Demir bir yumruğun; tüm benliğiniz üzerinde etkin olduğunu, tarihiniz ve geleceğinize karar verdiğini, alışılagelmiş tüm normları değiştirdiğini hayal edin.
Tamamen düşünce sınırlarının dışında bulunan bir ideolojinin kollarına itildiğinizde ve artık karar vermek zorunda kalmadığınızda daha rahat hissetmez misiniz?
Ne istediğinizin, ne hissettiğinizin önemi olmasa, tüm karşıtlarınız da bu vaziyete sokulsa, düşünceleriniz bir antisi olmayacak şekilde yeniden biçimlendirilse ve düşünmeme özgürlüğüne kavuşsanız...
Barınma, beslenme ve üreme gibi temel ihtiyaçları karşılayabilecek kabiliyette olmanın dışında tüm zincirlerden kurtulsanız...
Evreni merak etmek, sırlı soruları cevaplamaya çalışmak, ileriye gitmek, siyasal savaş vermek gibi bütün dertlerden arınmak kolay olmaz mı?
Otoriter bir rejim tarafından global bir seçim sunulsaydı bugün birçok insanın düşüncelerinden arınma mutluluğunu(!) bu yöntemi seçeceğinden emin olmakla beraber söz konusu sunumun, çok tanıdık kılıflar altında servis edileceğini de düşünüyorum.
‘Olmaz öyle şey!’ denilecek bir konu değil maalesef.
İmparatorluklar da hiç bitmeyecek sanıyorduk. Ulus devletlerin tarihe karışacağı bir gün de gelebilir. Belki küresel şirketler belki yeni tarz güç odakları...
Tarihin sistematik bir şekilde yeniden yazıldığını, dillerin değiştirildiğini, güç kullanımıyla geleneklerin dile getirilemediği bir toplumu ve otorite tarafından yeniden üretilen söylemlerin toplum tarafından benimsenmeye başlandığı bir dönemi gözde canlandırmak çok zor değil
Serin bir 5 Nisan 1984 günü beceriksiz parmaklarıyla mürekkep tutan Winston Smith gibi hisseden var mıdır bu günlerde bilmiyorum.
Bu distopya asla gerçeğe bürünmeyecek de değil.
Bu nedenle her zaman tetikte, uyanık olmak zorundayız.
Devletler de, hükümetler de öyle olmak zorunda.