Bugün evimin bahçesinden yazıyorum size. Her sabah gördüğüm, hayretle baktığım; fakat dilime almadığım, alırsam büyüsünün bozulmasından korktuğum, ibret aldığım bir olayı anlatacağım.

Her sabah uyandığımda ilk işim bahçemin kapısını açmak olur. Uzun uzun bakarım  saksıdaki sardunyalara. Sadece biz mi yeni bir güne başlıyoruz? Bu kainatta her canlı bu başlayışı hak ediyor ve tabii olarak yaşıyor. Lakin acelem olduğu günlerde unuturum onlarla ilgilenmeyi. Bazen günler geçer. Telaşımdan elim gitmez bir türlü bahçe kapısına. Velhasıl sözünü ettiğim günlerden bir gün, o kadar ihmal etmiştim ki onları, bu kavurucu sıcakta kuruyup solmuş olduklarını düşündüm. Sonra bir sabah derin bir mahcubiyetle yine açtım o kapıyı. Ne göreyim! O sapsarı yaprakların arasından yeni bir doğum filizlenmiş bana bakıyor. ‘Ben yeniden başladım!’ diyor adeta.

Şaşkınlığımın mahcubiyetimi geçtiği bir vaziyette durup düşündüm. Dedim ki: Bu çiçek, güneş çok kavuruyor, istediğim zaman yağmur yağmıyor, su veren de yok deyip pes etmiyor. Hayattan vazgeçmiyor. Aksine yeniden başlıyor. O halde biz neden olanaklarımız istediğimiz koşullarda değil diye hayatımıza tutunmaktan vazgeçelim?

Hayat,  her şeye rağmen veya her şeye inat değil, her şeyi ile beraber güzel… Yaşam, her biri ile kurallı bir bütün… Her şeye rağmen demek, hayata bir nevi savaş açmaktır. Ona kafa tutmaktır. Oysa hayat, insana eksik yanlarını tamamlaması için deneyimler yaşatır. Yaşayan kendini pişirsin, hamlıktan çıkıp tam olsun diye…

‘Hayat,’ diyordu Kierkegaard, ‘geriye doğru anlaşılır ama ileriye doğru yaşanır.’ O zaman yaşamak için daima ileri fakat yaşadıklarımıza anlam katmak için geriye bakmayı, ders almayı unutmayacağız.

Her sabah gördüğüm çiçek, özünü biliyor. Bu dünyada var olma sebebini biliyor. Ve hayata tutunmaya devam ediyor. Çünkü devam etmek, yaşamın mayasında var. Hayat size siyahlıklarını gösteriyorsa ona içinizdeki renkleri göstermekten çekinmeyin. Bu dünyada hepimizin, bu yeryüzüne gelmesinin bir anlamı var. Bir özü var. Sadece ona ait, ona özel… Ve sen, bu satırları okuyan güzel insan, içindeki potansiyeli fark edip hayatındaki güneşi, suyu bahane etmeyi bir kenara bırakıp yeniden tomurcuklanmaya hazır mısın?