Agu magu, bir elde biberon, diğerinde ağız bezi, çuk çukların arasında ağızdan sızarak dökülenler yol bulurken guguya anne telaş, hemen diğer eldeki bez yetişir. “Aman kızım ara ver biraz, çocuk nefes alsın.”


 

“Öföröz köförez bahçeye geldi kel höröz” sokak camının kenarında türlü oyunlar ile yedirilen yemeklerin zamanına gelinmiş, gelinmiş ama babaanne köföröz möföröz horoz moroz derken o kendi dalgasında, camdan dışarı atacak kendini, bir telaş bir sözde heyecan, hele bi köpek geçmeye görsün dönüp dönüp yarım ağızla babaannesine anlatmalar aslında zaman kazanıyor hergele, oyalıyor, acaba pes eder de bırakır mı yemek yedirmeyi babaanne. Kaç çocuk geçmiş elden palavraya numaraya pabuç mu bırakır babaanne, kel horoz bahçeye bi türlü gelmez ama yemek illaki biter.


 

“Daha dün yedik ben yemiyorum yaa.” “Öyle mi yarın akşam yine aynı yemek var.”


 

32 derler kimse bunu saymamıştır, 40 yaşında diş çıkar yirmili derler adına eeee hani 32’iydi. O gülünce. İnci gibi dizilmişlerdir o kadar bellidir ki dudaklar kapanmaz ama gerçek galiba diye düşünürken, dizi oyuncusuysa pekiştirir dişçinin ustalığını.


 

Gazoz kapağı, şarap mantarı, açacağıdır, çocuklukta kavga aleti, kardeşi kıskanma alameti. Hele bir de gaza gelmeye gör ısırılan halatla araba çekenler bile var..


 

Ağıza atılan lokma bir iki döndü mü içeride feleği şaşar iyi mi, un ufak olmuştur tünelin ucundan yutkunmaya bakar, dolambaçlı yoldan gider ama adres hiç şaşmaz.


 

Adres hiç şaşmaz ama gideceği yol uzamıştır. İki döndürme zamanları geçmiş döndür döndür karşına dikilir, atraksiyon devridir, bu defa sola yaslarsın olmadı büyük yutkunursun boynun uzar, adrese eve teslim iadeli taahhütlü gider.


 

En dipte bir tane kalmıştır o tarafa gönderirsin. Yılların eskitemediği çürütemediği dost üstteki tekle bir olur, adı azıdır bunların, azıtırlar işi ama öğütmeyi başarırlar, bitirirler işlerini.


 

Lokma evrilip çevrilmekten büyür, yorulmuştur çeneler, orada bir diş var benim dişim. Elbette senin, Hani agular, tafralar yemem demeler, lop lop atarken lokmaları iyiydi. Çocuk gibi şımarır oğlum niye yavaş yiyorsun? Tadını çıkarıyorum çok lezzetliymiş de ondan derken oradaki dişe pas vermiyordun, oldun mu mum.


 

Vay vay vay. Toplanır bütün organlar beyin kurguladığından, dil söylediğinden pişman. Son pişmanlık fayda vermez. Mide boş, kaslar gevşemiş, halden anlamaz hadsiz halsizlik belli eder kendini. Çorbayla öğün mü geçer? Ekmek doğrasan ne fayda?


 

Yaaa, diş deyip geçmeyin. Hele o arkada kadirşinas dost var ya bir tek onunla değil hepsinle dost olun.


 

Her sabah vazife yapar gibi fırt fırt bir sağa bir sola, ağıza su alıp tusunami dalgalarla çalkala, sırıt, idare eder deyip baktığın dizilmişler zaman gelir onlar da seni idare etmeye başlarlar. İpleri ele geçirdiklerinde bir daha bırakmazlar.


 

Bir anda iki uyuşturucu iğne ile dört diş çekilir dişçi kerpeteni sen kendini sıkarsın. Bakamazsın arkalarından çocukluğunda dama atılırdı şimdi çöpe.


 

Bugün üçüncü gün şafak sayıyorum. Bir ay dedi üstat, kabulden başka ne denir. Bir ayı geçerse her öğün çorbalar senden.