Dünya Amerika ile Suudi Arabistan arasında garip ilişkileri çözmeye çalıştığı sırada 2 Ekim tarihinde muhalif suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın ülkesinin İstanbul başkonsolosluğuna girmesi ile kaybolmasının üzerinden bir hafta geçmesine rağmen ölü veya diri bulunamaması başımızı ağrıtmaya devam ediyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Suudi Başkonsolosluk yetkilileri ‘buradan çıktı’ diyerek kendini kurtaramaz” dedi. Hani derler ya kendi derdimiz kendimize yeter dediğimiz sırada bu olayın Türkiye’de ve İstanbul’da konsolosluk binasında cereyan etmesi tüm dünyanın gözlerinin üzerimize çevrilmesine neden oldu. Her geçen gün gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın konsoloslukta öldürüldükten sonra Suudi uçakları ile cesedi ortadan kaldırıldığı izlenimi ağırlık kazanıyor. Sözcü Gazetesi’nde Soner Yalçın muhalif Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı ile ilgili köşe yazısı çok ilginç geldi bana. Soner Yalçın’a göre Cemal Kaşıkçı suikaste kurban gittiği görüşünde. Yazısını köşeme koyuyorum. Okuyun, yorumlarınızı ona göre yapın.
SUİKAST SEBEBİ
Suudilerin başkonsolosluklarında işledikleri gazeteci Cemal
Kaşıkçı cinayeti, Türkiye'yi zora sokacak görünüyor. “Güvenilmez ülke” imajı
üzerimize yapıştı! (Cemal Kaşıkçı'nın ilk çalıştığı Suudi gazetesi Okaz şu haberi
yaptı: Suudiler için İstanbul güvenli mi?)
Sormak durumundayız:
Suudiler, konsoloslukta cinayet işleyecek kadar gözlerini nasıl kararttı? İstanbul’da tek kurşunla bu cinayeti birilerine rahatlıkla işletemez miydiler? Yapmamış da değiller...
O halde...
Bu suikast örtülü mesajı olmalı değil mi?
Bildiğimiz şu:
Cemal Kaşıkçı, ülkesinden kaçıp Eylül 2017'den itibaren ABD'de yaşamaya
ve Washington Post Gazetesi'nde köşe yazmaya başladı.
Peki, kimdi bu Cemal Kaşıkçı?
Medine'de 13 Ekim 1958'de dünyaya geldi.
ABD'deki Indiana State Universitesi'den 1982'de “işletmeci” olarak mezun
oldu. Çok az süre kitapçılık yaptı.
1985'te gazeteciliğe başladı. İlk gazetesi Suudi gazetesi Okaz oldu; iki yıl çalıştı.
Al Sharg, Al Awsat, Al Majalla, Al Madina gibi 1987'den sonra çeşitli Arap
gazetelerinde, dergilerinde görev yaptı.
1987'de Usame bin Ladin'le söyleşi yapmayı başardı.
1991‐1999 yılları arasında Afganistan, Cezayir, Kuveyt, Sudan gibi ülkelerde
muhabirlik yaptı. Ayrıca….
Bu dönemde; hem Suudi Arabistan istihbarat teşkilatı Al Mukhabarat'a hem
de CIA'ya hizmet ettiği iddia edildi.
1995'te yine Ladin'le röportaj yaptı.
1999‐2003 yılları arasında Suudilerin önde gelen İngiliz gazetesi Arab
News yönetiminde bulundu. Buradan Al Watan'ın yazı işleri müdürlüğüne geçti.
52 gün çalışabildi. İddiaya göre, “dini kurumları eleştirdiği” için kovuldu.
Londra'ya gitti.
1977‐2001 yılları arasında Suudi Arabistan istihbarat kurumu/Al
Mukhabarat başkanlığını yapan Prens Türki al Faysal'ın danışmanı oldu!
NİŞANLISI KİMDİ?
Ne tesadüf:
11 Eylül saldırılarına adı karışan Prens Türki ile Cemal Kaşıkçı’nın Suudi
Arabistan'dan ayrılma tarihleri aynı!
Prens Türki, İrlanda ve ABD elçiliği yaptıktan sonra 2007'de ülkesine döndü.
