15 Temmuz 2016’da ki hain FETÖ darbe girişimini kahramanca bertaraf eden, tarihe gömen milletimiz, 15 Temmuz’un 1.yıldönümünde demokrasi destanı yazdı. Dünya’ya Türkiye’nin demokraside ne kadar kararlı olduğu bir kez daha gösterdik. 1 yıl önce Hasan Çoksöyler’in haber verdiği ve sabaha kadar televizyon başında ne olup bittiğinİ öğrenmeye çalıştığımda, Sabah gazetesi usta köşe yazarı Yavuz Donat’ın; “Televizyon başında ayrılma hiçbir şey olmaz. Devlet her şeye hakim” sözleri ile yüreğime su serptiği gecenin sabahında ülkemiz bir felaketin eşiğinden döndü.

1 yıl dönümünde 81 ilde meydanlar demokrasi aşığı insanlar ile doldu taştı. Sabah ezanına kadar televizyon başında her şeyi izledim. 1 yıl önce olduğu gibi basınımızda demokrasiye olan bağlılığını 1 yıl sonrada gösterdi. Allah bir daha 15 Temmuz gecesi gibi bir gece yaşatmasın. Ne olup bittiği ortada. Dün şehitler köprüsünde ki millet nöbetinin fotoğrafları her şeyi ortaya koyuyor. Sizlere bugün Sabah gazetesinin köşe yazarı hocam Öcal Uluç’un kardeşi Hıncal Uluç’un dünkü yazısını aktarıyorum. 15 Temmuz hain FETÖ darbesi ile ilgili yorumlarınızı ona göre yapın.

 

HINCAL’IN YERİ…

15 Temmuz’u düşünmek.. “Ya başarsalardı” diye düşünmek!.

Sizden bir şey rica ediyorum. Şu an..

Hemen..

Gazeteyi ya da internetten okuyorsanız o nesneyi elinizden bırakın. Arkanıza yaslanın..

Gözlerinizi kapayın ve düşünün.. Sadece düşünün..

Geçen sene dünün gecesinde başlayan o "Kalkışma" başarıya ulaşsaydı, bugün nerde ve ne halde olurdunuz?.

Hatta olur muydunuz?.

Etnik kimliğinizi sormuyorum..

Türk, Kürt, Çerkes, Laz, Rum, Ermeni, Yahudi.. Fark etmez..

İnancınızı sormuyorum..

Müslüman, Sünni, Şii, Alevi, Hristiyan Katolik, Ortodoks, Protestan, Yahudi, Budist, ateist..

Fark etmez..

Siyasal görüşünüzü sormuyorum..

İktidar yanlısı, muhalif, ılımlı, radikal, uç, en uç..

Fark etmez..

Sadece gözlerinizi kapayın ve düşünün..

Başkaca bir şey düşünmeden, sadece sorumun yanıtını düşünün?.

Geçen sene dünün gecesinde başlayan o "Kalkışma" başarıya ulaşsaydı, her kim olursanız olun bugün nerde ve ne halde olurdunuz?.

Hatta olur muydunuz?.

Dünyada olur muydunuz?.

Bir yılımız, o mel'un kalkışmayı planlayan ve uygulamaya koyanlarla mücadele etmek, bilinenleri yargının ellerine teslim etmek, kaçanları kovalamakla geçti..

"Bitti" diyen var mı içimizde?.

En tepedeki Cumhurbaşkanı'ndan, sokağın köşesinde elini açmış bekleyene "Bitti" diyen var mı?.

Yok!.. Çünkü, adamlar nerelere, nasıl sızmışlar, nerelere gelmişler!. Hâlâ çevremizde dolaşan "Kendimden şüphe ederim, ondan etmem" dediğimiz biri, onlardan çıkabilir..

Çıkmadı mı?.

Hâlâ çıkmıyor mu?.

En sonuncu kalıntı da temizlenene dek, "Bitti" demek mümkün mü?.

Bugün hâlâ, işte, okulda, kahvede, evde ayni şeyleri tartışıyoruz..

"Tamam da bunları zamanında kim destekledi?. Kimler onları bu mevkilere getirdi?." Hayır!. Bunları kendi aramızda konuşacak, tartışacak çok zamanımız olacak, tehlike tamamen bitince..

Bu mutlak ve çok hızlı yapılması gereken temizlik sırasında hatalar yapılmıyor mu?. Yapılıyor..

