Burhan AKDEMİR

Kahramanmaraş merkezli depremler, büyük yıkımlara, on binlerce can kaybına yol açarken, yüz binlerce insan da bölgeden göç etmek zorunda kaldı. Saniyeler süren depremin yaraları, belki aylarca, belki yıllarca hiç kabuk bağlamayacak. Öyle ki sadece depremi yaşayanlar değil, ülke olarak bütün herkesin psikolojisi bozuldu.

Pagem Psikolojik Danşmanlık’tan Psikolog Yavuz Eleman Manisalılara hem deprem bölgesinden gelenlere nasıl davranılması gerektiği, hem de Manisa halkının psikolojilerini nasıl iyileştirecekleri konusunda tavsiyelerde bulundu.

DEPREM BÖLGESİNDEN GELEN ÇOCUKLARA NASIL DAVRANILMALI?

Kahramanmaraş’ta yaşanan depremler sonrasında Manisa’ya gelen ailelerin çocuklarının kentteki okullara yerleştirildiğini anımsatan Psikolog Yavuz Eleman, bölgeden gelen çocukların ilk etapta sosyal bağlara ihtiyaç duyduğuna dikkat çekti.

Manisalı ailelerin, çocuklarına depremzede çocukların hayatlarını rutine döndüğünü hissettirmeleri çağrısında bulunan Eleman, şöyle konuştu: “Çocukları tembihlemek diğerlerini ötekileştirmek olur. Bu çocuklar kendi gerçeklikleri neyse bunu yaşamalılar. Çocuklara arkadaşlık unsurları tekrar hatırlatılabilir. Ayrıca bir muamele görmelerini sağlamak çok doğru değil. Çünkü bu, depremde etkilenmemiş ya da sadece haberlerle etkilenmiş olan çocukların zihninde, iyi davranılması gereken acınası bir hale dönüştürür. Çocuklar da bunu regüle edemezlerse, telkinler kaş yapayım derken göz çıkartır. Bunun için arkadaşlık gereklilikleri hatırlatılabilir. Yeni arkadaşları geldi. Onlarla da nezaket çerçevesinde iletişimde olabilecekleri hatırlatılırsa iyi olur. Ama onlara şöyle davranmayalım ki travmatize olmasınlar demek doğru değil. Travmatize etmemeye çalışırken travmatize etmeyelim çocukları düşüncesindeyim. Kendi kanaatim bu yönde.”

EĞİTMENLERE NE GÖREVLER DÜŞÜYOR?

Deprem bölgesinden gelen çocukların, bulundukları yere hızlı adapte olabilmeleri adına eğitimcilere de görevler düştüğünü hatırlatan Eleman, “Eğitmenler bu noktada sosyal bağları güçlendirmek için ciddi rol alabilirler. Eğitmenler ne yapabilir? Direkt olarak dersten ziyade sosyal etkinlikler işlenmeli. Çok daha mantıklı olur. Çünkü bu çocukların şu anda sosyal bağlara ihtiyacı var. Hayatlarının rutine döndüğünü bilmeye ihtiyaçları var. Kabul gördüklerini, öteki olmadıklarını bilmeye ihtiyaçları var. Çünkü bu çocuklar deprem yaşadılar. Depremin akabinde yaşadıkları, çocuk için travmatik olan şey bir göç. Deprem travmasının içinde bir de göçü yaşıyor. Onun için sadece ötekileştirilmemeleri adına davranılabilir.” diye konuştu.

“AİLELER KENDİ RUTİNLERİNE DÖNMELİ”

Konu hakkında velilere de tavsiyelerde bulunan Eleman, şöyle konuştu: “Kendi rutinlerine dönmelerini tavsiye ediyoruz. Ama kendi rutinlerine dönmek hiçbir şey olmamış gibi hayatlarına dönmek ve bu gerçeklikten aykırı durmak değil. Bu gerçeği kendileri ve çocuklarının da yaşamalarını tavsiye ediyoruz. Kimisi bunu çocuklardan saklamaya çalışıyor. Onların maruz kalmasını istemiyor. Çocukları maruz bırakmamaya çalışmak, onları gerçeklik algısının dışında büyütmeye bırakmak demektir. Bu kez de çocuk ileriki yaşlarında ama toplum olarak, ama bireysel olarak bir sorunla baş başa kaldığında sorun çözme becerilerini güçlendiremiyor hale gelir. Onun için bu gerçekliğin çocuklardan da saklanmaması gerekir. Bu gerçeklikle büyüsünler ki yetişkin hayatlarında bir şekilde yer verebilsinler. Bunun bilincinde yaşayabilsinler.”