Ve…
“Adamı” Cemal Kaşıkçı da 2008'de tekrar Al Watan'ın yazı işleri müdürlüğüne getirildi. Kaşıkçı gazeteci mi istihbaratçı mı?
Ancak...
İbrahim el-Almaee’nin 2010 yılında Selefiliği eleştirdiği yazısını yayınladığı için bir kez daha görevden alındı. Kendine göre ise istifa etti.
Bahreyn’e gitti. Al Arab news Channel’a yönetici ve politik yorumcu oldu.
Trump'ı eleştirince atıldı.
Cemal Kaşıkçı'nın, Washington Post makaleleri gösteriyor ki, Suudi
Arabistan'ın Katar'a yönelik politikalarına karşı. Katar politikası konusunda
Türkiye'ye yakındı.
Sık sık Türkiye'ye geldiği biliniyor. Ki en yakın arkadaşı bir dönem AKP'nin dış
işlerinden (şimdi insan haklarından) sorumlu genel başkan yardımcısı Yasin
Aktay! Başına bir şey gelirse aranacak ilk ismin o olduğunu söyledi Türk
nişanlısına!
Nişanlısı Türk vatandaşı olan Hatice Cengiz idi.
Peki… Hatice Cengiz kimdi?
İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nden 2013'te mezun oldu. İstanbul
Sabahattin Zaim Üniversitesi Mezhepler Tarihi Ana Bilim Dalı'ndan
mezhepler konulu Umman saha çalışmasıyla 2017'de master aldı.
Özelde Umman, genelde Körfez ülkeleri üzerine çalışmalarına serbest
araştırmacı olarak devam ediyor. Bu sebeple…
İnsani Yardım Vakfı'nın (İHH) yan kuruluşu İnsani ve Sosyal Araştırmalar
Merkezi (INSAMER) bünyesinde 18 Ocak 2018'de “Mezhepsel Uzlaşmada
Umman Örneği” makalesini yazdı.
Yazıda Suudi Arabistan'ın aşırı mezhepsel politikalarını eleştirdi.
Keza:
11 dilde yayın yapan Dünya Bülteni'nde 13 Temmuz 2018'de Katarlı gazeteci
(Dar Al Arap Medya Grubu'nun CEO'su) Cabir Salem el Harmi ile Katar‐İran
yakınlaşması ve geçen yıl Suudilerin başı çektiği Katar ablukası
üzerine röportaj yaptı.
Röportaj, İran'a zeytin dalı uzatırken Suudileri eleştirdi.
Nişanlılar Suudi Arabistan muhalifliydi!
DEVŞİRİLDİ Mİ?
Peki...
Hatice Cengiz ile Cemal Kaşıkçı nerede-ne zaman tanıştı?
8-11 Mayıs 2018’de düzelenen ve 18 ülkeden 60 gazetecinin katıldığı “Arap Gazeteciler İstanbul Buluşması” olabilir mi? Ki İstanbul Büyükşehir Belediye’sinin organize ettiği, Erdoğan’ın “Zeytin Dağı Barış Ödülleri”ni dağıttığı toplantıya katılan gazetelerin ortak görüşü Katar ablukasına karşı olmalarıydı!
Cemal Kaşıkçı, evlilik işlemleri için neden ABD değil, Türkiye'deki Suudi
konsolosluğuna başvurdu? (Ülkesindeki ilk eşi/ ya da eşleri kimdi?)
Cemal Kaşıkçı muhtemelen Hatice Cengiz nedeniyle son dönemde İstanbul'da
yaşıyordu.
Kuşkusuz, neden kayıp edildiği konusunda doyurucu pek bilgi alamayacağız.
Servis cinayetleri böyledir!
Suudiler, Cemal Kaşıkçı'yı Al Mukhabarat'tan “devşirildiği” için mi yok etti?
Açık mesajları kime:
‐Türkiye'ye mi?
‐Katar'a mı?
Bu konuyu çok tartışacağız.
En önemlisi ise Türkiye'de siyasi cinayetlerde hep ‐FETÖ sayesinde‐ “İran
parmağı” aranırdı. Suudiler'den bugüne kadar hiç şüphenilmedi!
Meğer başkonsoloslukta bile kıtır kıtır adam kesiyorlarmış!