Geçtiğimiz günlerde gazete okurken denk geldim, medya takip kurumu Ajans Press, Avrupa ülkelerinde evlerde bulunan kitap sayısını araştırmış. Araştırma sonuçlarına göre durum şu; Türkiye evinde en az kitap bulunan Avrupa ülkeleri arasında ikinci sırada. Evlerdeki ortalama kitap sayısının en düşük olduğu ülke, 172 kitapla Hırvatistan. Türkiye, 179 kitapla Hırvatistan’ın ardından listede sondan ikinci. Türkiye’nin önünde sırasıyla Sırbistan ve Slovakya yer alıyor. Kitap okumaya ayırdığımız süre günde ortalama 1 dakika. Evinde ortalama kitap sayısının en çok olduğu ülkelerde ise birinci sırada ortalama 423 kitapla Lüksemburg var. 413 kitapla Macaristan ikinci ve 346 kitapla Almanya üçüncü sırada. Öte yandan hanelerdeki ortalama kitap sayısının en düşük olduğu ülke, 172 kitapla Hırvatistan. Türkiye, 179 kitapla Hırvatistan’ın ardından listede sondan ikinci. Türkiye’nin önünde sırasıyla Sırbistan ve Slovakya bulunuyor. En fazla kitap okuyan yüzde 21 ile Fransa ve İngiltere. Ardından, yüzde 14 ile Japonya sıralamada. ABD'de yüzde 12, İspanya'da yüzde 9. Türkiye'de ise, oran binde bir. ‘Okuma alışkanlığı’nda dünyada 86. sırada yer alıyoruz. Eveeet, yazımı buraya kadar okuyanlar kesin kitap okuma alışkanlığı olan kişiler. Tahmin edebiliyorum ki, çoğu kişi ilk birkaç cümleyi okudu ve kapattı. Yıllardır hep söylenir; Okumuyoruz... Bahanelerimiz de hazır. Vakit yok, kitap fiyatları çok vs... Ama gelin görün ki, cep telefonundan olsun bilgisayardan olsun sosyal medyayı takibe bir çok vakit var. Okumak külfet, ne gerek var, sevmiyorum, boşa geçirilen vakit okumak aslında demek varken türlü bahaneler öne sürüyoruz. Okumayı sevmediğimizi sosyal medyada da ortaya koyuyoruz aslında. Nasıl mı? Cevabı çok basit. Bir dikkat edin, paylaşımlardaki beğeni oranına bakın. Çok yazılı bir paylaşım az beğeni alırken, bol fotoğraflılar beğeni rekoru kırıyor. Bilgilendirici, mesaj veren paylaşımlar hemen geçilirken fotoğraflar en ince noktasına incelenip paylaşılan fotoğraflar tek tek beğeniliyor. Bu durum televizyon programlarında da aynı. Konulu, bilgilendirici belgesel tarzı programlar hemen geçilirken, sabun köpüğü gibi diziler reyting rekorları kırıyor, hayatımız dizilere bağlı oluyor. Sonra diyoruz ki, eğitim seviyemiz düşük, cahil bir toplumuz. Köşe yazılarımın okunma oranlarına baktığımda dikkat çekici başlık attığım, biraz daha aktüel olan yazılarımın okunma oranı hayli yüksek. Biraz ağır abi modunda takıldığım, aslında herkesi bir şekilde ilgilendiren yazılarımın okunma oranı maalesef az. Ben de hemen her yazıma ilginç bir başlık atıp birazcık da olsa sizlerin yazıma bakmanızı sağlayarak dikkatinizi çekmeye çalışıyorum. Arada bununla ilgili geri dönüşler oldu oradan biliyorum. Okumak zaman kaybettirmez aslında hayatımıza çok şey katar. Bilgi sahibi olacağımız, ufkumuzun açılacağı, hayal dünyamızı genişleten kitapları hayatımızın içine almak yapacağımız en olumlu hareket. Gelişmemiş geliştirmemiz, yetişmemiz yetiştirmemiz açısından önce biz büyükler elimize kitabımızı alacağız örnek olacağız ki, sonra çocuklarımıza 'hadi çocuğum kitabını oku' diyebilelim. Hayatınıza renk katacak, sizi başka dünyalara yolculuk ettirecek kitaplarla buluşmanız dilegiyle sevgiyle kalın.