Hayata geldiği ilk an gördüğü yüzü, kokuyu, sesi unutamaz insan. Sıcacık şefkatli ellerini, içini ısıtan gülüşlerini hayatı boyunca unutamaz insan...
Her ağladığında çeşitli şirinliklerle seni güldüren, acıkınca besleyen, hasta olduğunda gecelerce başında bekleyen... İlk adımları atmaya başlayıp düştüğünde kaldıran, elini tutan şefkatli meleği unutamaz insan.
O ilk ayrılış okul vakti geldiğinde bahçeden sınıfa bile bırakamazsın elini, yanında dursun istersin. Sen okuldayken o kaçacak sanırsın çocuk aklınla... Onsuz yaşayamam sanırsın.
Her düştüğünde elinden tutan, kanayan dizine pansuman yapan o elleri unutamazsın. Gece kabustan uyandığında onun yanına gitmek, yanında koynunda uyumak kendini güvende hissetmek istersin.
Bu sevginin tarifi yok adı:ANNE. Sevgisi her kişiye göre farklı. Her sıkıntını paylaştığın, sert rüzgarlar, kasırgalardan seni koruyan güvenli limandır anne.
Her insan yaşı ilerlesede annesinin çocuğudur. Ve anne ellerini bırakınca büyür insan ...
Tükettiğim senli zamanlara kızıyorum ne çabuk geçtiler. Ne kadar cesurdum yanında. Senin yokluğundan bu ürkekliğim. Acılar büyüttü beni, sensizlik güçtü yaptı anne. Ben seçmedim sensizliği. Senin yokluğuna, özlemine direnirken kalınlaştı duvarlarım.
Her gün ve her yıl özlemim arttıkça her deneyimi yaşadıkça seni anlamak daha çok koydu.
Hayat arazisindeki mayınlar arasında; özlemek çok fena anne, anlamak seni daha da ...

Sevgi ile kalın...