Cüce,

Kısa idi ŞUBAT

4 Senede bir uzasa da

29' der 30 demezdi!

Sordular neden kısasın?

Bir önce bahara kavuşmak için!

Kaç gün,

Kaç hafta,

Kaç ay,

İnsanlar bahara kavuşmak için

Özlem çekiyor, biliyor musunuz?

Diye sordu Şubat!

Ne denir doğru söze?

Hangimiz özlemedi Papatya'yı

Gelinlik giymiş badem ağaçlarını.

Gördün mü utangaçlıktan pembe pembe

Açan " Yörük kızını?"

Kim sokmadı gülün içine

Burnunu?

elbette

Gül, her daim bahar kokar!

Deli eder,

 İnsanın kanını kaynatır çiçek açan ağaç.

Böyle havalarda çocuklaşır,

Aşık olur insan.

Ciddi adam işi değildir aşk.

Çocuksu ruhu olmalıdır.

Durduğu yerde, “SEVİYORUM” diye tutturmalıdır!

Böyle havalarda fikrinin

İnce gülü açtı,

Evkaftaki memuriyetinden

İstifa etti, Orhan Veli.

Ve unutulmaz şiirini karaladı hafızalarımıza.

"Böyle havada istifa ettim

Evkaftaki memuriyetimden.

Tütüne böyle havada alıştım,

Böyle havada aşık oldum;

Eve ekmekle tuz götürmeyi

Böyle havalarda unuttum;

Şiir yazma hastalığım

Hep böyle havalarda nüksetti;

Beni bu güzel havalar mahvetti.”

Kıştan çıkmış bedenler

Kalıbına sığmaz. Tutana aşk olsun.

Akıl baştan firarda,

Ruhu Anka kuşunun kanatlarında.

Güneş çarpmasına benzemez

Bahar çarpması.

Pembe düşler,

Pembe gözlükler

Yaşam hep pembe çiçek.

Hep mi?

Hep çiçek, hep böcek!

Havada bahar kokusu var!

Ne yastık altında altın.

Ne KDV,

Ne Nebatinin Ortodoks ekonomisi.

Ne elektriğin çarpması,

Ne suyun boğması.

Ne de Mart’ın kazma yürek yaktırması.

Bir an evvel kırlara kendimi atasım,

Çimlerde yuvarlanasım var

Ses kes nöbet dinle arkadaş!

Tabiat uyanıyor!

Bakın!

Start vermeye hazır badem ağaçları

Önce davranabilir kır çiçekleri.

Uçmaya hazırlayın ruhlarınızı,

Cüce değil

Baharı müjdeleyen, Yücedir Şubat!