Tatile çıkıp sağlık sorunları ile karşılaşıp sıkıntılı günler geçiren bendeniz, iki aylık süre sonrası sağlıklı yaşama döndüm. Dün acılı yazımı yazdım. Hayat devam ediyor. Sonbaharın güzel günlerini yaşamak için Fikret Taşçı ile gittiğim deniz, kum ve güneşin ideal günlerinden yararlandığım Datça’da geçirdiğim tatil günlerimden başlıyorum. İki aylık evde kapanma sürecimin sonlarında Fikret Taşçı aradı “Başkan, oğlum Ömer ile Datça’ya gideceğiz. Hazırlan seni de yanımızda görmek istiyoruz” deyince “Fikret sıkıldım, gelirim” dedim.

Kavurucu sıcakların bittiği okulların açılması ile sahillerdeki kalabalıkların yerini sessiz ve huzurlu bir ortamın aldığı sarı yazının günlerinin başladığı bir günde Fikret Taşçı ile birlikte ilk defa uzun bir yolculuğa çıktık. Kaptanlığımızı Fikret Taşçı’nın oğlu Ömer yaptı. Süratten hoşlanmadığımı bildiği için Ömer Taşçı, yavaş yavaş Manisa’dan yola çıktık. Üç saati bulan yolculuğumuzun molasını Marmaris girişinde verdik. Botanik bahçesinde bekleyen geçmişte Marmaris’te mola verdiğim mekanda kahvaltı yaptılar Fikret Taşçı ve oğlu Ömer, ben de kıyısından ucundan kendilerine eşlik ettim. Ayrılırken bir kasa domatesin üzerindeki fiyat gözüme ilişti. “Tarla domatesinin kilosu 10 TL” diye yazıyordu. Hayat pahalılığının gündemde olduğu günlerde Ömer’e “Fotoğrafımı çek” dedim. Sağolsun çekti. Ülkemizdeki hayat pahalılığının gerçeğiydi. Tarla domatesinin bu mevsimde 10 TL olması. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın “Hayat pahalılığının farkındayım. Çözeceğiz” demesinin çalışmalarının sonuçlarını bir vatandaş olarak sabırla bekliyorum.

SONBAHARDA DATÇA

Yıllar önce Marmaris’ten bir kez Datça’ya gitmiştim. Dar yollarından gidip döndükten sonra Datça’ya gitmedim. Marmaris’ten Datça yoluna girdiğimizde yolların genişletildiğini gördüm ve Datça’ya vardık. Sahile indik. Sonbaharın güzel bir günüydü. Sessiz sakindi. Pırıl pırıl denizinde tek tük denize girenleri gördüm. Fikret Taşçı’nın iş görüşmesi yapacağı Talih Toker bizi karşıladı. Sahildeki restoranlara doğru yürümeye başladık. Datça’nın emekli ve dar gelirlilerin tatil yapacağı bir ilçe görünümünü hala koruduğunu gördüm. Fikret Taşçı ve oğlu iş görüşmesi yaparken ben sahili baştan başa dolaştım. Denizin dibine kurulan restoranların masalarını gördüm. Her restoranın önünde fiyat listesi vardı. Akşamüstüne kadar plaj olarak kullanılan sahilde gün batımını restoranların kurduğu masalarda seyretmek mümkün. Datça’da ben de sahile kurulan masalara oturdum. Birlikte deniz ürünlerini yemeye başladım. Eve kapanmanın verdiği sıkıntılı günleri Fikret Taşçı ile Datça’da üzerimden atmaya çalıştım. Datça’da sayısız alternatif koy var. Palamut bükü bunlardan biri. Arkasında Gerence Akvaryum koyu var. Datça’ya gidip Knidas Antik Kentini gezmenizi tavsiye ederim. Gün batımını burada seyretmek insanın ruhunu gençleştiriyor. İyileşip çıktığım ilk gezim olan Datça’dan memnun döndüm. Fikret Taşçı ve oğlu Ömer’e teşekkürler.