Ekonomist Dr. Hikmet Oray Yalçınla geçen hafta Manisa’da bir araya geldik. Söğütaltı kahvesinde oturduk. Hikmet Oray Yalçın şu anda Yüzbir’in yönetim kurulu üyesi. Piyasa ekonomisini yakından takip ediyor. Ukrayna’daki Çikolata Fabrikasını yıl öncesi bilançolarını gözden geçirdi. Bana göre her dakika dünyada değişen ekonomi toplarını takip ediyor. Kendisine “2020 yılında ekonomimizi ne bekliyor?” diye sordum. Ekonomist Hikmet Oray Yalçın bana 2020’da neler olabileceğini geçen Perşembe gönderdi. Cuma günü İran’ı sorsan ve Ortadoğu’yu uykudan uyandıran ABD’nin İranlı General Süleymani’nin bir operasyonla öldürülmesi ile karşılaştık. Ortadoğu’da savaş kapıda mı sorularının konuşulduğu. İran’ın ABD’ye yapacağı misillemelerin ne olacağını bilmiyoruz. Bugün okuyacağınız Ekonomist Dr. Hikmet Oray Yalçın’ın ekonomi yorumu ABD İran gerginliğinden önemli bir analiz.

2020’DE EKONOMİDE BİZİ NELER BEKLİYOR?

Bir yıl daha geride kaldı. En son Haziran ortalarında Amerika - Çin arasındaki ekonomik savaş ve bunun dünya ekonomisi üzerine etkilerini değerlendirmiştik. Ekonominin ne olacağını belirleyen faktörler 2020 yılı için iki yönlü gerçekleşecek; matematiksel olanlar ve politik olanlar. Bunları biraz açalım: son on senedir Çin dünya ticaretinde, savunma harcamalarında, teknolojik şirket gelişiminde, yazılım mühendisi ve ekonomik sektör gelişiminde başı çekti. Bunların sonucunda ürettiği mal ve hizmetler dünya ticaretinde birinci sıraya çıktı ve küresel ekonominin alt sektörlerine kadar belirleyici hale geldi. İçinde bulunduğumuz dünya da ekonomik olarak çok güçlü ama savunma sanayinde güçsüz olmak güçlü ülkelerin kontrolü altına girmek olacağından Çin savunma harcamalarını dünyanın ilk sırasına taşıdı. Bu şekilde askeri olarak da bir nevi bağımsızlaştı. Zira çok paranızın olmasının yanında tahsil kabiliyetinin de olması gerekir. Dünya ticaretinde parasal hacim yanında marka ağırlığının olması gerektiğini de bilen Çin Huawei projesini destekleyerek Amerikan rüyası Apple’a karşı bir rakip oluşturdu ve bu şirketin satın alınmasını engellemek için şirkete çalışanları hissedar yaptı. Günün sonunda Amerika tarafından yaptırımlarla karşılaştı ve ihracatı, dolayısıyla büyüme oranı düşmeye başladı. Matematiksel anlamda Çin in büyüme oranının yüzde 6’ya düşmesi tüm dünyada ekonomik resesyon yani durgunluk anlamına gelmektedir. Bunun etkilerini deniz ticaretinde günlük taşıma fiyatlarının 25 bin dolarlardan 10 bin dolarlara düşmesiyle anladık. Tüm dünyada başlayan talep daralması yani mal satamama en başta ekonomik olarak Amerika’yı zor durumda bıraktı ve bu yılın son günlerinde Amerika ve Çin ticari anlaşmazlıklarını gidermek için bir ön protokol imzaladılar. Ancak bunun ticari hasarları onarmaya yetmeyeceği belliydi. Çünkü denge bozukluğu son on beş yıldan beri artarak gelmişti. Bunu öngören Amerika bu aşamaya faizleri kademeli olarak Fed toplantılarında düşürerek geldi ve bir iki düşüm daha rezerv hakkını da 2020 ye bıraktı. Amerika da faizler düşünce Türkiye gibi tüm gelişen piyasalarda dolar ve Euro artış eğiliminden çıktı, gerileme eğilimine girdi. Buraya kadar anlattıklarımızdan işin matematiksel boyutunu anlattık.

Konunun ekonomi politik tarafına gelince. Bu taraf aslında çok karmaşık değil. Her ülkenin kendine ait politik riskleri var. Biz tabi ki kendimize bakacak olursak, bu aralar üç ana riskimiz var. Birincisi, Suriye de ki geleceğimiz: buradaki varlığımız risksiz bir şekilde devam eder ve bizi zor durumda bırakacak herhangi bir karşı hamle olmazsa bu riskin kurlara etkisi olmaz. İkincisi, S400 hava savunma füzeleri; füzelerin 1 Nisan da aktive olması durumunda Amerika yaptırım uygulayacağını söyledi. Bu söylemini gerçekleştirirse ve Trump senatodan gelecek 18 madde den ağır olan 5 yaptırım maddesini seçerse bu durumda kurlar yukarı doğru etkilenir. Ancak Trump ekonomimizi ciddi etkilemeyecek 5 maddeyi seçerse bu durumda kurlar yine etkilenmez. Son olarak üçüncü riskimiz Libya ya asker gönderme konusunda gelişmelere göre kurlar seyrini belirleyecektir. Politik riskler her an gerçekleşen ve öngörülmesi kolay olmayan faktörler olduğu için bugünden yarına dolar ya da Euronun ne olacağını bilmek kolay değildir.

Netice olarak ülkemizde dolar, Euro, borsa cephesine baktığımızda faizler düşmesine rağmen Euro, doların düşmemesi politik nedenlerin varlığından kaynaklanmakta. Matematiksel olarak düşmesi gerekiyor. Normal şartlarda bu seviyelerde borsanın ciddi aşağılarda olması gerekirken de borsa endeksi tarihi zirvesinde. Yani özetle şu deniyor. Biraz zaman geçsin Suriye operasyonu iyi gidiyor; Libya’dan başımız ağrımaz, ekonomimiz zarar görmeyecek şekilde yaptırım mevzusunu aşarsak dolar, Euro aşağı gelir, borsa zirvelere devam eder. Aksi durumda olası yükselmelere karşı alınacak önlem para politikalarıyla durum kontrol edilmeye çalışılacaktır.