Bu hafta iki farklı konuyu yazıma taşıdım. Birbiriyle alakasız konular olsa da hayatı bir şekilde zorlaştıran, insanları düşündüren, ‘Başka bir şekilde olsa keşke’ dedirten konular. Hayatın bir anını olumsuzlaştıran, biraz kafa yorulsa çözüme ulaştırılabilecek konular aslında.

ARAÇ SAHİPLERİ ÇOK ŞEY İSTEMİYOR

Geçtiğimiz günlerde araç muayenesi için ilgili muayene istasyonuna giden bir tanıdığımın serzenişlerine şahit oldum.  Bekleme süresinden tutun da araçlarını muayeneye götüren araç sahiplerinin bekleyebilecekleri doğru düzgün bir yer bulunmadığıyla ilgili hayli şikayet etti.

Randevu sistemiyle yapılan muayene işlemi bitinceye kadar en az iki saat süren zamanda araç sahipleri hem geçen zamandan hem de güneş altında beklemekten dertliler. Mevsim sıcağında, yeterli bir gölge altı bulamayan araç sahipleri sıcaktan perişan oluyorlarmış.

 Özelleştirilen araç muayene işlemi sonucunda hatırı sayılır bir meblağ ödeyen araç sahipleri, yetkililerin bu konuyla ilgili bir düzenleme yapmasını istiyorlar. Öyle çok şey de istemiyorlar. Biraz gölge, biraz uygun koşullar. Umarım ilgililer konuya olumlu bir yaklaşım gösterirler.

MİLYON LİRALIK EVİM OLMUŞ NEYİME?

Geçtiğimiz hafta Çeşme’deydim. Alaçatı, Ilıca, Şifne, Boyalık’ ta biraz vakit geçirdim. Özel plajlara girme ücretleri geçen seneden bu yana zamlanmış. Geçen sene 50 lira olan fiyatlar plaja göre farklılık göstererek bu yıl 60 liradan başlıyor, popülaritesine göre kişi başı 120 liraya ulaşıyor. Belki daha fiyatlı olanlar da vardır özel şartlarına göre 6 yaşından itibaren çocuklara da ücret alan yerler var. 4 kişilik ailenin plaja giriş hesabını siz yapın.

Konuya buradan girdim ama esas ben,  Ilıca Plajı’ndan bahsedeceğim sizlere.  Bu seneye kadar belirli bir ücret karşılığında plaja gelenlere kiralanan şemsiye ve şezlonglar Belediye tarafından kaldırılmış. Daha önceden belli kısımları halka açık olan plaj bu yıl tamamen halka açılmış. İlk bakışta yerinde bir uygulama olarak görülse de zamanla olumsuz yanları ortaya çıkmış. Özellikle plaja bakar konumdaki milyon liralık evlerin sahipleri mağduriyet yaşıyorlar.

 Plajda zaten bir görüntü kirliliği hakim. Çadır kuranlar, kumların üzerine battaniye serip sabahlayanlar, tam bir insan kalabalığı. Hafta sonu daha da yoğunlaşan bu görüntü oradaki evlere bir başka şekilde de yansıyor. Düşünün, deniz manzarası olan malikanenizde oturuyorsunuz. Bir bakmışsınız bahçenize yabancılar giriyor ve başlıyorlar bahçe hortumunuzla duş almaya.  Veya kapınız çalınıyor ‘Tuvalete girebilir miyim?’ diye soran hiç tanımadığınız birisi. Su isteyenler mi ararsınız, evinizin bahçesinde merakla dolaşanlar mı?

Çoğu ev sahibi hafta sonu olunca ya evini bırakıp gidiyor, ya da kapılarını sımsıkı kapatıp evin içinde oturuyor. Özel güvenlik ne yaptıysa durumun önüne geçilemiyor. Sokaklar araç trafiğine kapatılsa da insanlara kapatılamıyor ki.

Bir şekilde çözüm bulunması şart. Evet, plaj halka açık olsun faydalansınlar tabii ki de ama plaj halka açılırken, ev sahipleri de evlerine kapanmasın.