Meclis'te tarihi maraton başladı. Başkanlık sisteminin ‘Cumhurbaşkanı' ifadesiyle formüle edildiği, AK Parti ve MHP'nin desteklediği anayasa değişikliğinin TBMM'de görüşüldüğü maraton 15 gün sürecek. Genel kurulda görüşmelere geçilmeden muhalefet engelleme, iktidar da hızlı görüşme taktiklerini devreye soktu. 15 gün içinde çeşitli siyasi taktiklerin başkanlık sisteminin görüşmelerinde Meclis'te tanık olacağız. Başbakan Binali Yıldırım, MHP'nin anayasa oylamasında fire vereceği iddialarına "Birlikte çalıştık. Birlikte yola çıktık, MHP ve AK Parti olarak teklifin Meclis'e gelmesine birlikte sağladık. Meclis'te de teklifi en iyi şekilde savunacağız" dedi. Peşinen belirtelim. Meclis'teki 15 günlük maraton sonrası AK Parti ve MHP'nin desteklediği başkanlık sistemini içine alan anayasa değişikliği rahatlıkla geçecek. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Bunu CHP çok iyi bildiği için Meclis'te tribünlere oynayacak. Seçmenine selam yollayacak. MHP'de Devlet Bahçeli partisine hakim. Bu sistem değişikliğini AK Parti'ye teklif eden de kendisi. Hani iyilikten maraz doğar derler ya, Bahçeli de son seçimde parti içindeki bazı yaramazları milletvekili yaptı. Bunların da bugün itibari ile sayısı 5 ile 7 arasında görülüyor. Öyle böyle MHP değişikliğe evet diyecek 300'ün üzerinde sayısı var. Görüşmeler başlamadan Başkent kulislerinde AK Parti içinde 18'e varan fire olduğu iddiaları da yok görünüyor. CHP'de "Bulanık suda balık avlanmaz" misali ile kulislerde ve medyaya böyle balonları pazarlamasını iyi bilir. CHP'de Meclis görüşmelerinde en büyük hırçınlığı Manisa Milletvekili Özgür Özel üstlenmiş durumda. CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, CHP'nin anayasa ve iç tüzüğüne uygun bir muhalefet yapacağını, AK Parti tarafından sertlikle karşılanması durumunda hiç arzu etmedikleri görüntülerin ortaya çıkabileceğini söyledi. Ayrıca Özel, ümitlerinin de anayasa değişikliğinin 330'u bulmaması ifadesini de kullandı.
TEKLİF NASIL GÖRÜŞÜLECEK
Başkanlık sisteminin oluşmasını sağlayan anayasa değişiklik teklifi genel kurulda iki tur üzerinden ele alınacak. İlk turda teklifin tümü üzerinde görüşmeler yapılacak. Ardından maddelere geçilmesi oylanacak. 18 maddenin gizli yapılacak ilk tur oylamasının bitiminden itibaren 48 saat sonra 2. tur görüşmeleri başlayacak. Siyasi partilere 20'şer dakika söz verilecek. Maddeler için değişiklik önergesi verilecek. Değişiklik önergelerinin oylaması da gizli olacak. Bu turda bir madde 330'un altında oy alsa da 2. turda tekrar oylanacak. İkinci turda maddeler üzerinde konuşma yapılmayacak. 2.turda 330 altında oy çıkan madde tekliften düşmüş olacak. Tümünün üzerinde yapılacak oylama da teklifin kabulü için 330 oy gerekli. Altına düşerse teklif tümüyle reddedilmiş olacak.
"TEKLİF GEÇMEZSE ERKEN SEÇİM"
AK Parti Grup Başkan Vekili Mustafa Elitaş anayasa değişikliğinde CHP'den 20'ye yakın milletvekilinin evet oyu vereceği yönünde tahmin yaptığını söylüyor. Elitaş'ın verdiği önemli diğer mesaj ise "Teklif geçmezse erken seçim olur." Teklifin Meclis'te görüşüldüğü bu sıralarda ulusal medyadaki köşe yazarları da çeşitli görüşlerini yazıyorlar. Milliyet Gazetesi'nde yılların gazetecisi Güneri Cıvaoğlu'nun köşesinde "Katkı ve tavır" başlığı ile yazdığı yazısını okudum. Köşeme aktarıyorum. Güneri Cıvaoğlu'nun Manisa ile bağlantısı olduğunu biliyor musunuz? Belki eskiler bilir. Babası Bağcılar Bankası Genel Müdürüydü. Manisa'ya geldiğinde sivil toplum örgütlerinin ziyaretlerini beraber yapmıştık.
