İlk defa 1966'da milli takıma girdiğini dile getiren Erdoğan Karagöz Avrupa, Balkan ülkeleri ve Türkiye'de yapılan şampiyonlara katıldığını belirtti. 1968 yılında antrenörlüğe başladığını ifade eden Karagöz, "Hem antrenörlük hem de sporculuk yapıyordum. Bugüne kadar 32 milli sporcu yetiştirdim. Bu sporu sürdürecek kimse yoktu. Ben de bırakırsam bu spor biter diye düşündüm. Uzun yıllar bir yardımcı bekledim" dedi.
Kendisi ve sporcularının kazandığı 100'den fazla kupayı sergileyen Karagöz, "Bu spor bana yaşama hırsı veriyor, dinç tutuyor. Her gün buraya geliyorum. Gençlerin atıcılık sporuna olan ilgisi oldukça fazla, bu da beni sevindiriyor" diye konuştu.
"BURADA HASTALIĞIMI UNUTUYORUM"
Parkinson hastalığıyla 7 yıldan bu yana mücadele ettiğini kaydeden Karagöz, şöyle devam etti:
"Bu iş bende tutku haline geldi. Bu sporu en uzun süre yürüten ve en yaşlı sporcu benim. Ben buraya geldiğim zaman kendimi iyi hissediyorum. 15-16 yaşındaki çocuklarla birlikte olduğum, onlara bir şey öğrettiğim zaman onların yaşına iniyorum. Kendi hastalığımı, rahatsızlığımı, sıkıntılarımı unutuyorum. Parkinson hastalığımı bile hissetmiyorum. Burası bana iyi geliyor. İlerlemiş yaşım benim yeni şampiyonlar yetiştirmeme engel değil."
Atıcılık dışında dağcılık ve kayakla da ilgilendiğini anlatan Karagöz, Manisa Tarzanı ile birlikte Hakkari'deki Cilo Dağı'na tırmandıklarından bahsetti. Karagöz, hayatının her alanında sporun olduğunu belirterek, ölünceye kadar şampiyonlar yetiştirmek istediğini söyledi.
Editör: TE Bilişim