İlk başladığında vahametini Çin’den duymuştuk yatcaz kalkcaz hop ordayız gibi geldi Asya Avrupa Türkiye hoop dünya. Her gün vakaydı ölümdü virüs adı değiştikçe daha antipatik olmaya başladı, pandemiydi derken pandemino koptu. Artık eskisi gibi olmayacağız bu bize bir nasihat hatta nasihattan da öte bir musibet. Hayatımız değişecek, insanlara bakışımız farklı olacak, yalan dolan kandırmaca aldatmaca, garip gureba fakir fukara, hep bir olacağız dendi. Ehh dedik herkes bir olacak kimse kimseye tepeden bakmayacaksa, birbirimizi kollayıp gözeteceksek katlanırız dedik.

Mart başıydı Ağustos başı oldu. Beş ay değiştik mi? Değişmedik, hatta alıştık. Onunla yaşamaya başladık bana dokunmayan yılan dedik. Yaz geldi keyfimiz de yerine geldi. Şort, kot, terlik, tişört, beylik. Biz değişmedik o da değişmedi. Ama arada bi mutasyon söylentileri var. Kış gelmeden onu da benzetiriz.

Adetlerimiz değişmedi. Değişmez de, ancak alışkanlıklarımızın değişmesi gerekir. Kalabalığa girmeyelim kalabalık yapmayalım. Kuyruk, sıra, mesafeli duralım, maske takalım. Temizliği bizden iyi bilen olmaz imandan geliyor. Birileri biz limandan mı geliyoruz diyebilir. Ehh parayla imanın kimde olduğu bilinmez bu meret de kimle geziyor bilinmiyor. Bana bir şey olmaz ama taşıyor farkında değil. Ev sokak mahalle köy karantinaya alınıyor, sıkılıp kaçıyoruz. Kapıda emniyet güçleri. Bir de kavga. Virüsten değil ama kavgadan hastaneye gitmek zorunda kalıyor.

Kimileri çöp bidonunun içinde saklandı, çöp kamyonuyla gitti. Kimileri dezenfektan içmeye kalktı. Maskeyi küpe yerine kullananlar sakal gibi çenede taşıyanlar, dirseğine takanlar var aksesuar gibi yakışıyor da zahir. Bazıları lades tutuşmuş gibi yakalanınca unuttum diyor. Bazıları cebinden çıkarıyor. Kimi burnunu şnorkel gibi kullanıyor, kimileri; maçlar seyircisiz oynandı ya, göğe erdik. Beş aydır Cuma kılmıyoruz ama topsuz kalamıyoruz. Tarafını belli eden formadan bozma maske kullanıyor.

Coronadan kim korkar. Bu bayram da kazalar coronayı solladı. Araba zorla beş kişilik altı olmuşlar yedincisi kucakta. Uzun yolda tornaya girmiş odun gibi olursunuz kalıplanıp şekillenmiş olarak çıkarsınız arabadan. Bu halde tam gaz. Elde telefon, arada beş kişiye laf yetiştirme, göz göze konuşmadan da yapamayız, arkaya bakarak anlatmalar. Küt diye bir ses.

Onca yol gel gelmiş, gözlerin tavuk karası olmuş duran tırın altına gir. Mesafe, maske diyorlar. İnadım inat dört kişilik balıkçı teknesine üst üste dokuz kişi. Ne maske ne mesafe. Corona geri çekilmiş, elimi kana bulamayayım, akıbet belli, zaten adım çıktı bunu benden bilmesinler, demiş.

İşte gelinen yol bu. Uzaya fırlatılan araç aylar sonra dünyaya dönüyor hesapta denize indirilecek bakıyorlar o bölgede fırtına var az öteye indiriyorlar. Tam tekmil hazır vaziyette her şey daha suya değer değmez kapıyorlar kapsülü.
Biz kapsülü ilaç biliriz. 1957’den hadi o zaman köpek gönderilmişti 1969’dan beri diyelim. Biz uzay aracını, kapsülü ilaç biliyoruz. Bilmeye de devam ediyoruz.

Coronanın suçu ne?