Dün yine yılın ikinci karı ile karşılaşıldı. Kış cetin geçecek.

‘KATKI VE ‘TAVIR'

18 maddelik anayasa teklifi TBMM Genel Kurulu'nda.
"15 gün içinde tamamlanması" öngörülüyor.
"15 duyarlı" gün...
TBMM'deki -olası- "yüksek tansiyonun" dalga dalga topluma da yansıması siyasetin tabiatında var. Sinir uçları zaten açık olan sosyal/siyasal yapıya daha da yüklenilmemesi için şu 15 gün boyunca mümkün olan "basiret" gösterilmeli.
.....................
18 maddelik öneri Anayasa Komisyonu'na geldiğinde bunun AK Parti ve MHP oylarıyla kabul edilip geçeceğini görmek için "kâhin" olmaya gerek yoktu.
Nitekim öyle de oldu.
***
CHP'nin Anayasa Komisyonu'nda görüşmeler başlarken önünde iki yol vardı:
1- Kategorik "HAYIR" tavrını almak.
Noktasına virgülüne kadar tümüne karşı çıkmak.
Yani...
"Siyasal protest duruş..."
2- "AK Parti ve MHP'nin oy çoğunluğu zaten bu 18 maddenin kabul edilmesine yeter" gerçeğine göre "rota çizmek..."
O halde "toptancı HAYIR" yerine "yapıcı/katılımcı" olmak.
Özellikle "başkanlık" ya da "parlamenter" hangi sistem olursa olsun demokrasinin üzerinde yükselmesi gereken "yasama, yürütme, yargı" erklerinin birbirinden bağımsızlığını sağlayan maddelerle bu üç sütunun inşasını denemek.
"Başkanlık" ya da "parlamenter" sistemlerden hangisi olursa olsun "denetim ve denge" mekanizmalarının oluşmasına çalışmak.
Bunu yapabilmek için de kamuoyuyla iletişim kanallarını çoğaltmak, arkasına olabildiğince ağırlıklı kamuoyu desteğini almak.
Başarılabilirdi veya başarılamazdı...
Belki kısmen bir başarı, bir katkı ortaya konabilirdi.
***
CHP birinci yolu seçti.
"Kategorik", yani bir başka deyimle, "toptancı HAYIR" tavrını koydu.
........................
Şimdi Meclis görüşmelerinde de aynı yolda yürüyeceği görülüyor.
Ve...
Parmak aritmetiğinde durum aynı.
Gene AK Parti ve MHP'nin Meclis'teki oyları çoğunlukta.
18 maddenin Meclis'te kabul edilip referanduma götürülebilmesi için yeterli "sayı 330'un" üzerinde.
Fire olmayacak mı?
Elbette olacak...
Ama "belirleyici sayı 330'un" altında kalma "oy ihtimali" çok düşük.
Şu aşamada -neredeyse- "hayali..."
İngilizcede buna "wishfull thinking (gönlün istediği düşünce)" deniyor.
Böyle bir sürpriz, Türkiye'nin, geçmekte olduğu şu zorlu süreçte "sert" ve "ayrıştırıcı" olabilecek "referandum" kaygılarını erteleyebilir.
Ama...
Neredeyse "kesin" denebilecek "politika gerçeği" bu 18 maddenin de Meclis'ten geçeceğidir.
***
Şimdi CHP gene, daha önceki "komisyon kavşağındaki" konumda.
Kategorik HAYIR tavrı bir kez daha irdelense...
Bu kez modern demokrasinin "sigortaları" olan "kuvvetler ayrılığı" ile "denetim ve denge" mekanizmalarının daha işlevsel olarak 18 maddeye ilavesi için katkıda bulunma imkânına oynamalı mı?
Bunları somut madde önerilerine taşımalı mı?
İletişim kanallarını çoğaltarak geniş tabanlı bir kamuoyu destek psikolojisi sağlamayı hedeflemek yanlış mı?
Bunları yapsa bile sonuç alamayabilir.
Ama toplumda "yapıcı" algısını sağlayabilir.
Sonrasında referandum süreci boyunca "HAYIR" tavrını daha iyi anlatabilir.
Çünkü...
Demokrasilerde siyasi partilerin "katkı zemini" parlamentodur.
Referandum ise "tavır" zeminidir.