caizdir diye de bir fetva duyarsanız sakın şaşırmayın.

            Tabi bütün bu konuştuklarımız 6’dan yola çıkarak buralara kadar geldi. Neydi 6? Altı muhalefet liderinin yuvarlak masada bir araya gelmesiydi. Ha! Tabi sayıların dilini konuşurken masanın tek ayaklı olduğu iddiası gibi safsataları da es geçmeyelim.

            Altı liderin toplantısıyla ilgili görüşlerimi geçen haftaki yazımda detaylıca anlatmıştım. Peki bu birliktelik başarılı olur mu? Olmak zorundadır… Zira karşı cephe de boş durmuyor bu birliği zaafa düşürmek için alternatifler arıyor. Bunun için saray destekli yeni oluşumlar için düğmeye basılmış deniliyor. Başarılı olur mu? Hiç sanmıyorum, bu millet artık bunları yemez. Ancak tabi bu saray destekli yürütülen operasyonun akamete uğraması için misyonun gerçek sahiplerinin de kendilerine çeki düzen vermesi lazım. Eh! Orada da kongre kararı alınmış, hayırlı uğurlu olsun. Ne zaman mı? Orası da manidar. Önümüzdeki ayın altısında. Hani şu ters çevirirsen dokuz olur denilen altı gibi düpedüz altı. Altı kere altı otuz altı dedemin sakalı yolda kaldı tekerlemesi vardı ya, ister istemez onu hatırlatıyor.

            İşin şakası bir tarafa, 6 Marttaki Demokrat Parti kongresi tarihi bir fırsattır. Sayın Cemal Enginyurt’un katılımları, Sayın Gültekin Uysal’ın da TV’lerde biraz daha görünür olması sayesinde biraz kımıldanma oldu ama yeterli değildir. Yeni bir ruh ve heyecan yaratmak icap eder. Ne gerekir derseniz? Öncelikle üretken olmayan, politika ve stratejiler geliştiremeyen, sahaya inemeyen, toplum huzuruna çıkamayan, halkta karşılığı olmayan, GİK üyeliğini ve başkanlık divanını sadece bir kartvizit olarak gören, yetersiz, vizyonsuz ve çapsız kişilere teşekkür edilmeli, başka kademelerde görev verilmelidir. Başta en yetkili organ olan GİK ve Başkanlık divanına işinin ehli, siyaseti bilen, düşünen, okuyan, yazan, analiz eden, fikir üreten, tabanda karşılığı olan üretken kişiler getirilmelidir. Yok eğer bunlar yapılmaz ahbap çavuş ilişkileriyle parti yönetilmeye çalışılırsa bu fırsat tepilmiş olur. Eski küflü kaşarlara da gün doğar, benden söylemesi.

            Siyasete dair hemen her yazımda değiniyorum. Millet ittifakının bileşenlerinden sadece Demokrat Partinin AKP’yi göçertebilecek, oradan eski ANAP ve DYP oylarını geri alacak gücü vardır. Millet ittifakı ancak bu şekilde başarıya ulaşabilir. Bu da Demokrat Partinin yukarıda söylemeye çalıştığım değişim ve gelişimi yapabilmesi ve topluma güven verecek yeni bir toplumsal sözleşmeyi halkın önüne koymasıyla olur.

            1946’da 1961, ve 65’de, 79’da 91’de bu başarıldı gene başarılır. Bunu başaracak olan genel başkan da lider olur. Bu fırsat da kaçmamalıdır.

            Kalın sağlıcakla…