İzmir ve Manisa Sıkıyönetim Komutanı olarak adı geçen Ege Ordusu Kurmay Başkanı Memduh Hakbilen, kendisinin yanlış anlaşıldığını, illegal bir örgütle bağlantısı olmadığını savunarak, "Ordu Komutanım Abdullah Recep beni yanlış anladı. Amacım kara kuvvetleri mesajını iletmekti. O an komutanımızın migrenini düşünemedim. Belki biraz sabırlı olsaydım bunlar yaşanmayacaktı" dedi.
Ege Ordu Kurmay Başkanı Memduh Hakbilen, hakkında atılı olan suçlamaları reddederek, hiçbir illegal örgütle bağlantısının olmadığını savundu. TSK içerisinde bugüne kadar bulunmuş olduğu görevleri ifade ederek savunmasına başlayan Hakbilen, "Asla ve asla hiçbir illegal yapı içerisinde bulunmadım. Bugüne kadar onurum, şerefim ve ülkeme hizmet için yaşadım. Vicdanen çok huzurluyum" dedi.

"NE BYLOCK KULLANDIM NE BANKADA HESABIM VAR"
Hakkında yöneltilen suçlamaları reddeden Hakbilen, şöyle devam etti:
"Ne bylock kullanıcısıyım ne bankalarda hesabım var. Kuzgun ve Şapka kod adlı iki gizli ihbarcıyla darbe öncesi hususlar gündeme getirilmiştir. Bütün bunlarda da isimim geçmemektedir ve Ankara'da yapılan söz konusu olan o toplantıya da katılmadım. Birileri sıkıyönetim komutanı olduğumu yazıyor. Eğer ben öyle olsaydım, o toplantıda olurdum. Bu da benim o yapı içerisinde olmadığımın kanıtıdır."

12 TEMMUZ İZNE AYRILMIŞ
12 Temmuz günü Ege Ordu Komutanı Abdullah Recep'in onayıyla izin aldığını belirten Hakbilen, 15 Temmuz günü ve öncesinde yaptıklarını da anlattı. Ailesiyle birlikte izin aldıktan sonra Fethiye'ye tatile gittiğini belirten Memduh Hakbilen, "Jandarma Komutanlığı misafirhanesinde kaldım. 13 Temmuz sabahı Ölüdeniz'e gidip, tekne tutuna çıktık, akşam yemeği yedik. 14 Temmuz'da Antalya yolundaki Saklı Kanyon'dan Marmaris'teki Aksaz Deniz Üssü Komutanlığı'na hareket ettik. Burada denize girdik" diye konuştu.

"EMİR VERME YETKİM YOK"
Telefon kayıtlarının bakıldığı takdirde, tatil sürecinde Fethiye ve çevresinde olduğunun görüleceğini ifade eden Hakbilen, tanıkların ifadesi gibi gizli bir görevde olmadığını aksine tatilde olduğunu savundu.
Darbe girişimini kızından öğrendiğini belirten Hakbilen, "15 Temmuz'da Aksaz'da dinlendik. Akşam yemek yerken 22.30'u biraz geçiyordu. Kızım yanımıza geldi. ‘Boğaz Köprüsü'nde tanklar görünüyor, darbe diye geçiyor' dedi. Tam televizyondan izlemeye giderken Ordu Komutanımız Abdullah Recep beni aradı. ‘Sıkıyönetimle ilgili bilgi geldi, listenin içinde sıkıyönetim komutanı görünüyorsun' dedi. Ben de 'illegal bir yapıda olmadım, olmayacağım' dedim. O da ‘hemen gel' dedi. Süratle arabamla yola çıktım. Gece 03.00 gibi karargaha vardım. Üzerime resmi kıyafetlerimi giyip hemen Ordu Komutanımızın yanına gittim. Genelkurmay'dan gelen sıkıyönetim mesajı önündeydi. Ben hala görmüş değilim. Bu arada komutanımıza emrinde olduğumu söyledim. Bunun üzerine komutanımız harekat merkezine gitmemi istedi. Ordu komutanımız kara havacılık komutanlığına ulaşamadıklarını, orada hareketlilik olduğunu söyledi. Ben de harekat merkezine giderek, İzmir ve bağlı unsurlardaki tedbirleri almaya başladık. Ardından brifing salonunda toplandık. Kara Havacılık okulundaki olaylar için ne yapmamız gerektiğini tartıştık. Bu sıra Ordu Komutanımız da geldi ve emirlerini aldık" ifadelerini kullandı.
Kendisinin ordu kurmay başkanı olduğunu ancak bağlı tugay birliklerine emir verme yetkisinin bulunmadığını öne süren Memduh Hakbilen, "Biz sadece gerekli çalışmaları yaparız ve var olan konuları Ordu Komutanımıza arz ederiz. Yapılacak işlemlerin emirlerini o verir" dedi.

