İstanbul seçimlerinin bitmesine rağmen ülke gündemi çok sıcak. Özellikle Akdeniz’de ABD ve Rusya’nın yaptığı planların ucu bize dokunuyor. Çok gerilimli bir ortam var. Düne kadar emekli maaşlarını ödeyemeyen Yunanistan biz kafa tutmaya başladı. Kara sularını genişletme söylemleri, “Gerekirse Ankara’ya ordumuzla gireriz” lafları ile ortamı geriyorlar. Türkiye olarak oyuna gelmemeliyiz.

Geçen hafta Çarşamba ve Perşembe günü Habertürk’ü izledim. 26. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, Didem Arslan Yılmaz’ın konuğuydu. Perşembe günü bir de Bülent Arınç Habertürk’e çıktı. Kendine has üslubu ile eleştirilere cevap verdi. Bence sayın Arınç’a belirli bir kesimden operasyon yapılıyor. Arınç konusuna önümüzdeki günlerde değineceğim. Bülent Arınç’a yapılanları ve son günlerde parti kurması ile gündeme gelen Ali Babacan’a başlatılan kötü propaganda ile bir tutmak lazım.

İlker paşayı dikkatlice dinledim. Bu ülke için S-400’ü alalım mı almayalım mı tartışmasının yapılması bile saçma. Bulunduğumuz durum itibari ile almamız şart. İlker paşa önemli uyarılar yaptı. Açıkçası dış politikada esnek olmak lazım. Her zaman B planımızın olması şart. Kurucumuz Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyet’in ilk yıllarında duruma göre Sovyet kartını oynamıştır, duruma göre aldığı karalar ile Amerika’ya yakın durmuştur. Çünkü önemli olan ülkenin menfaatidir.

Suriye konusunda artık tabularımızı yıkmalıyız. Irak’ta olduğu gibi Suriye’de bir Kürt federal yapısı oluşuyor. Ülke olarak bu bizim işimize gelmiyor. Yavaş yavaş Suriye merkezi yönetimi ile ilişkileri kurmak lazım. Ülke olarak bir kısım bizi NATO’nun dışına itmek istiyor. NATO kartımızı kaybedersek Kıbrıs’ta Allah korusun hüsran yaşarız. Bu bağlamda ne S-400’den vazgeçmeliyiz ne de NATO’dan.

Biraz İsmet Paşa’nın 2. Dünya savaşında izlediği stratejiyi izlemeyiz. Herkesle dost görünüp çok fazla taraf olmadan ama menfaatlerimize dokundurmadan bu süreci atlatmalıyız. Akdeniz alev alev yanıyor tabiri caizse biz de bu durumda gereken önlemleri almalıyız. Bu yüzdendir ki milli savunma sanayi politikamızı devam ettirmeliyiz.

Hep beraber yaşıyoruz görüyoruz. Paramızla bile bize silah vermemek için uğraşıyorlar. O yüzden milli savunma sanayisi projelerini desteklemeliyiz. Bu bağlamda Manisa olarak Manisa Ticaret ve Sanayi Odası, Teknokent ile güzel projeler yaptığını oğlum Gökhan öğrendim. Geçtiğimiz aylarda ASELSAN yetkileri Manisa’ya gelip bazı üretici firmalar ile görüşüp i birliği yapmaya karar vermişlerdi. Geçen haftada Manisa Ticaret ve Sanayi Odası’na MKE temsilcileri geldi. 2 gün boyunca Manisalı firmalar ile görüşüp işbirliği konusunda anlaşmalar yaptılar. Bu tablo açıkçası beni memnun etti. İstiklal ve istikbalimiz İçin Milli Savunma Sanayimizi geliştirmemiz şart. Bu çorbada Manisa’nın tuzunun olması da beni ayrıca mutlu ediyor.

Bu ülke hepimizin... Yazımın başında belirttiğim gibi artık seçimler biti. Ülke içinde birlik olmamız lazım. Oynanan oyunlar büyük. Seni, beni değil bizi konuşmalıyız.

TEBRİKLER YUNUS HOCAM

Geçtiğimiz hafta aldığım bir telefon ile çok mutlu oldum. Telefonun diğer uçunda oğlum Gökhan vardı. Yeni MHK Başkanı’noın Zekeriya Alp olduğunu, yönetiminde de Manisalı hakem Yunus Yıldırım’ın olduğunu ifade etti. Açıkçası kendim görev alsam bu kadar sevinmezdim. Yunus Yıldırım, hakemlik kariyerinin başından beri tanıdığım dünyalar iyisi birisidir. Hakemlik serüveninde Necmi Temizel ile hep Yunus Yıldırım’a destek olmuşuzdur. İbrahim Aksoy da Yunus Yıldırım’ın büyük destekçilerinden biriydi. Yunus hoca da hakemlik kariyeri boyunca bir duruşu olan hata yapsa da eyyam yapmayan nadir hakemlerden biridir. Telefonla aradım, kendisini kutladım. İnşallah MHK’da başarılı olur Yunus hoca. Manisa’yı en iyi şekilde temsil edeceğinden hiç şüphem yok.