Tehlike o kadar yakın, o kadar içimizde ki, o hataların yapılmasını da kabulleneceğiz. Onlar da zaman içinde düzelir.. Düzelecek..

İnanacağız.. İçimiz acısa da, yansa da, bu savaşı, son inanmış, satılmış, aldatılmış, her kimse, sonuncu temizlenene dek sürdüreceğiz..

Ötesini, tertemiz bir vatanda baş başa kaldığımızda konuşuruz.. Tartışırız.. Gerekirse hesaplaşırız..

Ama sonra.. Şimdi değil..

Şimdi, yürek birliği içinde olma zamanı..

Şimdi o mel'un tehlikeyle "Topyekûn Savaş" zamanı..

Türkiye Cumhuriyeti'ni yıkmaya, yok etmeye kararlı o kör cepheyle, son adamlarına dek savaş zamanı..

Tek kişi bile bırakmadan bu savaşı kazanmak zorundayız.. Çünkü karşımızda kökü dışarda, büyük yabancı gizli servislerce beslenen, organize edilen ve "Kör inançlar"ı kullanan bir organizasyon var..

Fanatik inançlının yapmayacağı şey yoktur..

Hasan Sabbah'ın Haşaşinlerinden, bugünün canlı bombalarına, neler neler yaptılar.. Yapmaya devam ediyorlar.. Görüyor, yaşıyoruz.

O canlı bombalar, o ölümü göze almış, cennete gideceğine inanmış suikastçılar aramızda dolaşıyorlar..

Yakalıyoruz, yakalıyoruz, bitmiyorlar..

Çünkü sınırlarımızdan yenilerini yolluyor o melun organizasyon..

***

Tekrar düşünün!. Geçen yıl, dünün gecesinde gerçekleşen kalkışma başarıya ulaşsaydı, bugün nerede, ne halde, nasıl olurdunuz?.

Olur muydunuz?.

İşte o tehlike henüz bitmedi.. Yeni teşebbüs zemini hazırlamak, bu defa başarıya ulaşmak için bizi her vesile ile bölmeye çalışıyor, melun organizasyon..

Bu tuzağa düşmememiz gerek.. İç tartışmalarımızı erteleyip 80 milyon el ele vermemiz gerek..

Fikir özgürlüğü tamam.. Eleştiri tamam.. Ama karşılıklı ılımlı, anlayışlı, hepsinden önemlisi güler yüzlü ve kucaklayıcı olmalıyız ki, Cumhuriyet'i bölerek, parçalayarak yok etmeyi planlayan güçler umutsuzluğa kapılsınlar..

Bu inanç sömürücüleriyle topyekûn savaş, Psikolojik Savaşı kazanmamızla başarıya ulaşır çünkü..

"Biz bu milleti bölemeyiz, yenemeyiz" dedirtmeliyiz, bir kez daha "Garbın afakını sarmış" istilacılara..

Birlik olarak.. Beraber olarak..

Çok mu şey istiyorum.. "Yapamayız.." hatta "Gerek yok abartma" mı diyorsunuz?.

O zaman en başa dönelim..

***

Sizden bir şey rica ediyorum. Şu an.. Hemen..

Gazeteyi ya da internetten okuyorsanız, o nesneyi elinizden bırakın. Arkanıza yaslanın..

Gözlerinizi kapayın ve düşünün.. Sadece düşünün..

Geçen sene dünün gecesinde başlayan o "Kalkışma" başarıya ulaşsaydı, bugün nerde ve ne halde olurdunuz?.

Hatta olur muydunuz?.

Etnik kimliğinizi sormuyorum.. Türk, Kürt, Çerkes, Laz, Rum, Ermeni, Yahudi.. Fark etmez..

İnancınızı sormuyorum.. Müslüman, Sünni, Şii, Alevi, Hristiyan, Katolik, Ortodoks, Protestan, Yahudi, Budist, Ateist..

Fark etmez..

Siyasal görüşünüzü sormuyorum.. İktidar yanlısı, muhalif, ılımlı, radikal, uç, en uç fark etmez..

Sadece gözlerinizi kapayın ve düşünün..

Başkaca bir şey düşünmeden, sadece sorumun yanıtını düşünün?.

Geçen sene dünün gecesinde başlayan o "Kalkışma" başarıya ulaşsaydı, bugün nerde ve ne halde olurdunuz?.

Hatta olur muydunuz?.

Dünyada olur muydunuz?.