"MİGRENİ VARDI, YANLIŞ ANLAŞILDIM"
Darbe girişimi gecesi tutuklanma anını ise Hakbilen şöyle anlattı:
Kara Kuvvetleri Komutanlığından bir mesaj geldi. Mesajda, ‘daha önceki emirlere uyulması, uyulmadığı takdirde yasal işlem başlatılacağı' bilgisi vardı. Bende bu mesajın doğru olup Ordu Komutanlığını arayıp ettim ve Ordu Komutanın odasına bu bilgiyi vermek için gittim. Burada Ordu Komutanımızın başı iki eli arasındaydı, sıkıntılı görüyordu. Zaten komutanımızın da migreni vardı. Hatta ona bir ilaç tavsiye ettim. O da iyi gelmişti. Ben bu sırada gelen mesajı ona anlattım. Sanırım o an migrenin etkisi ile konuyu yanlış anladı ve bana ‘Sen ne demek istiyorsun, seni görevden alıyorum, çabuk çık odadan' dedi. Ardından da emir subaylarına ‘Tutuklayın' emri verdi. Bu hayatımın en acı ve en karanlık anlarıydı. Ben onurum ve şerefim için yaşıyorum. Hayatım karardı, kolay değil vatan hainliği ile suçlanıyorsunuz. Kendimi kaybettim o esnada ve ‘Beni görevden alamazsınız' dedim. Odama götürdüler, sonra ne olduğunu hatırlamıyorum."

"BİRAZ SABIRLI OLSAYDIM BUNLAR YAŞANMAYACAKTI"
Hakbilen savunmasından sonra o geceye ait verilen ifadelerden bazı bölümleri okuyarak, çelişkili ifadeler olduğuna işaret ederek, olayın tamamen senaryo olduğunu söyledi. Hakbilen, "Benim amacım Kara Kuvvetlerinden gelen mesajı anlatmaktı. O an komutanımızın migrenini düşünemedim. Belki biraz sabırlı olsaydım bunlar yaşanmayacaktı. Ama yanlış anlaşıldım" dedi.

DENİZLİ'DEN TANKLARI GETİRME İDDİASI
Denizli'den tankların yola çıkma emrini verdiği iddialarına da değinen Hakbilen, kendisinin böyle bir emir vermediği öne sürdü. Tankların tankların yolda gidebilmesi için çekicilere ihtiyaç olduğunu, o çekicilerin de ne Denizli de ne Bergama'da olmadığını ileri sürdü.

O GECE NECDET ÖZEL İLE GÖRÜŞMÜŞ
Necdet Özel'in o gece kendisini aradığını, hükümete karşı bir girişim olduğunu ve buna karşı çıkılması noktasında uyardığını belirten Hakbilen, şunları söyledi:
"İddianamede FETÖ üyesi Mustafa Selek ile telefon görüşmesi yaptığıma dair iddialar var. Ben o gece Necdet Özel ile görüştüm. Mustafa Selek ile görüştüğümü hatırlamıyorum. Daha önce görev yaptığım yerlerde Mustafa Selek ile çalıştık. Beni iyi tanır, illegal yapılarla bağlantımın olmadığını iyi bilir. Selek'in bylock kullandığı çıkmıştır, FETÖ üyesidir. Hakkımda olumsuz ifadeler kullanmıştır. Eğer ben FETÖ üyesi olsaydım hakkımda olumlu ifade verirdi. Bu da benim üye olmadığımın kanıtıdır."

"KUMPAS OLDUĞUNA İNANMAK İSTEMİYORUM"
Savunmasının sonunda Hakbilen, Ege Ordusu Komutanı Abdullah Recep'i kastederek, "Komutanımın beni kumpasa sokmak için çağırdığına inanmak istemiyorum. Onun emriyle geldim" dedi.
Hakbilen'in savunmasının ardından, kendi avukatı savunma yaptı.
Editör: TE Bilişim