Çevremizden öğrendiklerimiz olarak değerlendirdiğimizde aile, arkadaşlar, sevdiklerimiz hatta sevmediklerimiz, gördüklerimiz ve dolaylı da olsa etkilendiğimiz hemen hemen her şeyi dahil edebilmekteyiz.

Geçmiş yıllardaki olaylar, kişiler ve durumları bile dahil edebilmekteyiz. Kişi yaşamına ve gelişimine bir şekilde etki eden çokça faktör söyleyebiliriz. Bugün biraz daha belirgin olan yakın çevremizin bizlere olan etkilerine farklı bir bakış açısından bakacağız.

Yakın çevremizde özellikle bebeklik ve çocukluk dönemlerinde daha da yoğun olduğunu gözlemlediğimiz ‘’annesine benziyor, babasına benziyor, halasına, teyzesine benziyor.’’ Gibi söylemler çokça duyarız ya da söyleme ihtiyacı hissedilir. Bu benzetmeler daha çok fiziksel benzetmeler de olsa ilerleyen yaşlarda daha çok davranışsal ve tutumsal olarak da gerçekleşebilmektedir. Hiç sorguladınız mı veya en çok hangi yakınınızla benzeştiğinizi söylendi? Biraz düşündüğünüzde hangi açıdan ve hangi konularda hangi yakınlarınıza benzer davranışlar sergiliyorsunuz?

Yoğunluk olarak tümüyle bir kişiye çok benziyor da olabilirsiniz, birden fazla kişiye farklı konularda da benzeşim sağlıyor olabilirsiniz. Peki kişi bu şekilde benzeşimi nasıl sağlıyor veya ne zaman yaşıyor?

Bebeklikten itibaren yaşama dair tecrübe ve keşifler sergilerken yaşamın ilk dönemlerinde öğrenmeler fazlasıyla gerçekleşmektedir. Öğrenmeler de genetik aktarım veya bakım veren etkileriyle birlikte düşünürsek en yakınlarımızın davranışlarını, tutumlarını gözlemleyerek ve kendi deneyimlerimize katarak sağlamaktayız. Yani bakıldığında yaşama dair davranış örüntülerimize yakın çevremizin etkisi azımsanmayacak kadar etkilidir.

Çevremizin bu kadar etkili olduğunu veya davranışların gözlemler sonucu da geliştiğine örnek olarak geçmiş yıllarda yapılan deney çalışmalarından bir tanesini örnek verecek olursak:

- Küçük Albert Deneyi: 1920 yılında yapılan bu deneyle Watson ve asistanı, koşullanma sayesinde korku tepkisinin öğretilebileceğini kanıtlamışlardır

Albert, 8 aylık erkek bir çocuktur. Albert, deney sürecinden önce beyaz fareleri gördüğünde hiçbir korkma tepkisi vermemiştir. Deneyin başlangıcında Albert’e beyaz bir fare gösteriliyor ve bu gösterilme aşamasında bir yandan da demir parmaklara vurularak ses çıkartılıyor. Albert’in fareyi gördüğü an çıkarılan bu şiddetli ses, onda korku tepkisini ortaya çıkarmıştır. Albert, bu aşamadan itibaren beyaz farelerden korkmaya başlıyor. Bir süre sonra Albert sadece beyaz farelerden değil, beyaz olan benzer uyarıcılara karşı da korku tepkisini genelleştirmiştir.

Watson, bu deney ile Küçük Albert’te bir korku tepkisini ortaya çıkartmış, yani ona beyaz şeylerden korkmasını öğretmiştir de denilebilir. Bir başka ifadeyle davranış değişikliği sağlanmıştır.

Tam da bu deneyde olduğu gibi çokça davranış örüntüleri özellikle küçük yaşlardan itibaren öğretilebilmektedir. Bu açıdan düşündüğümüzde anne ve babamızın özellikle sergilediği davranışları veya tutumları bizler de öğrenmiş olabilir miyiz?

Yaşamadan örnekler verecek olursak;

-Kalabalıktan veya sosyal ortamlardan uzak duran ebeveynin; sosyal anksiyete yaşama düzeyi yüksek bir çocuğa sahip olması,

-Kediden veya köpeklerden korkan bir ebeveynin; hayvanlara karşı uzak mesafede duran ve daha az etkileşim kuran bir çocuğa sahip olması,

-Sürekli olarak öz bakım süreçlerini yerine getiren, sorumluluk sahibi ve kitap okuyan ebeveynin; kitap okumayı seven, sorumluluk sahibi ve özgüven anlamında sağlıklı düzeyde olan bir çocuğa sahip olması,

-Kendisine ve çevresine sevgi ve değer veren bir ebeveynin; ailesine, arkadaşlarına ve çevresine karşın yardımsever ve ilişkilerinin daha sağlıklı olan bir çocuğa sahip olması örnek verilebilir.

Tüm bahsedilenlerin ışığında aktarılmak istenen ve farkında olunması istenilen konu: bir çocuğun veya bebeğin gelişiminde aile ve çevre faktörleri çokça önemlidir. Bahsedilen örneklerin yüzde yüz gerçek olması zorunluluğunun olmadığı gerçeğiyle birlikte küçük detayların bile kişinin yaşamına olan etkisine dikkat çekmek isterim. ‘’Doğuştan böyle olacağı belliydi, onun genlerinde bu var zaten, her şey doğmadan önce bellidir.’’ Gibi söylemler aile ve çevrenin etkilerinin yok sayılması varsayımını ortaya çıkarmamalıdır. Çevre ve aile olarak kişi gelişimine çokça etkimiz vardır. Neleri etkilediğimizi ve etkileyebileceğimizin farkında olabiliriz. Dikkat edelim ki bizleri gözlemleyen ve bizlerden çokça şey öğrenen bir çift göz görebiliriz.

Yaşamlarınıza küçük de olsa ışık olması ve farkındalık sağlaması dileğimle keyifli okumalar.