Otizmli çocuk sahibi anneler, Anneler Günü öncesinde duygularını anlattı. Çoğu, otizmli çocuğunu topluma kazandırmak için tek başına mücadele verirken, şanslı olanlarınaise eşleri destek oldu. Otizmli 26 yaşındaki İsa Yusuf'un annesi Kezban Yavaşan, 7 yaşındaki çocuğunun bugüne kadar kendisine hiç "Anne" demediğini ve bu yüzden çok üzgün olduğunu söyledi. Yaşadıklarını anlatan Yavaşan, "Anne sözü benim için bir özlem, büyük bir hasret. Rüyalarıma giriyor. Rüyamda benimle konuştuğunu ve 'anne' dediğini görüyorum" dedi.
'BANA 'ANNE' DEMESİNİ ÇOK İSTERİM'
19 yaşında otizmli çocuk annesi 46 yaşındaki Halime Çeltikda, çocuğunun düzelmesini umut ettiklerini, ancak hayallerinin gerçek olmadığını söyledi. Çeltik şunları anlattı:
"İlk başlarda hiç yürümüyordu, fizik tedaviyle yürümeye başladı. Anneler Günü geldiğinde bana 'anne' demesini çok isterim. Ben 'Anneler günün kutlu olsun' sözünü hiç duymadım. Bizler o günü hiç yaşamadık, bilmiyoruz. Okullar açıldığında üzüntüden şehri terk ediyoruz. Çocuğumun yaşıtları üniversiteye hazırlanıyor. Anlatamadığımız, söyleyemediğimiz çok şey var. Her şeyi içimizde yaşıyoruz."
TEK BAŞINA MÜCADELE EDİYOR
Otizmli çocuk annesi 40 yaşındaki Nilüfer Şenol da, oğlu 10 yaşındaki Yakup'la yaşadıklarını anlattı. Eşinden destek görmediğini dile getiren Şenol, otizmli çocuğu ve hayatla tek başına mücadele ettiğini belirterek, "Bizim için ağır bir yüktü. Ailemiz çatırdadı. Babalar bu yükü kaldıramıyor. Oğlum sürekli kendine vuruyor. Bana vurduğunda bile canımı çok yakıyor. Onun kendine vurması benim içimi acıtıyor. Ben öldükten sonra hayatına devam edebilmesini istiyorum" diye konuştu.
OTİZMİ ÖĞRENİNCE BİR GECEDE HASTA OLMUŞ
Otizmli çocuk sahibi anne Şimşek Çekim ise sabrı ve eşinin desteğiyle otizmi dize getirdiğini belirtti. Ağır otizmli oğlu 16 yaşındaki Mustafa Çağrı Çekim'le sürekli ilgilenip eğitim veren anne Şimşek Çekim, normal bir lisede okuyarak yüzmede şampiyonluklar kazanan bir çocuk yetiştirdi. 4 çocuk annesi 45 yaşındaki Şimşek Çekim yaşadıklarını şöyle anlattı: "Çocuğumun otizmli olduğunu öğrendiğimde o üzüntüyle birlikte bir gecede MS hastalığına yakalandım. Sabah uyandığımda gözümün biri görmüyordu. Ama ben şanslıydım, eşimle birlikte 3 yaşından itibaren oğlumuza özel eğitim programı uygulamaya başladık. 7 yaşında akranlarıyla birlikte bizim çabamızla okumaya başladı. Ben onunla birlikte derslere girdim. Evimizi de okula çevirdik."
Şimdi liseye giden otizmli oğlunu topluma kazandırdıklarını söyleyen Şimşek Çekim, toplumun önyargısından dolayı zor zamanlar yaşadıklarını, oğlunun dersleri iyi olduğu için diğer velilerin çocuklarına 'şu deli kadar olamadın' dediklerini söyledi.
'ANNE OLARAK HEP KENDİMİ SUÇLADIM'
Yaşadıklarını gözyaşları ile anlatan 45 yaşındaki Nurgül İnci, 23 yaşında olan kızı Tuba'nın otizmli olduğunu 1 yaşında öğrendiklerini söyledi. Doktorların kızının çok ağır otizmli olmadığını, iyi bir eğitimle topluma karışabileceğini söylediklerini belirten Nurgül İnci, maddi sorunlar ve otizmlilere yönelik okulların olmaması nedeniyleTuba'ya eğitim aldıramadıklarını ifade etti. Anne olarak kendisini suçladığını anlatan İnci, "Kendime hep 'neden ben' diye sordum. Çok ağladım. '7 yaşına kadar konuşur' diye umut ettim. Ama ondan sonra anladım ki, benim çocuğum hiçbir zaman normal yaşıtları gibi olmayacak. Diğer çocuklar okula başladıklarında çok ağladım" diye konuştu.
ANNELER TEK BAŞINA MÜCADELE EDİYOR
Manisa Otizm Derneği Başkanı olan 2 çocuk annesi Arife Güngör, otizmli çocuk sahibi ailelerin yüzde 90'ının parçalanmış aile olduğunu belirterek, babaların büyük bir kısmının engelli çocuğu kabullenemediğini söyledi. Annelerin hem otizmli çocuklar, hem de hayatla tek başlarına mücadele ettiğini dile getiren Güngör şunları söyledi: "22 yaşındaki kızım Hilal otizmli. Eşimiz ha var ha yok. Otizmli çocuk annelerinin çoğu da eşinden boşanmış. Engelli çocuk babası olma yükünü kabul edemiyorlar. Benim çocuğum 22 yaşında, babası hala kabullenemedi. Daha bir kere elinden tutup tek başına baba ve kız sokağa çıkmamıştır. Otistik çocuk sahibi ailelerin yüzde 90'ında baba aileyi yalnız bırakıyor. Anne tüm yükü tek başına kaldırıyor. Çoğu da depresyona giriyor. Evliyken bile ilgilenmeyen babalar, boşandıktan sonra maddi ve manevi anlamda da destek olmuyor. Anne tek başına hem hayatla, hem çocuğuyla, hem de ekonomik olarak mücadele veriyor. Çok nadir olarak çocuğunun her şeyiyle ilgilenen, bütün sorumluluklarını yerine getiren babalar var. Onlar annelere büyük destek oluyorlar."
Editör: TE Bilişim