Sahurda taze nane yendiğinde açlığa, salatalık yendiğinde de susuzluğa iyi geleceğini anlatan Eryılmaz, iftarda da çorbanın ardından 15 dakikalık bir mola verilmesinin sağlık açısından faydalı olacağını belirtti.
11 ayın sultanı Ramazan ayının bu yıl da en uzun gündüzlerin yaşandığı mayıs-haziran aylarına denk gelmesi nedeniyle yaklaşık 17 saat aç ve susuz Kalınmasının fizyolojik etkilerini en aza indirmek için beslenme önerilerinde bulunan Diyetisyen Sevgi Gökçen Erkün Eryılmaz, hem sahur hem de iftarda neler yenilmesi ve nelerin yenmemesi gerektiğini anlattı.

“YEŞİLLİKLER EKSİK EDİLMEMELİ”
Domates, salatalık ve yeşillikleri sahur sofralarından eksik etmemek gerektiğini ve muhakkak tüketmek gerektiğinin altını çizen Eryılmaz, “Yeşilliklerden kastımız nane, dereotu. Bunları özellikle soframıza koyuyoruz. Nane uzun süre tok kalmamıza yardımcı olacak. Salatalık aynı şekilde uzun süre susuzluğumuza iyi gelecek. Dereotu da bağırsaklarımızı çalıştıracak. Biliyorsunuz uzun süre bir açlığımız var, hiçbir şey yemeyeceğiz, hareketten de yoksun kalacağız. Kabızlık Ramazan boyunca sıkıntı olacak. Badem, ceviz gibi protein ağırlıklı kuruyemişler tok kalmamıza yardımcı olacak. Sahurda onlardan da ufak ufak atıştırılabilir. Sahurda kesinlikle simit, poğaça tercih etmeyin. Beyaz un olduğu için uzun süre tok kalmanıza yardımcı olmayacak. Onun yerine tam buğdayla çavdar ekmeği tercih etmek gerekiyor. Beyaz unları, simidi, pideyi iftara alabilirsiniz belirli ölçülerde kilonuzu korumak istiyorsanız. Bağırsak problemlerinin oluşmaması için sahurda bir porsiyon meyve tercih edilebilir. Bu tercihi kuru kayısıdan, kuru incirden, erik yada kirazdan yana kullanabiliriz” dedi.

“ÇORBA SONRASI 15 DAKİKALIK MOLA VERİLMELİ”
İftardaki en büyük problemin ise çok fazla su tüketimi olduğuna dikkat çeken Eryılmaz, şunları söyledi:
“Uzun süre susuz kalıyoruz ve direk suyu içip rahatlamaya çalışıyoruz. O içtiğimiz su miktarı bir litreye yakın olacaksa midenize kramplar girecektir. Orucu açarken bir bardak su kullanıyoruz ve ikinci bardak için henüz bekleyeceğiz onayı verdik. Çorbaya geçiyoruz, çorbamız muhakkak olsun çünkü vücuda besini gönderiyorum öncelikle de sıvı besin kaynaklarını gönderiyorum. Bir kase çorbadan sonra bir bardak daha su içiyoruz. Sonra 15 dakika ufak bir mola veriyoruz. Bayanlara bu molada şunu öneriyorum; o 15 dakikalık molada mutfak alanını toparlayın, ufak bir hareketiniz olacak. Ya da namaz kılıyorsanız o 15 dakikada namaz kılmaya çalışın. Hatta çamaşırlarınızı o 15 dakika içinde asabilirsiniz. Hareket olsun da nasıl yapabiliyorsanız, ufak ufak 15 dakikalık bir hareket istiyorum sadece. 15 dakikanın sonunda yeniden yemeğe geçiyoruz. Yemeğinizde ne varsa, et grubu, kuru bakliyat ya da sebzeyi tercih edebilirsiniz. Kızartma ya da kavurmalardan kesinlikle uzak duruyoruz. Bol salatamız var salatamıza biraz zeytinyağı gezdiriyoruz ve akşama yoğurt muhakkak olsun.”

“ETİN YANINDA YOĞURT TÜKETMEYİN”
İftar sofralarında muhakkak yoğurt olmasını tavsiye eden Eryılmaz, kırmızı etin olduğu menülerde ise yoğurdun kullanılmamasını tavsiye ederek, “Ramazan bir ay süreceği için kırmızı etin yanında yoğurt tükettiğinizde kırmızı etin demiriyle kalsiyum birleştiği zaman vücuttan atılacaktır. Bu atılımı engellemek için kırmızı etin yanında yoğurdu muhakkak tüketmiyoruz ve buna dikkat ediyoruz. Ve ekmeğimizi de yine iftarımıza yerleştiriyoruz. Bir Ramazan pidesi 8 dilim ekmeğe denk geliyor. O yüzden tüketim yaparken dikkat etmek gerekiyor. Sıcak sıcak, bol bol yememeye çalışın ve yatmadan iki saat önce bir porsiyon meyve tüketebilirsiniz” dedi.

TATLI ATAKLARINA SÜTLÜ TATLILARLA ÇÖZÜM
Ramazan’da en çok sıkıntı yaşanan konuların başında tatlı atakları geldiğini dile getiren Eryılmaz, “Peki Ramazan boyunca tatlı yemeyecek miyiz? Tabii ki yiyeceğiz ama tatlıları sütlü tatlılar olarak tercih etmeye çalışın. Haftada iki kez ayrı öğünlerde yenilen sütlü tatlılardan bir zarar gelmeyecektir. Bu tatlıyı dondurma yaparsanız çok çok daha iyi olacaktır. Hem sıcak yaz aylarında serinlemiş de olacaksınız” şeklinde konuştu.

KİMLER ORUÇ TUTMAMALI
Bazı özel durumların ve rahatsızlıkların oruç tutmaya engel olduğunu kaydeden Eryılmaz, bu kişilerin neden oruç tutmaması gerektiğini de şöyle açıkladı:
“Oruç tutmaması gereken bir kitlemiz var. Bu kitle her ne kadar ibadetini yapmak istiyor olsa da işin içinde sağlık varsa o dönem içerisinde oruç tutmaması gerekiyor. Şeker hastaları, doktor kontrolünde olan tansiyon hastaları ya da kardiyolojinin kontrolünde olan kalp hastaları bunlar muhakkak hekimlerine başvurması gerekiyor. Hamilelerin gün içinde alması gereken bir enerji miktarı olduğu için Ramazan ayı boyunca oruç tutarlarsa o enerji miktarını tam karşılayamayacaklardır ve bebeği de bir ay boyunca verimli bir şekilde besleyemeyebilirler. O yüzden hamilelerin de bu süre içerisinde oruç tutmaması gerekiyor. Aynı şekilde emziren annelerin de oruç tutmasını istemiyoruz. Uzun süre susuz kalacağınız için ve sütünüzün artması için suya ihtiyacınız var. O suyu bebekten mahrum etmemek için bir ay bir mola vermeniz gerekiyor.”
Editör: TE Bilişim