“İZOLE OLMUŞ YALNIZ BİREYLER OLARAK GÖRMEK YERİNE…”

Bugünün çocuklarının yarın büyüyüp birer meslek sahibi olacaklarını hatırlatan Elemen, “Bu çocuklar büyüdüğünde müteahhit, mühendis, demirci olacak. Bir evde barınacaklar en azından. Nasıl evlerde barınmaları gerektiğini bu gerçekliği göre göre öğrenecekler. Bu çocuklar yarın bir gün büyüyüp ev satın alacaklar. Hangi evleri aramaları gerektiğini bu şekilde öğrenecekler. Toplum olma bilincine de bu şekilde ulaşacaklar. Diğer bütün kampanyaları, ebeveynlerinin yardım kolisi hazırlamalarını görecekler ki kendilerini toplumsala anlamda güvende hissedecekler. İzole olmuş yalnız bireyler olarak görmek yerine, sorunlarına çözüm üretebilen, gerçeği yaşayabilen, aynı zamanda toplum olarak da o birliği beraberliği görebilen çocuklar olarak yetişmeleri gerekiyor.” dedi.

“BİR ÇARE ÜRETMEYE ÇALIŞMAK SUÇLULUK DUYGUSUNU EN AZA İNDİRGER”

Depremin ardından toplumsal bir travmanın yaşandığını dile getiren Psikolog Yavuz Eleman, Manisalıların da bu durumdan etkilendiğini, doğrudan doğruya sarsıntıya maruz kalınmasa bile travmanın oluşmasının normal olduğunu ifade etti.

Eleman, sözlerine şöyle devam etti: “Aynı zamanda bir şey yapamamanın çaresizliğini, ya da bir başkasına empati duymanın, biz sıcakta yatarken soğukta yatan birinin suçluluğunu duyuyoruz. Bu davranış bize insan olduğumuzu hatırlatır. Bu duygumuzu bizim hayatımızı etkilemeyecek şekilde hissetmemiz çok doğaldır. Çünkü diğerinin acısını hissedebilmektir insan olabilmek. Yetişkinlerde bu gerçekliği bilerek devam etmeleri gerekiyor. Bir çare üretmeye çalışmak suçluluk duygusunu en aza indirger. Ulusal yası unutmaksızın iş hayatlarına, ev hayatlarına devam etmelerini tavsiye edebilirim. Yas tedavi edici bir süreçtir. Tutulmamış yaslar, yok sayılmış olan acılar ve yaslar ama bedensel olarak ama zihinsel olarak insanın hayatında yarın bir gün problemler olarak karşısına çıkar. Üzüntülerini yaşamalarını, duygularını etrafındaki sevdiği insanlarla paylaşmalarını öneririz ki bu tekrar bağları güçlendirsin. Sürekli haber takip etmek, sosyal medyayı, haber kanallarını kapatmayıp, ne olduğunu takip etmek ağır bir travma yüküne sebep olur. bu yükü almamalarını tavsiye ederiz. Ama bu acıyı da yaşayıp neyle karşı karşıya olduğumuzu bilelim. Rutine dönmek demek lay lay lom değil. Duygu başka bir şeydir, hayatın rutinlerinde yapmamız gereken başka bir şeydir. İşimize döndük diye orada tekno müzik açmak zorunda değiliz. Üzgün bir şekilde de çalışabiliriz. Kendi hayatımızda bireysel önlemlerimizi alarak üzüntümüzü yaşayabiliriz. Evimizde yaşam üçgeni oluşturarak, binamızın kontrollerini yaptırarak, ev alacaksak buna göre bir ev almaya çalışarak, çocuklarımızı ona göre yetiştirmeye çalışarak gerçeğe rağmen bir şey yapabiliyor olmak bu üzüntümüzü zamanla yaşayışımızın işlevselliğini bozmayacak seviyeye çekebiliriz.”

“GÖREV BAŞINDAYIZ”

Depremin ilk günlerinde bireysel olarak bölgeye gittiğini ve orada çalışmalar gerçekleştirdiğini ifade eden Eleman, Pagem olarak da çalışmalarını devam edeceklerini kaydetti. Eleman, konu hakkında şunları aktardı: “Manisa’ya deprem sonrası gelen vatandaşlarımız var. Bir yandan kendi ekibimle birlikte onların psikolojik destek almasına çalışıyorum. Bir yandan da bölgede çalışmalara devam ediyorum. Doğal afet, yangın gibi durumlarda kendim şahsi olarak o bölgeye gidiyorum. Bir haftadır deprem bölgesindeydim. Psikologlardan oluşan travma iyileştirme grubumuz var. Onlarla beraberdik. PAGEM olarak da depremzedelere destek vermek için program hazırlıyoruz. Çünkü çok fazla arıyorlar. Bölgeden 20 ailelik bir depremzede grubu getiren iş insanımız var. Onların psikolojik olarak sağaltımlarını sağlamak adına çalışıyoruz.”

Editör: Onur Yılmaz