SON DAKİKA
Her sene sonunda bir sürü süslü laflar, aynı temennilerle yeni yıla giriyoruz. Girmesine giriyoruz da, yılı yaşarken ne önünü, ne de arkasını doldurabiliyor muyuz orası meçhul.
Bir yığın hayal kırıklıkları. Topumuz birden ömrümüzden yılları yemekle meşgulüz.
Eskilerin meşhur sözüdür: "bir yılda ne tükettiysen, o yıl da senden onu alıp, gider"!
HEBA ETME KÜLTÜRÜ
İş hayatının muhasebesi yılın sonunda yapılır. Ya yılsonunda yaşamının muhasebesini yapanınız var mı?
Hesaplaşma, muhasebeleştirme kültürünü sadece para üzerine kuran insanlarda huzur ve mutluluğu görmek mümkün mü?
Yaşadığı ortamı sadece kendine yaşam alanı gibi gören, etrafına bırakın faydalı olmayı, aksine zarar veren, kendisini dünyanın merkezinde zeka, çalışkanlık noktasında "en büyük" olduğunu zanneden o kadar çok zavallı var ki.
Çıkarcılık, avanta, haksız kazanç, nüfuz ticareti, tefecilik gibi üstü örtülü gayri ahlaki kavramları bünyesinde barındırıp, ortalıkta güya dürüst havalarda gezinen işadamı, zengin diye dolaşan ciğeri beş para etmez insanlarla aynı havayı solumak içinizi sıkıyor mu?
"Çalıyor, ama çalışıyor, yalan söylüyor ama tüccarlığı, işletmeciliği çok iyi, rüşvet yiyor, ama anında işini görüyor" gibi sözlerle karşısındakini güya akladığını zannedenlere, sizler "kaç paralık insansınız" diyebiliyor muyuz?
2019'A DEVREDEN BAZI SORUNLAR
Manisa sözüm ona büyükşehir.
Şehrimizin üç tane giriş-çıkış noktası var. İzmir, Akhisar ve Turgutlu kavşakları. Zannedersiniz ki köy giriş-çıkışı.
Manisa’nın içinden İzmir’e çıkış kavşağına 45 dakikada zor varırsın, oradan Bornova 15 dakika. İzmir-Alsancak 25 dakika. Anla hali.
Türkiye'nin en kirli çayı(NİF çayı) ve nehri(GEDİZ nehri) Manisa-Akhisar kavşağında başlıyor. 70 km. sonra İzmir körfezinde son buluyor. 50 senedir aynı pislik, aynı iğrençlik. Hiç değişmedi.
Manisa ili tarihinin en kötü yeraltı ve üstü su sorunu ile karşı karşıya. Çözüm yeni baraj yapmakmış! Su vardı da, baraj mı yapmadık!
Alaşehir ve Sarıgöl insanı ve bağları "sülfür gazı-buharı" tehdidi altında. Ağzını açan yok!
Gördes dağları, Akhisar ve ovası, taaa Soma'ya kadar hem yeraltı suları, hem de havası "sülfirik asit" ve yağmurlarının tehdidi altında, “ne oluyor” diyen var mı?
Gediz ovası tarım politikası, yatırım programları, sağlıksız ve bilinçsiz zirai ilaç tüketimi, sulama sistemlerinin iflasını geçtik, bitik vaziyette. Sorumlusunu ara ki bulasın.
Şehrin batısındaki arazileri, ovası, dağı arsız, yüzsüz, çıkarcı, avantacı, çapulcu sürüsü tarafından parselleniyor ve talan edilecek hale getiriliyor. Kimsenin umurunda değil.
Artık sanayi ve sanayicilik yerine arsa rantçılığının konuşulduğu, başka hiç bir pozitif hamlenin konuşulmadığı bir yerde yaşamaktan benim gibi sizin de içinizde isyan dalgası büyüyor mu?
LİYAKAT
Emanet ettiğimiz koltuklara oturtulan şahısların liyakatin L'si, becerinin B'si, yatırımın Y'si, üretimin Ü'sünden haberleri yoksa, tek becerebildikleri şeyin "ahbap çavuş ilişkileri" olması yüzünden geldiğimiz noktaya bakmaktan siz de utanıyor musunuz?
Üzüm-Zeytin-Pamuk..
Ülkemizde tarım sanayi sektörünün bu üç dev lokomotifini sınırları içinde barındıran başka bir şehri var mı acaba?
Uyduruk işletmelerle bu üç ürüne katma değer katmaktan aciz gafillerden sanayici olacağını zanneden var mı?
SİYASET KURUMU
Oy atarak seçtiklerinizin şehrinizi "maaş alma kültüründen" başka noktalara, bir yerlere taşıyacak projelerden ne kadar uzak olduklarını fark etmek bu kadar zor mu?
Belediyeciliği çiçek, böcek, makyaj, minyatür, sosyal medyada çocuksu işlerle yere göğe sığdıramayan insanlara teslim etmek marifet mi? “Ben yapıyorsam doğrudur” diye düşünen, söyleyen o beceriksiz insanları “o koltuklara oturtmayalım” demek bu kadar zor mu?
Dinini, imanını siyasi ve maddi ranta çevirenlerin dedikodusunu yapmak yerine neden sesler yükseltilemiyor ki? Ahlaklı insan olmak ve gereğini yerine getirmekten çekinmek, korkaklara özgü bir kavram mı?
Geleceğin gençliği diye yollarda gördüğümüz birbirimizin çocuklarının karakter yoksunu hallerine, “bana ne ya, anası, babası var, onlar ilgilensin” mi diyeceğiz?
Anasının, babasının evin dışında ilgilenmediği yavrularımızı polisin, öğretmenin kaderine mi terk edeceğiz?
Kendisine STK denen "içi boş" mekanizmaların kendi sorunları dahil hiçbir şey yapmadığını sorguladığımızda neden alınganlık gösteriliyor? “Bir kerecik olsun bir hayati projeyi hayata sokun” demek suç mu?
Ne 2019, ne de gelecek başka yıllar. Hepsi içi boş, palavra, saçma ve aptal temenniden ibaret, birer umutsuz hikaye.
Yapmadıklarınız, yapacaklarınızın teminatı resmen.
Bizim gibi ortadoğu ülkelerinin kaderi bu olsa gerek.
Bir kişi çıkar, konuşur, konuşur, önerir, anlatır, karşısında yüz binler "aval, aval bakar", dinler, alkışlar, kafa sallar. O kadar.
"Gel işin ucundan sen de tut" desen, birileri de ensesini kaşır, "amann, bana ne" der, geçer, gider.
2019'u rabbim nasıl buyurduysa öyle geçirmenizi temenni ederim.
Not: Kısmetse 04.01.2019 cuma günü görüşmek üzere..
Site'de Ara
En Son Haberler
28
26
27
Anket