Merhabalar, bugün hayatınızda belki duymadığınız bir sorudan ve bu sorunun cevabından konuşacağız.

Çocuk sahibi olmak, baba olmak, anne olmak, torun sahibi olmak gibi geleceğe dair planları, hayalleri olur insanın. Hepimizin olur hatta…

Hazır mıyız peki? Ya da çocuk yetiştirmek için hazır olmak gerekiyor mu?

-Belki de anne-baba olmak için bir sınav yapılmalı… Ya da bir ehliyet verilmeli mi?

Bu söylenenler belki kulağa komik geliyor, saçma bulunabilir. Ancak durum o kadar ciddi ki!

Çocuk sahibi olmak, çocuk yetiştirmek o kadar kolay bir şey değildir. Elinizde bir hamur olduğunu düşünün ki bu hamur her türlü şekle bürünebilir. Siz o hamura bir şekil veriyorsunuz ve sonra ‘bu içime sinmedi, bu istediğim gibi olmadı’ deyip yeniden bir şekil verme ya da çöpe atma gibi şansınız yok. Ya da hiç uğraşmadan sipariş vereyim bana hazır gelsin veya kendiliğinden benim istediğim gibi olsun demek gibi de bir lüksünüz yok.

Peki hazırlıksız veya kolay şekilde karar verilip çocuk sahibi olan ailelerde nasıl bir aile yapısı oluşuyor? Ya da o ailede yetişen çocuklar nasıl bir kişiliğe sahip oluyor?

-Otoriter aile yapısı

Anne ve baba aşırı kuralcı ve disiplinli olur. Çocuklarıyla olan iletişimleri daha yüzeysel daha sığ olur. Samimi bir anne- baba figürü yoktur. Çocuklarına özerk bir yaşam vermeksizin her şeyi kontrol etmek isterler, istedikleri bir şekilde ve istedikleri bir kişi olması için özen gösterirler. Ceza kavramı bu tür ailelerde oldukça sık görülür. Bu aile yapısı içerisinde büyüyen çocuklar; daha kırılgan, özgüveni düşük, mutsuz, itaatkar ve daha bağımlı bir kişiliğe sahip insanlar olarak karşımıza çıkar.

-İlgisiz aile yapış

Sevgi, yaşam için çok önemli ve yaşamın ilacı olabilecek bir kavramdır. Ancak sevgi, paylaşılmadığı ya da hissettirilmediği sürece de bir anlam ifade etmez. Bu tür aile yapılarında da sevgi ve ilgi eksikliği çokça görülür. Aile içerisinde iletişim eksikliği oldukça fazladır. Anne-babalar çocuklarına gereken ilgiyi göstermez. Sevgi ve ilgiden eksik olan bu çocuklar; ilgiyi üzerine çekmeye çalışır. Öfkeli ve saldırgan bir yapıya sahip olan bu çocuklar; bağımlı bir kişiliğe sahip olma ihtimali yüksek ve olumsuz davranışlarda bulunmaya yatkın kişiler olurlar.

-Aşırı koruyucu aile yapısı

Çocuklar büyürken veya gelişirken yaşayarak öğrenirler. Yaşayarak öğrenmek en etkili öğrenme modellerindendir. Gelecek yaşamında; kendine yetebilen, etkili sorun çözme becerisine sahip bireyler yetiştirmek en büyük hedefimizdir çocuk yetiştirme konusunda. Çocuklarının yaptığı davranış ve eylemleri engelleyen, izin vermeyen ve çocuklarının sorumluluğunda olan birçok şeyi kendileri yaparlar. Aileler bu şekilde bir tutum sergiledikçe yaşamı tam olarak algılayamayan, sorumluluk ve karar verme yetileri olgunlaşmayan bir birey yetiştirmiş olurlar. Bu bireyler; kendini savunamayan, karar verme becerileri tam olarak oluşmamış ve sorumluluklarını bilmeyen bireyler olarak karşımıza çıkarlar.

-Mükemmeliyetçi tutuma sahip aile yapısı

Ebeveynler çocuğunun en iyi olmasını ister. Her konuda başarılı olması gerektiği için var olan başarılarını görmezden gelip en iyi dereceyi elde etmelerini ister. Bu istek genelde istediği hayatı elde edememiş, hayal ettiği geleceğe sahip olamayan anne-babalarda sık görülür. Kendilerinin başarılı olamadığı konularda çocuklarının isteklerini önemsemeyerek onların başarılı olmalarını isterler. Bu aile yapısı altında büyüyen çocuklar, anne-babalarının istekleri ve tatminsiz tavırları karşısında kendi istediği hayatı yaşayamazlar. Onların istediklerini yapamadığı sürece de değersiz ve başarısız bir kişiliğe sahip olduklarını düşünürler.

-Demokratik aile yapısı

En ideal belki de en istenilen aile yapısıdır. Aile; çocuğuyla ilgili, samimi bir iletişime sahip, onun kararlarına saygılı ve özerk bir yaşam alanı sağlayan bir yapıdadır. Her durumda çocuğunun düşünce ve duygularını önemser ve onları kendileriyle paylaşmasını ister. Aile, çocuğuyla birlikte sık sık vakit geçirir ve birlikte etkinlik yaparlar. Çocuğunun isteklerini onun gelişim sürecine uygun şekilde önemser. Bu tür ailelerde büyüyen çocuklar; sosyal ilişkilerinde etkin, kendine güvenen, yaratıcı, sorumluluk sahibi bir kişiliğe sahip olur. Kendine yetebilen ve yeterli yaşam becerilerine sahip kişiler olarak yetişirler.

Çocuk yetiştirmek çok ince, çok hassas bir konudur. Kuş tutmaya da benzer; kuşu tutarken elinizi çok sıkarsanız ona zarar verirsiniz. Eğer elinizi gevşek bırakırsanız kuşun kaçmasına neden olursunuz. Dengeyi iyi bulmak gerekir.

Şimdi sizlere şu soruyu soruyorum:

-Nasıl bir çocuk istersiniz?